Tasavvuf, insanın Yaratıcı'sının yolunda olması hadisesidir. Kulun Rabb'ini bilmesi, bulmasıdır. Bu manada tasavvuf bir hal ilmidir. Bu halde asıl iktidar mümindedir; zira o, baki olan Hakk'a dayanmıştır Resulü Ekrem (sav), nübüvvet ve risalet görevi çerçevesinde muamelatın bütün safhalarında hayatın bütün şubelerinde Hakk'ı hakim kılmış, yaşamış ve emretmiştir. Böylece O, kalpten akıla, azalardan cemiyetin bütün katmanlarına kadar insanları tevhidin ruhuyla tenvir etmiştir. Gerçek anlamda İslam'ın insana hakim olması budur...Hz. Peygamber (sav); "Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim" (İbn Hanbel'den İbn Kesir) buyurmuştur. Bu cümleden olarak kötü ahlak ile ilgili her bir vasıf, risaletin güneşi Hz. Peygamber (sav) tarafından izale edilmeye çalışılmış, tedavi yolları sunulmuştur. Dolaysıyla, amellerin güzelliği kadar, niyetin salih olması ve niyetin kök saldığı kalbin selim olması da esastır. Kalbin, Kur'an-ı Kerim'in ifadesi ile, selim olması için riya, kibir, gurur, ucub, nifak, hasit, öfke, gıybet, hırs ve uzun emellilik, cimrilik... gibi birçok vasıflardan arındırılması zaruridir. Bu ve benzeri vasıflar ise, ahlak-ı zemime adı verilen kötü ahlakı oluşturan temel karakterlerdir.Resuli Ekrem, ihlasın kalpte hakimiyeti için, çok titiz davranmış, insanlara ısrarla bunu tebliğ etmiştir."Allahü Tealal'nın bu ümmete yandımı, ancak zayıflarının dua, ihlas ve ibadetleri sayesindedir" (Nesei). İhlas, güzel ahlakın temellerinden ve Allah'a ulaştıran vesilelerdendir. Nebevi metodla, fert ve toplum eğitiminde, ihlasın aşılanması ve yaşanması bir asıl olmuştur...