Bütün bu İslam'ın özüne ve hakikatine hiçbir şekilde uymayan görüş ve düşünceler, başta İngiltere olmak üzere Batılı devletlerin Ortadoğu'yu Osmanlı'dan koparmak ve sömürgeleştirmek için bu bölgelerde İslam'ın temel esaslarını zedeleme ve farklı itikadi akımlar oluşturma gayelerinin birer tezahürüdür. Zira buralarda Osmanlı'ya olan bağlılığın yok olması, birliğin çözülmesi için her zaman vurguladığımız gibi Ehl-i Sünnet akaidine aykırı düşünceler olmalıydı ki siyasi sahada da karışıklıklar çıksın. Dikkat edilirse yukarıda adı geçen bu şahısların fikirleri tamamen Batılı müsteşrik görüşlerinin aynısıdır.İslam ülkelerinde Batı tarzı bir fikir yapısının ve sosyal yaşantının hakim olabilmesi için Kur'an'ın kural ve kaideleri devreden çıkartılmalıydı. Bunun için de tarihsellik prensibi devreye konmuştur. Tarihselliği savunan Seyyit Ahmet Han Hindistan halkına Kur'an'ın sosyal hayattaki hükümlerinin uygulanamayacağını telkin ederken, diğer yandan da onları İngiltere'nin hayat tarzına uymaya ısrarla çağırması bu hakikatin ifadesi bakımından dikkat çekicidir.
Misyonerlerin Afrikada Oynadıkları Rol ve FaaliyetleriAmerika'nın işgalinden ve bu topraklarda büyük tarım plantasyonlarının kurulmasından sonra buralarda çalıştırılmak üzere Batı Afrika'dan zenci köleler toplanarak Amerika'ya getirilmeye başlandı 16.yy'ın ilk yarısından itibaren zenci köleler şimdiki Brezilya topraklarına taşınmaya başladılar. Afrika ile Brezilya arasındaki zenci ticaretinin patronu Portekiz'di. Kara derili insanın kol gücü 18.yy'ın ortalarında ABD'yi dünyanın en büyük yün üreticisi konumuna yükseltti. İngiltere'de tekstil sanayiinin dev boyutlarda gelişmesine temel hazırladı."Zenci köle tüccarlarının Gine ve Batı Hint adalarından düzenrli biçimde getirip sattıkları zencilerin sayısı 1760 yılına gelindiğinde 500 bin rakamına yaklaşıyordu.
Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden