Başarılı çocuk / Cazibe IRMAK
Kimbilir kaçıncı kez söylüyordu annesi televizyonun yanına çok yaklaşmadan izlemesini. Kızının göz sağlığının bozulacağından korktuğu için o gün yine söyledi:
-Okullar tatil olduğundan beri her gün sabahtan akşama dek televizyonun karşısındasın. Biraz da arkadaşlarınla oynasan ne iyi olur.
Ayça, gözlerini televizyondan ayırmadan;
-Ne oynayayım? diye sorarken bir arkadaşı onu birlikte oynamak için çağırmaya gelmişti. Annesi:
-Biz küçükken okulculuk oyunu oynardık haydi siz de oynayın, dedi.
Ayça yerinden isteksizce kalkıp gözlerini ovuşturarak birkaç adım attı. Kapıdan çıkmak üzereyken annesine:
-Ne oyunu demiştin? diye sordu. Annesi:
-Konuşmamı dinlemediğin hemen anlaşılıyor Ayça oysa karşımızda konuşan kimseyi dikkatli dinlememiz gerekir. Böylece konuşanın ne istediğini ya da düşünce ve duygularını kolayca anlayabiliriz. Ayrıca konuşan kişiyi dinlemek ona değer verdiğimizi gösterir. Konuşmayı dinlerken gereken yerde soru sorabiliriz ancak konuşmayı gereksiz yere kesmek doğru değildir. Bir de konuştuğumuz kimseyi dinlerken bazı cisimlerle oynamak da yalnıştır. Doğru cümle kurarak güzel konuşmak kadar dinlemeyi de çok iyi bilmek gerek. Bunlar öğrencinin başarılı olmasını kolaylaştırır. Aynı zamanda saygılı olmanın gereğidir, dedi.
Kısa bir zamanda evine dönen Ayça'nın öfkeli bir hali vardı. Olanları annesine anlatırken gözleri yaşlıydı.
-Ben öğretmen oldum, arkadaşlarım da öğrenci. Onlara bir öykü anlatmaya başladım. Ama hiçbiri beni dinlemiyordu. Ben de öykümü bitirmeden geldim, dedi. Annesi şöyle dedi:
-Arkadaşların seni dinlemediği için onlara kızmışsın, kalbin kırılmış. Demek ki insanların anlaşmalarını sağlayan iki önemli şey varmış: Konuşmak ve dinlemek.
Kimbilir kaçıncı kez söylüyordu annesi televizyonun yanına çok yaklaşmadan izlemesini. Kızının göz sağlığının bozulacağından korktuğu için o gün yine söyledi:
-Okullar tatil olduğundan beri her gün sabahtan akşama dek televizyonun karşısındasın. Biraz da arkadaşlarınla oynasan ne iyi olur.
Ayça, gözlerini televizyondan ayırmadan;
-Ne oynayayım? diye sorarken bir arkadaşı onu birlikte oynamak için çağırmaya gelmişti. Annesi:
-Biz küçükken okulculuk oyunu oynardık haydi siz de oynayın, dedi.
Ayça yerinden isteksizce kalkıp gözlerini ovuşturarak birkaç adım attı. Kapıdan çıkmak üzereyken annesine:
-Ne oyunu demiştin? diye sordu. Annesi:
-Konuşmamı dinlemediğin hemen anlaşılıyor Ayça oysa karşımızda konuşan kimseyi dikkatli dinlememiz gerekir. Böylece konuşanın ne istediğini ya da düşünce ve duygularını kolayca anlayabiliriz. Ayrıca konuşan kişiyi dinlemek ona değer verdiğimizi gösterir. Konuşmayı dinlerken gereken yerde soru sorabiliriz ancak konuşmayı gereksiz yere kesmek doğru değildir. Bir de konuştuğumuz kimseyi dinlerken bazı cisimlerle oynamak da yalnıştır. Doğru cümle kurarak güzel konuşmak kadar dinlemeyi de çok iyi bilmek gerek. Bunlar öğrencinin başarılı olmasını kolaylaştırır. Aynı zamanda saygılı olmanın gereğidir, dedi.
Kısa bir zamanda evine dönen Ayça'nın öfkeli bir hali vardı. Olanları annesine anlatırken gözleri yaşlıydı.
-Ben öğretmen oldum, arkadaşlarım da öğrenci. Onlara bir öykü anlatmaya başladım. Ama hiçbiri beni dinlemiyordu. Ben de öykümü bitirmeden geldim, dedi. Annesi şöyle dedi:
-Arkadaşların seni dinlemediği için onlara kızmışsın, kalbin kırılmış. Demek ki insanların anlaşmalarını sağlayan iki önemli şey varmış: Konuşmak ve dinlemek.