İkinci fayda da şudur ki:Kopardığım her tuğla ile duvar alçalıyor. Ben de o nisbetle ey su, sana yaklaşmış oluyorum.MESNEVİ: "Ey şuurlu kimse! Yüksek bir duvardaki tuğlaların azalmasından şüphesiz duvar alçalır." "Duvarın alçalması, suya yakınlık hasıl eder. O tuğlaların duvardan ayrılması, vuslat dermanı olur.""Allah (c.c.)'a secde etmek, o yapışık tuğlaları koparmakla olur ki, kurbiyyeti (AIlah'a yakınlığı) mûcib olur. Kur'ân-ı Kerîm'de:"Secde et ve yaklaş!" Duyurulmuştur. ""Bu varlık duvarı yüksek bulundukça, bu başı eğmeye, yani secde etmeye manî olur!""Bu toprak vücudun arzularından kurtulmadıkça, eğilip ab-ı hayat sahibine secde etmek ve o manevî deryâ suyundan doya doya içmek imkansız olur.""Duvarın üstünde kim daha ziyade susamış ise, duvarın taşını ve tuğlasını o daha çabuk koparır.""Suyun sesine her kim daha ziyade aşık ise, ona hicab ve mani olan varlık duvarından daha büyük parçalar kopartır.""O kimse suyun sesine mest olur. Suyun çıkardığı sesden başka ses işitmez.""Ne mutlu o kimseye ki, günlerini ganimet bilir de, borcunu, bir an evvel eda etmeye gayret eder." Şeyh Sadî insanı;"Bir kaç damla kan, bin bir türlü endişe..." diye ta'rif eder.Hikayede deryâya kavuşmaya set olan duvar, insanın nefsi arzuları ve hakîkate ermeye mani olan Dünyâya ait, bitmez, tükenmez, nihayeti olmayan arzular, hassaten "ben"liktir.Deryâ ise, ilahî muhabbet ve ma'rifet (Allah'ı bilmek) tir.Kalbi, ilahî muhabbete teşne insanlar, o deryâya varabilmenin ömür boyu iştiyak ve iştihası içindedirler. O muhabbet ve ma'rifet deryâsından gelen her ses ve nefes, onları sonsuz lezzetlere gark ederek yüksek bir Hakk yolculuğuna hazırlar.İlahî muhabbetlerle duygulanan insan için bu cihan, idrak ve şuura sunulan bir hikmet aynasıdır, İnsan, maddesi ile değil, mânâsı ile mükerrem olduğu için, kulluğun kemaline rûhunun derinliği kadar erişebilir. Kur'an-ı Kerîm'de tekrim edilen vasıf da budur.İlahî muhabbet ve uhrevî lezzetlerden mahrum, türlü eğlence ve çılgınlıklarla, hayvanî bir yaşayış ile geçen bir dünya günün hayırlı bir ölüm akşamı getirmeyeceği ma'lümdur. Bu karanlık gecenin mes'ud bir şafağı sökmeyeceği de tabîidir. İlahî ibret sahneleri ve hadiseleri karşısında alık ve abus kalmak, gayesiz erimek, ölümün mechul ızdırapları içinde kaybolmak, insan şeref ve haysiyeti adına ne acıdır!.. Nefsani Dünya hayatının pembelikleri, akıbet solgunluğu; kahkahaları ise, cehennem çatırtıları ile doludur. Hadis-i Şerifte-"Sakın ölüler ile oturmayınız!" buyurulur.Ashab sorar:"- Ey Allah'ın Rasûlü (s.a.), ölüler kimdir?"Allah Rasûlü (s.a.):"- Ölüler, Dünyaya dalanlardır..." buyurur.