p Hocam, Türkiye'de maden potansiyelimizden bahsettiğimiz zaman bazıları bunu çok abarttığımızı söylüyor. Dünyanın en büyük bor rezervi elimizde. Dünyanın en zengin kömür kaynaklarına sahibiz. Linyitte dünya 3.sü, 4.süyüz. Altında dünya 3.sü, 4.süyüz. Şimdi de toryum konusu gündeme geldi. Uranyumdan nükleer enerji elde etme konusuna toryum da eklendi. Toryum birdenbire nereden çıktı? Gerçekten abartılıyor mu?
Prof. Dr. Çetin Ertek-Toryum, hep oradaydı. Fakat Türkiye, kendine dönmeye çalışıyor. Kendi kaynaklarına dönmeye çalışıyor. Bir türlü dönemiyor. Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi'ne 1965 yılında bir örnek getirdiler. "Gizli" dediler. "Siz bunun tenörünü bulun" dediler. Çok yüksek tenörde çıktı. Gizli olduğu için şimdi söylemeyeyim, şu anda söylenenlerden çok yüksek tenörde çıktı. Hayretler içinde kaldık.
Toryum bizim şansımızp Ne kadar toryum rezervine sahibiz. Belli mi?
Ertek- Şu anda 380 bin toryum rezervi var. Bu çok büyük bir rakam. Bu konuda dünya ikincisiyiz. Brezilya 606 bin tonla bizim önümüzde. Hindistan'da 319 bin ton, Avustralya'da 300 bin ton, ABD'de 137 bin ton var. p Toryum, önemli bir maden mi? Önemli ise neden bu kadar önemli?
Ertek- Biliyorsunuz, biz, 2020 yılında, % 80 doğalgaza bağımlı bir ülke olacağız. Bu gidişat durmazsa, doğalgazın fiyatı üç misline çıkarsa ne olur, biliyor musunuz? Bunu, petrolde yaşamadık mı? "Bugünden itibaren fiyatı üç katıdır" denilirse benim üreticim ne yapacak? Nasıl rekabet edecek? Benim topraklarımda 380 bin ton yatıyorsa ve ben onun üzerinde hiç çalışmamışsam, üretmemişsem halim ne olur? Toryumla, prensipte basit bir şekilde enerji elde etmek mümkün. "Hocam çok basitleştirdin" diyorlar. Her şeyin detayı vardır. En güzel bir sistemin bile detayı vardır.Dünyada, Çernobil'den hareketle nükleer santrallerin tehlikeli olduğundan, dünyanın bu santrallerden vazgeçmekte olduğundan bahsediliyor. Siz ise toryumla beraber bu işe devam edelim, diyorsunuz.
Ertek- Ama şunu unutmayın ki toryumun avantajı var, dezavantajı yok. Uranyumlu sistemler transuranit elemanlar dediğimiz bir şey, bir zehir üretiyor. Tabii uranyumun içerisine nötron girerse plütonyum oluyor. Plütonyum, aslında fevkalade zehirli bir malzeme. Sonuçta bunlar baş belası oluyor. Çevrecilerin atık dedikleri şey. Toryumlu reaktörler, Prof. Dr. Engin Arık'ın söylediği şekilde yapılırsa, aynı zamanda bu zehirli atıkları yok etme fabrikası da oluyor. Hem enerji elde ediyorsunuz. Hem de tehlikeli malzeme üretmiyorsunuz. Onları orada yakıyorsunuz.
Nükleer santrallerin çevre için tehlikeli olduğu söyleniyor.
Ertek- Kirlilik sıralaması kömür, sonra sırasıyla petrol, doğalgaz, hidrolik, rüzgâr, güneş, jeotermal ve nükleer şeklindedir. Nükleer santraller en az çevre kirliliği yaratan santrallerdir. Fransa, nükleer enerjiye geçtikten sonra Fransa'da güneşli hava yüzdesi arttı.
Fransa'yı Fransa yapan nükleer enerjidir
Nükleer santrallerin durumu ne peki? Devam ediyorlar mı, kapatıyorlar mı?
