Uluhiyetin tabiî bir zuhuru da ilâhî rahmettir:
Uluhiyeti izah çerçevesinde söz konusu Fatiha Sûresinde vurgulanan bir gerçek de ilâhî rahmettir. Bu gerçek, "O (Allah) Rahman ve Rahimdir" mealindeki ayetle vurgulanır. Burada Cenab-ı Hakk'ın Rahman sıfatı bütün mahlukata olan merhametini, lütfunu ifade ederken, rahim sıfatı ise ahirette inananlara lutfuyla, inanmayanlara ise adâletiyle olacak muamelesini ifade eder.
Cenab-ı Hakk'ın adâleti O'nun "Adl" olduğunu anlatan bir nimet iken elbetteki O'nun merhamet ve lütfu nimet üstüne nimettir. Bütün bunlar uluhiyet gerçeği çerçevesindedir.
Uluhiyetin bir zuhuru da din gününün sahibi ve mutasarrıfı olmaktır:
Din günü, hesap veya ceza günü diye vasfedilen ahirette, yegane hakim ve mutasarrıf Cenab- Hak'tır. Bu hal, uluhiyetin tabiî gereği ve de sonucudur. Bütün mükellefler ister-istemez, "Mahşer" adı verilen kıyamet (ceza veya hesap) gününde toplanıp zerresine kadar bütün yaptıklarının hesabını verecek ve karşılığını noksansız alacaktır. Ceza yahut mükafaat olarak...
Kimseye haksızlık yapılmayacak, herkes yaptığının karşılığını görecek ve herkes kendisine adaletle muamele yapıldığını aynelyakîn anlayacaktır.
Uluhiyetin temel esası tevhiddir:
Uluhiyeti izah çerçevesinde vurgulanması gereken en önemli hakikat Tevhiddir. Tevhid uluhiyetin temeli olan Birliği ifade eder. "Allah tektir, teki sever" hadisiyle de perçinlenen tevhid gerçeği kelime-i şehadet ve kelime-i tevhidin özünü ifade eder.
Cenab-ı Hak birdir, eşi ve benzeri yoktur. O tektir. O'nun birliğini ifade eden iki ism-i şerif var: "Ehad" ismi şerifi, O'nun zatında tekliğini, "Vahid" ism-i şerifi ise sıfatında tekliğini ifade eder. Bu birlik, kesret ifadesi olan mahlukatta da hakim bir hakikat, bir nükte olarak tecelli eder. Evet âlem çoktur, çeşitlidir, ama gayede, maksatta, Yaratıcı olan Allah'ın tasarrufu açısından tek varlıkmış gibi tevhid gerçeğiyle bütünleşir.
Cenab-ı Hakk'ın birliği , söz konusu olan Fatiha Sûresinde, yalnız Allah'a kulluğu ve O'ndan yardım istemeyi zarurî kılar. Bu hakikat, "Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dilerim" mealindeki ifade ile bütünleşir.
Tevhidin gereği, acizliğin ifadesi olan kulluğun yalnız Allah'a tahsis edilmesi söz konusudur.
Prof. Dr. Haydar BAŞ
Uluhiyeti izah çerçevesinde söz konusu Fatiha Sûresinde vurgulanan bir gerçek de ilâhî rahmettir. Bu gerçek, "O (Allah) Rahman ve Rahimdir" mealindeki ayetle vurgulanır. Burada Cenab-ı Hakk'ın Rahman sıfatı bütün mahlukata olan merhametini, lütfunu ifade ederken, rahim sıfatı ise ahirette inananlara lutfuyla, inanmayanlara ise adâletiyle olacak muamelesini ifade eder.
Cenab-ı Hakk'ın adâleti O'nun "Adl" olduğunu anlatan bir nimet iken elbetteki O'nun merhamet ve lütfu nimet üstüne nimettir. Bütün bunlar uluhiyet gerçeği çerçevesindedir.
Uluhiyetin bir zuhuru da din gününün sahibi ve mutasarrıfı olmaktır:
Din günü, hesap veya ceza günü diye vasfedilen ahirette, yegane hakim ve mutasarrıf Cenab- Hak'tır. Bu hal, uluhiyetin tabiî gereği ve de sonucudur. Bütün mükellefler ister-istemez, "Mahşer" adı verilen kıyamet (ceza veya hesap) gününde toplanıp zerresine kadar bütün yaptıklarının hesabını verecek ve karşılığını noksansız alacaktır. Ceza yahut mükafaat olarak...
Kimseye haksızlık yapılmayacak, herkes yaptığının karşılığını görecek ve herkes kendisine adaletle muamele yapıldığını aynelyakîn anlayacaktır.
Uluhiyetin temel esası tevhiddir:
Uluhiyeti izah çerçevesinde vurgulanması gereken en önemli hakikat Tevhiddir. Tevhid uluhiyetin temeli olan Birliği ifade eder. "Allah tektir, teki sever" hadisiyle de perçinlenen tevhid gerçeği kelime-i şehadet ve kelime-i tevhidin özünü ifade eder.
Cenab-ı Hak birdir, eşi ve benzeri yoktur. O tektir. O'nun birliğini ifade eden iki ism-i şerif var: "Ehad" ismi şerifi, O'nun zatında tekliğini, "Vahid" ism-i şerifi ise sıfatında tekliğini ifade eder. Bu birlik, kesret ifadesi olan mahlukatta da hakim bir hakikat, bir nükte olarak tecelli eder. Evet âlem çoktur, çeşitlidir, ama gayede, maksatta, Yaratıcı olan Allah'ın tasarrufu açısından tek varlıkmış gibi tevhid gerçeğiyle bütünleşir.
Cenab-ı Hakk'ın birliği , söz konusu olan Fatiha Sûresinde, yalnız Allah'a kulluğu ve O'ndan yardım istemeyi zarurî kılar. Bu hakikat, "Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dilerim" mealindeki ifade ile bütünleşir.
Tevhidin gereği, acizliğin ifadesi olan kulluğun yalnız Allah'a tahsis edilmesi söz konusudur.
Prof. Dr. Haydar BAŞ