İbadet, imanla inanç arasında öyle bir sınırdır ki bu sınır taşlarını çok iyi yerine koymamız lazım. Bunu koyduğumuz zaman işte hakiki davamızı, ebedi davamızı, ezel ve ebed davamızı bihakkın kazanmış oluruz. Bunun bir başka yönü daha var ki, o da şudur; ibadat-u taate devam eden insan, masivadan/Allah'tan gayrı şeylerle meşgul olmaktan kurtulur. Siz, ibadetle Allah ile meşgul oldukça Allah da kendi zâtından gayrısını sana unutturuyor. O zaman sen olgunluğa doğru, kemale doğru yürümüş oluyorsun.İbadetteki inceliklerGünlük hayatımızda çeşitli olaylarla karşı karşıya geliyoruz. Mümkün müdür ki biz bu olaylardan etkilenmeyelim. İyisinden de, kötüsünden de mutlaka etkileniyoruz. Bazen ibadetten bile soğuyoruz. İşte bu hallerde insanın daima temiz kalabilmesi ve de aktif olabilmesi için ibadetine devam etmesi lazımdır. İbadet; insanın dimağından, aklından, şuurundan nefsani bütün duygu ve düşüncelerine ve hissiyatına kadar onu temizler.Nitekim Cenab-ı Vacibu'l Vücud Hazretleri Kur'an-ı Kerim'inde, "Muhakkak ki, namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkor" (Ankebut; 29/45) buyuruyor. Çünkü namazı kılan insanın hayatı tertemizdir. Nefsini temizlemiştir. Tezkiye etmiştir. Şuurunu, ruhunu, dimağını temizlemiştir. Akl-ı selim sahibi olmuştur. Böylece de her kötülüğü terk edecektir. Ubudiyete devam etmemiz, -Cenab-ı Hakk'ın lütfu ile- bunları bize kazandırıyor. İnsanın nefsinde iki ana karakteristik vasıf var. Bunun bir tanesi inkar üzeredir. Bir tanesi de ikrar üzeredir. Ubudiyete devam ederseniz onun ruhani tarafı daima aydınlık kalır. Nefsani, ruh-i hayvan taraf dediğimiz kısmı da gizlenir.