Ertek- BM'in senede dört kere çıkardığı bir bülten var. Bu bültene göre şu anda 384 tane atom reaktörü çalışır vaziyette. Dünya elektriğinin % 17'sini üretiyor. Finlandiya yeni bir atom reaktörü yapmaya başladı. Atık merkezini de kendi ülkesinde yapma kararı aldı. Bütün Avrupa'nın atığını alacak. Bu ne demek biliyor musunuz? Uranyum atıklarından enerji elde edilecek. İlerisi için lazım olan hidrojen enerjisini siz atıktan elde edebiliyorsunuz. Nükleer enerji 34 ülkede var. Japonya elektrik üretiminin % 65-70'ini nükleer santrallerden elde ediyor. Fransa, % 80'ini üretiyor. Peki Almanya niye kapattı? Almanya'da değişik iki olay oldu. Bir tanesi, Almanya, Doğu Almanya ile birleşti. Çernobil tipi, tehlikeli 8 veya 12 reaktör birdenbire sınırları içine girdi. Adam tedbir aldı. Sonra, Fransa ile birleşti. Tek bir ülke oluyor. Fransa bunu çok ucuza, kilowatsaatini 1,4 cente getiriyorsa, işte bedava enerji. Fransa'yı Fransa yapan nükleer enerjidir. Ben, Türkiye'de sırasında kilowatsaatine 16-19 cente veriyorum. 20 kat daha fazla veriyorum. Nükleer enerji, Türkiye için sonsuz enerji kaynağıdır. Doğalgaza hiç bağlı olmayacağız. Petrole bağlı olmayacağız. Nükleer yolunu tutacağız. Gençleri de yetiştireceğiz. Daha artık pahalılık olmayacak. Ülke kurtulacak.
Peki gençleri yetiştirebiliyor muyuz?
Ertek- Üniversitelerimiz bu konuda çok çok zayıf durumda. Şu anda üniversitelerimizi tek tek dolaşın. "Toryum nedir? Uranyum nedir? Füzyon nedir?" diye sorun. Bu konuları bilen o kadar az ki. Sabancı Üniversitesi atomun a'sını bilmiyor. Bilkent'te kimse yok. Bugün Türkiye'de 82 değil 250 üniversite olması ve bu 250 üniversitede kendi yer altı kaynaklarımıza dayalı olarak enerji sorunumuzu çözecek bilim adamları yetiştirilmesi lazımdır. Ama bu alanda yetişmiş bilim adamlarımız, mühendislerimiz bile bankalarda çalışıyorlar. Son olarak İ.T.Ü.'deki Nükleer Enerji Enstitüsü'nü de dağıttılar. İsmini de Enerji Enstitüsü yaptılar. İsim değişikliğine karşı değilim. Enerji diye çeviren çok oldu. Ama sen nükleeri muhafaza edeceksin. Dört ana bilim dalı vardı. Bire indirdiler. Bu olmuyor. Sen dördü de muhafaza et. Enerjiye rüzgarı kat, güneşi kat. Biz güneş ve rüzgara karşı değiliz. Ama olmuyor. Senin her sene enerji üretimini % 10 arttırman lazım. Rüzgarla bunu arttıramıyorsun. Bu bir yana sevindirici gelişmeler de var. Atom Enerjisi Kurumu'nun başında Mehmet Tomak bey fevkalade ciddi olarak çalışıyor. Şu andaki Enerji Bakanımızın toryum üzerine doktorası varmış. Öyle bir şey ki toryum üzerine doktora yapan bir enerji bakanımız var.
O zaman toryum üzerinde ağırlıklı olarak durması lazım değil mi?
Ertek- Durduğunu tahmin ediyorum. Çünkü, Cuma günü Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi'ndeydim. Müdürü, "kurum başkanım her hafta benden rapor istiyor" dedi. Sırf toryum konusunda...
Nükleer silah yapmanın yolu ve bedeli
Siz Uluslararası Atom Enerji Ajansında da çalıştınız. Kaç yıl çalıştınız?
Ertek- 22 yıl.
Şu andaki başkanı tanıyor musunuz?
Ertek- El Baradey'i de tanıyorum, Hans Blix'i de. Blix, benim 15 sene patronumdu. İki senede bir kontratlarımı imzalayan adamdı. Japonya hakkındaki raporlarıma ben paraf koyuyordum, o, imza atıyordu.
