Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden Hz. Mevlana
İnsanı murakabeye ve muhasebeye çağıran deliller ise pek manidardır:
"Kıyamet günü doğru teraziler kurarız. Hiç kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı ortaya koyarız. Hesapçı olarak biz yeteriz."
"Allah onların hepsini dirilttiği gün, kendilerine işlediklerini haber verir. Allah herşeye şahiddir." "O gün insanlar, işlerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler. Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. Kim zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür."
"Sonra o gün, herkese kazancı verilir ve hiçkimseye haksızlık yapılmaz."
"İçinizde olanı Allah'ın bildiğini bilin de O'ndan çekinin."
"Ey inananlar, Allah yolunda yürüdüğünüz vakit, her şeyi iyice anlayın."
"Andolsun ki, insanı biz yarattık, nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz."
"Herkesin yaptığını gözeten Allah, elinden hiçbir şey gelmeyen putlarla bir olur mu?"
"Allah'ın herşeyi görmekte olduğunu bilmez mi?"
"Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir."
"Ey müminler, Allah'tan korkun, herkes yarın için ne hazırladığına baksın."
"Ey müminler, toptan Allah'a tevbe edin ki, felah bulasınız."
"Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca, Allah'ı anarlar ve hemen gerçeği görürler."
Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) de şöyle buyurur:
"Akıllı, nefsini deneyip hesaba çekerek ölüm ötesi için çalışan, ahmak da nefsini hevasına tâbi kılıp Allah'tan umandır."
"İhsan, Allah'ı görüyormuş gibi O'na ibadet etmendir. Şayet sen O'nu görmüyorsan O'nun seni gördüğünde şüphe yoktur."
Bütün bu âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler, bütün mahlukat üzerindeki ilâhî kudreti ısrarla vurgulamaktadır. Ki kul, hiçbir zaman ve mekan diliminde bu kudretin kontrolü dışında yaşadığını zannetmesin.
Aslında bütün kâinatın emrine sunulduğu insanoğlu, kendi içinde en yüce âyetleri barındırmaktadır. Zira insanoğlu, eşref-i mahlukattır. Onun delil ve hikmet cephesi, diğer mahlukatın delil oluşundan daha açık ve daha yücedir. Bu sebeple kul, kendini tanıdığı, kendini yakaladığı, kendini muhasebe edebildiği nispette ilâhî füyûzâta mazhar olur, kul olma yoluna girer. Şüphesiz örnek insanın yetişmesinde de ilk adım, insanın kendisinde başlar. Nitekim Peygamberimiz (sav), insanın iç tabiatının Hakk'ın kudreti ile ma'mur olması noktasında irşad ve hizmetlerini yoğunlaştırmışlardır.
İnsanı murakabeye ve muhasebeye çağıran deliller ise pek manidardır:
"Kıyamet günü doğru teraziler kurarız. Hiç kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı ortaya koyarız. Hesapçı olarak biz yeteriz."
"Allah onların hepsini dirilttiği gün, kendilerine işlediklerini haber verir. Allah herşeye şahiddir." "O gün insanlar, işlerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler. Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. Kim zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür."
"Sonra o gün, herkese kazancı verilir ve hiçkimseye haksızlık yapılmaz."
"İçinizde olanı Allah'ın bildiğini bilin de O'ndan çekinin."
"Ey inananlar, Allah yolunda yürüdüğünüz vakit, her şeyi iyice anlayın."
"Andolsun ki, insanı biz yarattık, nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz."
"Herkesin yaptığını gözeten Allah, elinden hiçbir şey gelmeyen putlarla bir olur mu?"
"Allah'ın herşeyi görmekte olduğunu bilmez mi?"
"Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir."
"Ey müminler, Allah'tan korkun, herkes yarın için ne hazırladığına baksın."
"Ey müminler, toptan Allah'a tevbe edin ki, felah bulasınız."
"Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca, Allah'ı anarlar ve hemen gerçeği görürler."
Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) de şöyle buyurur:
"Akıllı, nefsini deneyip hesaba çekerek ölüm ötesi için çalışan, ahmak da nefsini hevasına tâbi kılıp Allah'tan umandır."
"İhsan, Allah'ı görüyormuş gibi O'na ibadet etmendir. Şayet sen O'nu görmüyorsan O'nun seni gördüğünde şüphe yoktur."
Bütün bu âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler, bütün mahlukat üzerindeki ilâhî kudreti ısrarla vurgulamaktadır. Ki kul, hiçbir zaman ve mekan diliminde bu kudretin kontrolü dışında yaşadığını zannetmesin.
Aslında bütün kâinatın emrine sunulduğu insanoğlu, kendi içinde en yüce âyetleri barındırmaktadır. Zira insanoğlu, eşref-i mahlukattır. Onun delil ve hikmet cephesi, diğer mahlukatın delil oluşundan daha açık ve daha yücedir. Bu sebeple kul, kendini tanıdığı, kendini yakaladığı, kendini muhasebe edebildiği nispette ilâhî füyûzâta mazhar olur, kul olma yoluna girer. Şüphesiz örnek insanın yetişmesinde de ilk adım, insanın kendisinde başlar. Nitekim Peygamberimiz (sav), insanın iç tabiatının Hakk'ın kudreti ile ma'mur olması noktasında irşad ve hizmetlerini yoğunlaştırmışlardır.