Günümüzde tüm dünya ve ülkemizde intihar olayları artmaktadır. Medyanın bu konuya ilgisiyle birlikte artık bu konu eskisinden daha sık gündeme geliyor. Özellikle ergenlik dönemindeki gençlerin intihar olayları toplumumuzu derinden yaralıyor ve üzüyor. Ama medya genelde bu tip olayları "engellemekte neler yapılabilir" sorusunu cevaplamaktansa, konunun ilgi çeken taraflarına daha çok eğilmekte. Biz de bu alanda esas yapılması gerekenin toplumumuza bu konuda bir bilinç kazandırmak olduğunu düşünerek bu alandaki boşluğu doldurmak için bir yazı hazırladık.
Anne babalar çocuklarının, eşler veya yakın arkadaşlar birbirlerinin intihar düşüncelerini fark edebilirler. Adli olarak veya psikiyatrik açıdan değerlendirilen intihar vakalarının yarıdan fazlasında intihar girişiminde bulunanların olay öncesinde bir yakınlarına veya bir doktora bu konuda konuşmak için başvurdukları görülmüş. Ama bazen yakınlar veya doktor tarafından bu düşünce ihmal edilir, bazen de ne yapılacağı bilinemediğinden yardımcı olunamaz. Hatta kişiye bilinçli yaklaşılmazsa yardım etmek yerine zararda verilebilir. İntihar olayı gerçekleşirse, yakınlar önceden fark ettikleri bir şeye müdahale edememiş olmanın vicdan azabını duyarlar. Kaybedilen kişinin yakınlık derecesi bu sıkıntının düzeyini çok arttırabilir. İntihar ederek sorunlarına çözüm arayan kişi kendi dünya ve ahiretini karartmakla kalmaz, geride bıraktığı bir çok akraba ve dostunu da çok kötü etkiler.
Kaybedilen temiz ve körpe gençlerin, yaşamlarının en verimli çağındaki erişkinlerin ve toplumumuzun en tecrübeli kesimi olan yaşlılarımızın hepsi bizim için çok değerli olduğundan sıkıntıda ve zorda olduklarında hepsine yardım etmemiz gerekir. Yardım elini uzatabilmek için önce onları iyi anlamalı sonra da nasıl yardım edebileceğimizi bilmeliyiz. Bu yüzden tüm toplumumuzun intihar belirtilerini tanıyabilmesi ve fark edebilmesi gerekiyor. Ondan sonra yapılması gerekense müdahale etmek ve intihar düşüncesini yaşama isteğine çevirmek.
İNTİHAR DÜŞÜNCESİ ARAŞTIRILIRKEN ÖZELLİKLE KİMLERE DİKKAT ETMELİYİZ?
1. Psikiyatrik hastalığı olanlara; depresyon tanısı almış hastalar, alkol veya madde bağımlılığı olanlar, kişilik bozuklukları olanlar önemlidir. Özellikle de depresyonlu hastalar çok tehlikelidir çünkü intihar edenlerin %50-75'inde depresyon olduğu düşünülür. Depresyonlu hastaların ise %10-15 kadarı intihar eder.
2. Önceden süisit girişim öyküsü olanlara. Özellikle de planlanmış, sert bir yöntemle yapılmış intihar girişimleri olmuş ise bu kişilere çok dikkat etmelidir.
3. Erkeklere. Erkekler intiharı kadınlardan daha az deneselerde daha çok başarılı olduklarından intihar sonucu ölümler erkeklerde daha fazladır. Kadınlar intihar ederken daha yumuşak yöntemler seçerler. Ama hiçbir zaman bu tip girişimler hafife alınmamalıdır. Çünkü bu girişimlerle ölenlerin sayısı da az değildir.
4. 15-34 yaşları arası ve 65 yaşın üzeri intihar açısından en riskli yaşlardır. Bu yaşlardaki kişilerde intihar açısından daha temkinli olmak gereklidir. Gebelik, doğum sonrası dönem ve menapoz dönemi intihar riskinin fazla olduğu zamanlardandır.
5. Bekarlar. Sosyal desteğin ve sorumlulukların az olması kişilerin intihara yönelmesini arttırmaktadır. 15-34 yaşları arası ve 65 yaşın üzeri intihar açısından en riskli yaşlardır. Bu yaşlardaki kişilerde intihar açısından daha temkinli olmak gereklidir. Evli olanlarda oran düşükken boşanmış, dul ve evlenmemişlerde oran daha yüksektir. Erkeklerde evli olma koruyucu faktörlerden biridir.
6. İşsizler ve emekliler de intihar açısından dikkat edilmesi gereken kesimlerdir.
7. Kronik hastalığı veya geçmeyen şiddetli ağrıları olanlar bazen kendilerini tükenmiş hissedebilmekte, gelecekten ümitlerini keserek intiharı bir kurtuluş yolu olarak görebilmektedirler. Bu tip hastalara karşı daha duyarlı olmalı sorunlarıyla yakından ilgilenerek destek verilmelidir. Bu esnada yetersizliklerini yüzlerine vurmamaya çalışmalıdır. Var olan hastalığa uyum sağlama, hastalıkla mücadele edebilme ve durumu kabullenebilme yetileri geliştirilmelidir. Bu hastalar arasında fiziksel zayıflıkları olanlar daha tehlikelidir. Sık sık bu tip hastaların yakınlarıda kendilerini yorgun, bitkin ve çaresiz hissedebilmektedir. Yatalak, zihinsel özürlü gibi bakıma muhtaç hastalarla ilgilenenlerde bu durumdan dolayı.
Yarın: Depresyon ve belirtileri.