Toplumumuz gayet sancılı dönemlerden geçmektedir. Kimse kimsenin hakkını hukukunu gözetme noktasında pekte hassas davranmamaktadır. Toplumsal olayların ayyuka çıktığı bir zamanda yaşıyorsak eğer; o zaman "kantarın topunun kaçtığı" gerçeğini de kabullenmek zorundayız.Toplumun refahının kişinin refahından geçtiği bir gerçektir. Kişilerin de bu refahı sağlayacak duruma gelebilmeleri için disiplinli bir eğitime ihtiyaçları vardır. Bunun içinde belirli kurallara uyulmadır. Yani tabir yerinde ise fertlerin hak hukuk tanır bir hale getirilmesi bir ihtiyaçtır.Bu hakları, en ince ayrıntısına varıncaya kadar yüce dinimiz İslam ortaya koymuştur. Kişilerin birbirinden; komşunun komşudan emin olduğu bir yapıya ulaşılmadıkça refah toplumunun, oluşmayacağı muhakkaktır. Bu yapının oluşması içinde sağlam kurallara ihtiyaç vardır. Kuralların sağlamlığı, kural koyucu ile doğrudan alakalıdır. Arzulanan sağlam yapının oluşmasında din olgusu önemli bir yer teşkil etmektedir. Din olgusunun üzerinde özellikle durmak zorundayız. Çünkü insanlık birbirine olan saygı ve sevgisini büyük oranda kaybetmiş bir vaziyettedir. Bu durumun ortadan kaldırılmasında ancak ve ancak Allah (cc) korkusu ve sevgisi etken olabilir. Bir din büyüğümüz sohbetlerinde "Eğer insanlara öldükten sonra tekrar dirilip hesaba çekileceğini tam manasıyla öğretebilsek; ortada suç diye bir şey kalmaz. İnsanların suç işlediği anları, hesap korkusundan gafil oldukları anlarıdır" buyurmuşlardı. Kişilik hak ve hukukunun oluştuğu toplumda karşılıklı sevginin, barışın, hâkim olmasıyla insanların birbirine bakışları bile değişecektir. Ve böylece istenilen refah ve huzur ortamı sağlanmış olur. Bakınız yüce Allah (cc) bu konuda ne buyuruyor: "Müslümanların ayıplarını (ve gizli şeylerini) araştırmayın" (Hucurât, 49/12). Resulullah (s.a.v.) da bir hadiste: "Birbirinizin özel ve mahrem hayatını araştırmayın diye buyurmaktadır. (Müslim, Birr ve Sıla, 30)Resulullah (s.a.v.) başka bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:"Her kim bir Müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını, kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse, Allah'u Teâlâ da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Her kim Müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği bir şeyini ortaya çıkarır ve dile verirse; Allah da onun ayıplarını, kimsenin bilmesini istemediği hallerini meydana çıkarır. Bu suretle kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıplarını örten, bir ölüyü diriltmiş gibidir." (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58; Tirmizî, Birr ve Sıla, 85).Peygamberimiz ve ashabı, kimsenin ayıplarını araştırmamış ve araştıranları da şiddetle kınamıştır. Peygamberimizin: "Din kardeşini bir suçundan dolayı ayıplayan kimse, o suçu (günahı) kendisi de işlemedikçe ölmez." (Tirmizî, Kıyâme, 53) uyarısını da hiç bir zaman unutmamak gerekir.Yukarıda aktarmaya çalıştığımız ayet ve hadisi şerifler doğrultusunda insanları eğitebilsek; toplumsal barış sağlanmış olur. Dolayısıyla da toplumda özlenen refah seviyesine kavuşulmuş olur.Allah cümlemize "Hakkı Hak bilip, Hakka tabi olmayı; batılı batıl bilip, batıldan kaçınmayı nasip eylesin".
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- ‘Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz!’ / 28.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024
- Çanakkale geçildi mi, geçilmedi mi? / 18.03.2024
- İkiyüzlü siyaset kaldığı yerden / 27.03.2024
- Siyaset deccalları / 26.03.2024
- Oyları bölün! / 25.03.2024
- Atatürk’ün her ilkesi önemlidir / 23.03.2024
- Yerelden genele değişimi başlatalım / 22.03.2024
- Sayılı gün çabuk geçer / 21.03.2024
- Atatürk diyor ki! / 20.03.2024
- Haydi, artık karar verin! / 19.03.2024
- Çanakkale geçildi mi, geçilmedi mi? / 18.03.2024