Alışverişe çıktınız, rahat alışveriş etmek ne mümkün? Hemen her hafta etiketler değişiyor. Sürekli etiket okumalısınız. Bunun fiyatı ne diye sormalısınız. Soruyorum, rahatça alışveriş yapanınız var mı? Düzenli mağaza, düzenli raflar fakat ne fayda etiket korkusundan bakamıyorsunuz bile. Bir de sizi takip eden satış elemanları yok mu? Rahatsız olup bu el bize yaramaz deyip usulca çıkıyorsunuz. Soruyorum şu etiketler hiç değilse 6 ay sabit duramaz mı? Geçim zor sürekli vergi, fatura ödeyip duruyoruz. İlkokulda okurken bizlere derslerde anlatılanlar ödediğimiz vergiler halka yol, su, okul olarak geri dönecekti. Önceden tek tük olduysa da şimdi öyle görünmüyor. Hatta kampanyalarla kendi okulunu kendin yap diye bir kısmını da vatandaş üstlendi. Ödenen vergide ise artış var. Camii vatandaş yapar, okulu vatandaş yapar, fakirlere vatandaş bakar, doğru dürüst yollarımız da yok. Örnek aldığımız ülkeler iş bulamayınca yıkıp yeniden yapıyorlar. Daha bizim çivi çakılmayan, ismi bile duyulmayan yerlerimiz var. Neler oluyor böyle? Savaştan mı çıktık?
Ne olmuş ülkeme? İnsaf.
Bütün bunlar ekonomik boyuttan birkaç örnek. Gelelim sinirlerimizi bozan, maneviyatımızı etkileyenlere. En basit vergi dairesine işin düşmeye görsün. Önce niçin gittiğini anlatacak yetkili ara. Oradan oraya derken gördüğün kuyruğa gir. İster kalabalık olsun ister olmasın sen vatandaşsan bekleyeceksin (maaş kuyruğunda, fatura kuyruğunda bekleyeceksin). Vergi dairesinden bahsediyorduk. Mesela vergi numarası alacaksın. Önce oradan oraya biraz tur at, sonunda biraz daha bekle git kimlik fotokopisi çektir gel. Koca vergi dairesinde fotokopi yok mu, yok. Aşağıda 300 metre yürü sağda hemen çek gel. Eyvallah!
Devam edecek...