Muhyiddin-i Arabi'den altın tavsiyeler
Sakın kimseye zulmetme, zulüm, insanı kıyamette karanlıklar içinde bırakır
25.02.2012 00:00:00
Sakın
kimseye zulmetme, zulüm, insanı kıyamette karanlıklar içinde bırakır.
Zülüm, hak sahiplerine haklarını vermemektir. Sıkışmış birini görür de, onun
sıkıntısını giderecek kudret de sende varsa, bil ki senin malında, onun hakkı
vardır. Onun haline muttali oluşun, hakkını
vermek içindir.
Vermezsen mes'ulsün. Eğer mali kudretin yoksa, tatlı dil ile ona yardım
vazifendir. Senin için, ona maddeten yardıma hiç imkân yoksa, o zaman ona dua
edersin. Bunları ihmâl eder yapmazsan zalimsin.
Saili kovma. Komşulara hediye vermek, açları doyurmak, susuzları kandırmak,
çıplakları giydirmek, şaşırmışları yola koymak, suçlu ve kabahatlileri affetmek
Din'dir. Dindarlıktır...
Sen de Allah'ın fakirisin. Allah'ın, âlemlerde hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.
Bununla beraber duaları kabul eder. Muhtaç olanların ihtiyacını verir, zararlı
şeyleri defeder, faydalı şeyleri ulaştırır.
Sen de, Allah'ından dileklerini yüz aklığı ile isteyebilmek için elinden geleni
yapmalısın.
Kudsi hadis meali:
“Ey kullarım, zulmü nefsime haram kıldım. Kendi aranızda da haram kıldım. Artık
kimseye zulmetmeyin kullarım, hepiniz şaşırmıştınız. Yalnız Benim hidayet nasib
ettiğim kimseler müstesna. Benden hidayet isteyin, sizi hidayete
ulaştırayım.
Kullarım, hepiniz açsınız. Yalnız benim doyurduklarını müstesna.
Yiyeceklerinizi Benden isteyin sizi doyurayım. Kullarım, hepiniz çıplaksınız
yalnız Benim giydirdiklerim müstesna. Benden giyinmeyi isteyin. Ben sizi
giydireyim.
Kullarım, siz gece gündüz hatalar, suçlar işliyorsunuz. Ben günahlarınıza
mağfiret ediyorum. Benden mağfiret isteyin sizi affedeyim, mağfiret
edeyim.”
Bak, dikkat et. Hak Teala, bunların hepsini sen istemeden veriyor, bununla
beraber, istemeni emrediyor ki, isteğine icabet edip tekrar vermek
için...
İstemeden verdiğini, Rahman ism-i şerifinin tecelliyatı bil. İstedikten sonra
vereceğini beyan buyurması da, ihtiyaçlarını daima Rabbinden istemeyi sana
talim içindir. Bunlar ayrı ayrı makamlardır.
Kulların yaradılışındaki hikmet, Allah'a ibadet, yani Allah'a tezellül ve
ihtiyaçlarını açıklamaktır. İbadetlerin, Allah'a kulluk borcu olduğunu unutma.
Allah'ı bilmek için yol, kulluk yoludur.
Sana vasiyetim: Hakkın emirleri ve nehiyleri karşısında teslimiyetle boyun eğ
ve dersini al. Tâ ki, bu emirler ve nehiylerinde senden istenilen nedir, bunu
bilesin. Sakın istemeyenlerden olma. Birisinden istemeyen, umum hakkında da
cimrilik etmiş olur.
Eğer, sözü uzattım, çok söylediysem, kendini levmet. Cahil isen, öğrettim.
Unutmuş isen, hatırlattım. Mü'min isen, mü'minlere vâz u menfaat verir. Burada
sen, ben yok.
Yukarıdaki hadis-i kudsi'nin devamı:
“Kullarım, siz Bana zarar yapamazsınız. Menfaat de yapamazsınız. Bunlara
gücünüz yetmez.
Kullarım, evveliniz, ahiriniz, insanlarınız, cinleriniz, en muttaki adamın
kalbi gibi kalbe sahip olsanız bu haliniz, mülkümden bir şey artırmaz.
Kullarım, evveliniz, insanlarınız, cinlerinizin en fâcir adamın kalbi gibi
olsa, bu haliniz, mülkümden bir şey eksiltmez.
Kullarım, evveliniz, ahiriniz, insanlarınız, cinleriniz hep, düz bir yerde
toplansa, Benden isteseler, ben de herkese istediğini versem, bu verişimden
hazinemden hiçbir şey eksiltmez. İğnenin denize dalıp çıkması kadardır, iğne
denizden hiçbir şey eksiltmez. Çünkü mücellâ olduğundan su almaz.”
Hele şu beyana bak! Zat-ı İlâhisini kulu menzilesine koyunca, Allah'ı bilmeyen
zayıf ruhlu insanlara, ne müthiş saltanatını bildiriyor.
Dostum, hadis-i kudsideki işaretlere dikkat et. Hadisin sonu da şöyle:
“Bunlar hep, sizin amellerinizdir. Sizin için onları depo ettim. Yine size iade
edeceğim. Hayır gören, Allah'a hamd etsin. Hayırdan başka bir şey ile
karşılaşan, kendini levm etsin.”
Hacet istemek zillettir. Allah'tan başkasına, zillet izhar etmek şaşkınlıktır.
Nefsine zulümdür vesselam...