Nükleer silah yapılıp yapılmadığını da teftiş ettiniz. Türkiye, nükleer silah yapabilir mi?
Ertek- Bu öyle bir meseledir ki NPT diye anlaşmalar imzalamışsınız. "Ben nükleer malzemeleri bomba için kullanmayacağım" antlaşması bu. 1982'de bunu Meclis'ten de geçirmişsiniz. Gizli veya açık yaptığınız anda sizi ertesi gün Irak gibi bombalarlar. p Peki İsrail yapmadı mı? Amerika yapmadı mı?
Ertek- İsrail imza atmadı. Amerika, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere, zaten bu işi kontrol eden kuruluşun daimi üyeleri. Sistem nasıl işliyor? 1957 yıllarında ABD Başkanı Eisenhower ile Rus Kruşçev biraraya geldiler. "Biz yaptık. Hakimi biziz. Kontrolü de biz yaparız. Atom Enerjisi Ajansını kuruyoruz" dediler. p Pakistan ve Hindistan da nükleer silah yaptı.
Ertek- Ama onlar da imza atmadılar. Bu işe niyetliyseniz imza atmayacaksınız. Niyetli değilseniz, imza atmışsanız uyacaksınız. O zaman ne doğuyor biliyor musunuz? BM adına bombalama hakkı doğuyor. Önce bu iş bombalama değildi. Hemen Güvenlik Konseyi toplanırdı. Ambargo koyarlardı. p Kuzey Kore de "Ben de yaptım. Delikanlı isen gel bombala" diyor. O da anlaşmaya imza atmayan ülkelerden mi?
Ertek- Kuzey Kore, çok enteresan işler yaptı. Önce imza attı, uydu. Sonra "çıkıyorum" dedi. Çünkü Amerika ona kazık attı. "Senin derdin reaktör mü? Ben sana temin edeceğim" dedi. BM'de çalıştığım için yandaki odada Kuzey Kore'li, Amerikalı, Rus arkadaşım vardı. "Mr. Kim ne yaptınız?" diye soruyorum. "Vermediler" diyor. Bir sene sonra yine soruyorum. "Vermedi" diyor. Neticede Amerika bunları oyaladı. Bunlar da kendilerine göre hesabı olan insanlar. Bir milyonluk teçhizatlı ordusu var. Yetişmiş, kabiliyetli ve Güney Kore ile her an birleşmek isteyen bir ülke. İkisi de çok birleşmek istiyorlar. Amerika mani oluyor. 1989'da bir gün "imzayı çektim" dedi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nda ortalık karıştı.
Türkiye'nin bu anlaşmalardan imzasını çekip nükleer silah yapmasına onay verir misiniz? Böyle bir projeyi destekler misiniz?
Ertek- Ben hayatımı sulhçu amaçlarla atom enerjisine verdim. Buna inanarak BM'de çalıştım. Son durumdan çok üzgünüm. BM'in çanına ot tıkandı. Blix, şu anda, BM'e verdiği emekler bakımından kim bilir neler hissediyor. Böyle bir şeye kat'iyetle karşıyım. Yapan şeytanlığını yapmış. Depolamış. Tamam depolasın. Biliyor musunuz o depolar da kendisine baş belası oluyor. Hidrojenin her an patlama tehlikesi var. Ama ben diyorum ki, Türkiye, sonsuz enerjiye kendini attığı zaman "defolun gidin doğalgazcılar, defolun gidin petrolcüler" diyecek. Milli gelirimiz 35 bin dolara çıktığı zaman bunu diyecek. Peki buna rağmen derdiniz ne? "O zaman beş büyüklerin içine gireriz" denilebilir. Zaten 35 bin dolar gelirle girdiniz demektir. Bir de enerjide bağımsızlığı sağlarsanız iş tamamdır. Sulhçu gayelerle bu işler olmalı. Bombayı yapsan bile ikinci gün hemen haber alıyorlar. Atom Enerjisi Kurumunda bile, "burada konuşuyoruz. Ben buradan çıkmadan haber alıyorlar" deniliyor. Hiç bir şeyi gizleyemezsiniz. Anında tespit ederler.