Muhacirler, Medine-i Münevvere'ye geldikleri zaman, çok engin bir sıcaklıkla şeflatle, merhametle, dostlukla, kardeşlikle karşılanmışlardır. Bu manzaranın topluma tamamen sirayet edebilmesi için, Sevgili Peygamberimiz, 45 Mekkeli ile 45 Medineliyi İslam kardeşi olarak ilan ediyor.
Bu kardeşler arasında çok enteresan bir hukuk var.Öyle ki, Mekke'den gelen sahabeler, Medineli sahabelerin hurmalıklarına ortak oluyorlar. Herhangi bir insan onları icbar etmiş, siz bunları vereceksiniz demiş değil. Medineli Müslümanlar: "Bunlar Allah için her şeylerini terk etmişler. Bunlar Allah için bütün varlıklarını terk ediyor da biz neden onlara Medine'de hurmalık vermeyelim? Onları mal sahibi, mülk sahibi yapmayalım?" diyorlar ve onları hurmalıklarına ortak ediyorlar, hurmalıklarından veriyorlar onlara. İkincisi, o günün şartlarında deve, koyun geçerlidir. Develerinden, koyunlarından veriyorlar.Develerine, koyunlarına ortak ediyorlar. Hatta; sahabelerin bir çoğunun ailesi, bazıları inanmadıkları için, bazıları yaşlı oldukları için hicret edememişlerdir. Medine-i Münevvere'ye geldikleri zaman hizmetlerini görecek insanlar olmadığı için, -enterasandır- beşerişek tarihinde hiç olmamış bir olay oluyor, bazı sahabeler hanımlarını boşuyorlar.Bu Müslüman kardeşleri hizmetsiz kalmasın, tertemiz olsun diye; nikah akdini bu yolla yapanlar bile oluyor. Tabii bilahere olan düzenlemelerde bir takım haller ortadan kalkıyor, ama başta o kadar fevkalade bir dayanışma, o kadar fevkalade bir birlik, beraberlik oluyor ki, iş bu noktaya kadar -tabii İslam'ın helal ve haram sınırları içerisinde- varıyor. Kardeşini kendine tercih etmek Allah'ın Sevgilisi'nin bu tavrı, bu tarzı nakledeceğim bir olayda o kadar tatlı yaşanıyor ki. Bu terbiyeyle, bu aşkla Allah'ın rızasını kazanmak isteyen sahabenin hali ne olmaz ki. Hz. Huzeyfe anlatıyor. Amcasının oğlu Haris Yermük Savaşında çok ciddi bir darbe alır. Ölmek üzere olabileceğini düşünerek onu aramaya koyulur ve bulur. Amcasının oğlu kendisini gördüğü zaman dudaklarını kıpırdatıp bir şey diyecek durumda değildir. Hz. Huzeyfe, bu yaralı halde insanın olsa olsa suya ihtiyacı vardır düşüncesiyle bu kabındaki suyu ona ikram ederek, ona yardımcı olmak ister.
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
Bu kardeşler arasında çok enteresan bir hukuk var.Öyle ki, Mekke'den gelen sahabeler, Medineli sahabelerin hurmalıklarına ortak oluyorlar. Herhangi bir insan onları icbar etmiş, siz bunları vereceksiniz demiş değil. Medineli Müslümanlar: "Bunlar Allah için her şeylerini terk etmişler. Bunlar Allah için bütün varlıklarını terk ediyor da biz neden onlara Medine'de hurmalık vermeyelim? Onları mal sahibi, mülk sahibi yapmayalım?" diyorlar ve onları hurmalıklarına ortak ediyorlar, hurmalıklarından veriyorlar onlara. İkincisi, o günün şartlarında deve, koyun geçerlidir. Develerinden, koyunlarından veriyorlar.Develerine, koyunlarına ortak ediyorlar. Hatta; sahabelerin bir çoğunun ailesi, bazıları inanmadıkları için, bazıları yaşlı oldukları için hicret edememişlerdir. Medine-i Münevvere'ye geldikleri zaman hizmetlerini görecek insanlar olmadığı için, -enterasandır- beşerişek tarihinde hiç olmamış bir olay oluyor, bazı sahabeler hanımlarını boşuyorlar.Bu Müslüman kardeşleri hizmetsiz kalmasın, tertemiz olsun diye; nikah akdini bu yolla yapanlar bile oluyor. Tabii bilahere olan düzenlemelerde bir takım haller ortadan kalkıyor, ama başta o kadar fevkalade bir dayanışma, o kadar fevkalade bir birlik, beraberlik oluyor ki, iş bu noktaya kadar -tabii İslam'ın helal ve haram sınırları içerisinde- varıyor. Kardeşini kendine tercih etmek Allah'ın Sevgilisi'nin bu tavrı, bu tarzı nakledeceğim bir olayda o kadar tatlı yaşanıyor ki. Bu terbiyeyle, bu aşkla Allah'ın rızasını kazanmak isteyen sahabenin hali ne olmaz ki. Hz. Huzeyfe anlatıyor. Amcasının oğlu Haris Yermük Savaşında çok ciddi bir darbe alır. Ölmek üzere olabileceğini düşünerek onu aramaya koyulur ve bulur. Amcasının oğlu kendisini gördüğü zaman dudaklarını kıpırdatıp bir şey diyecek durumda değildir. Hz. Huzeyfe, bu yaralı halde insanın olsa olsa suya ihtiyacı vardır düşüncesiyle bu kabındaki suyu ona ikram ederek, ona yardımcı olmak ister.
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri