Bir eczacı olarak gözlemlediğimiz; eğer hasta aldığı ilaçlarının ücretinin tamamını ödediyse ilaçlarını düzenli ve tamamını kullanıyor. Elbette biz ilaç parasının tamamını hasta ödesin demiyoruz. Ülkemizin bütün vatandaşlarının sağlıkları, devletimizin güvencesi altında olmalı diyoruz.
Katılım payı almayan eczanelerin kâr etmeleri mümkün mü? Mümkün değil diyor ve rakamlarla bunu ortaya koyuyoruz.
Ülkemizde eczanelerin kâr payı ithal ilaçlarda % 16.67, beşeri ilaçlarda ise % 28'dir. Önceki yıllarda ilaçlar büyük oranda beşeri iken son yıllarda yarı yarıya ithal ağırlıklı olmuştur. Bu durumda ortalama olarak eczane kârı % 22.3 rakamına düşüyor. Eczaneler resmî kurumlara ilaç verebilmesi için % 5 iskonto yapılması gerekiyor. Bu iskonto sonucunda eczane kârı % 17.3'e düşüyor. Eczaneler vergilerini en düzenli ödeyen kurumların başında gelir. % 6-8 vergi düşüldüğünde eczane kârı % 10 gibi bir rakam olur. Daha personel giderleri, son kullanma tarihi geçen ilaçlar, telefon, elektrik, su, ısınma vs. giderler hariç. Bu rakamlar katılım payını tam alan eczaneler içindir.
Katılım payı almayan eczanelerin durumuna bakalım; emeklilerden katılım payı almazlarsa hiç kâr etmiyor. Çalışanlardan % 20 katılım payını almayınca % 10 zarar ediyor. Bir kurum zarar ederek nasıl ayakta durabilir? Ya belli süre dayanıp daha sonra eczanesini kapatacak ya da sahtekârlık yapacak. Bunu yaparken ya devletten çalacak ya vatandaştan. Gün geçtikçe ağırlaşan ekonomik şartlar nedeniyle insanlarımız eczacının dürüst veya sahtekar olmasına değil cebinden çıkan paraya bakıyor.
Katılım payı almayan eczaneler "minareyi çalan kılıfını hazırlar" sözünde olduğu gibi değişik yöntemlerle devletimizi soymaktadır. Eczacı odalarının bu olayların üzerine gitmede fazla yetkileri yoktur. Katılım payı almamak suçtur ve bunu yapan ve teklif edenlere cezai müeyyideler getirilmesi devletimizin görevidir.
Mustafa Tekin