Batılı misyoner ajanlar İslam ülkelerinde: Renk ayrımını, kabile ihtilaflarını, arazi ihtilaflarını, dini ihtilafları, kavmiyetçilik akımlarını körükleme hedefini benimsemişlerdir.
Misyoner Oryantalistlerin iki esas amacı vardır. Peygamberin peygamberliğini reddetmek ve Kur'an'ın vahiy olduğu konusundaki inancı çürütmek. Batılı misyoner ajanlar İslam ülkelerinde- Renk ayrımını- Kabile ihtilaflarını- Arazi ihtilaflarını- Dini ihtilafları- Kavmiyetçilik akımlarını körükleme hedefini benimsemişlerdir. Dini ihtilafları körükleyebilmek için bu yol takip edilmiştir. İşte böylece misyonerler yetiştirilir. Hindistan'da, Çin'de, Bolicistan'da hatta o çetin Afganistan'da Afrika'da, Amerika, Avustralya'da ve bu kıtaların en ücra köşelerinde adalarda hülasa dünyanın her noktasında bulunmuş, bizim gibi yetiştirilmiş ve oralardaki mezhepleri örf ve adetin, akaidin, alimi ve şahidi olmuş birçok zatın biraraya gelmesiyle husule gelmiş cemiyete Misyon Cemiyeti denir. Bu cemiyetin vazifesi Protestanlığı neşir ve tamim etmek gizli görevleri ise İngiliz siyaset ve menfaatinin temini için keşfiyatta ve teşvikiyatta bulunmaktır... Misyonerlerin en önemli taktiklerinden biri de gittikleri ülkelerin halkının kıyafetiyle dolaşmak ve bu surette dikkatleri çekmemekti. Suriye'ye gönderilen bir misyoner bu konuda şöyle demektedir: "Şam'a varınca sırtımdaki redingotu attım ve bir Arap gibi giyindim. Arap gibi yaşıyor ve onlar gibi yiyip içiyordum. Arabın nasıl düşündüğünü biliyor ve ona göre hareket ediyordum. İşte seyahat edilmesi ve araştırma yapılması son derece zor olan bu ülkelerde başarılı olanın sırrı budur." Bu ülkelerde başarılı olmak ifadesiyle kastedilen, bu bölgelerdeki Müslüman halkın arasına sızıp onların hadis ve sünnete, dört mezhebe ve tasavvuf kurumuna olan bağlılık ve itikatlarını çökerterek Osmanlı'nın hâkimiyetini ortadan kaldırmak ve buraları İngiliz sömürgesi haline getirip, halkı Hıristiyanlaştırmaktır.
Misyoner Oryantalistlerin iki esas amacı vardır. Peygamberin peygamberliğini reddetmek ve Kur'an'ın vahiy olduğu konusundaki inancı çürütmek. Batılı misyoner ajanlar İslam ülkelerinde- Renk ayrımını- Kabile ihtilaflarını- Arazi ihtilaflarını- Dini ihtilafları- Kavmiyetçilik akımlarını körükleme hedefini benimsemişlerdir. Dini ihtilafları körükleyebilmek için bu yol takip edilmiştir. İşte böylece misyonerler yetiştirilir. Hindistan'da, Çin'de, Bolicistan'da hatta o çetin Afganistan'da Afrika'da, Amerika, Avustralya'da ve bu kıtaların en ücra köşelerinde adalarda hülasa dünyanın her noktasında bulunmuş, bizim gibi yetiştirilmiş ve oralardaki mezhepleri örf ve adetin, akaidin, alimi ve şahidi olmuş birçok zatın biraraya gelmesiyle husule gelmiş cemiyete Misyon Cemiyeti denir. Bu cemiyetin vazifesi Protestanlığı neşir ve tamim etmek gizli görevleri ise İngiliz siyaset ve menfaatinin temini için keşfiyatta ve teşvikiyatta bulunmaktır... Misyonerlerin en önemli taktiklerinden biri de gittikleri ülkelerin halkının kıyafetiyle dolaşmak ve bu surette dikkatleri çekmemekti. Suriye'ye gönderilen bir misyoner bu konuda şöyle demektedir: "Şam'a varınca sırtımdaki redingotu attım ve bir Arap gibi giyindim. Arap gibi yaşıyor ve onlar gibi yiyip içiyordum. Arabın nasıl düşündüğünü biliyor ve ona göre hareket ediyordum. İşte seyahat edilmesi ve araştırma yapılması son derece zor olan bu ülkelerde başarılı olanın sırrı budur." Bu ülkelerde başarılı olmak ifadesiyle kastedilen, bu bölgelerdeki Müslüman halkın arasına sızıp onların hadis ve sünnete, dört mezhebe ve tasavvuf kurumuna olan bağlılık ve itikatlarını çökerterek Osmanlı'nın hâkimiyetini ortadan kaldırmak ve buraları İngiliz sömürgesi haline getirip, halkı Hıristiyanlaştırmaktır.