Büyük bir çalışma maratonundan sonra milyonlarca insanın heyecanla beklediği sınav artık gerilerde kaldı. Küçücük, taze beyinlerde büyük umutlar, küçük yüreklerde büyük heyecan vardı. Senelerin birikimi -her nasılsa- bir kaç saatte ölçülüp biçildi. Kimi umutla mutlu sona erdi, kimileri de seneye buluşmak üzere tekrar başa döndü.
Bende bir zamanlar bu maratonda yerimi almıştım. Ben daha çok, kendini henüz sınava uzak gören, henüz bu maraton için başlangıç noktasına ulaşmamış arkadaşlara hitap etmek istiyorum.
Çok şık muhatap olduğum bir kaç soru vardır; "Nasıl çalıştın? Nasıl kazandın?" Benimse cevabım hep aynı olmuştur, "Çok okuyarak". Evet yanlış duymadınız; çünkü kitap okumak size çok şey kazandıracağı gibi sınavı kazanmanızda da çok önemli bir anahtar olacaktır.
MANYETİK ALAN TUTSAKLARI
Son dönemde beni en fazla üzen konulardan biri, yeni neslin teknoloji çağı adı altında manyetik alan tutsağı olmasıdır. Bizim kuşağımız televizyonla belli bir yaştan sonra tanıştı. O zamanlar çocuklar için çizgi filmler bile seyrekti. Zaten tek kanal olunca, çocuklar için kuşağı bitince bizim de televizyonla bağımız kopardı. Bu da bizim için bolca vakit demekti. Ben daha okula gitmeden edindiğim okuma alışkanlığımı eğitim hayatım boyunca kaybetmemeye çalıştım. Ve sonunda, bu alışkanlık üniversite kapısını aralamak için çok güzel bir anahtar oldu.
Çünkü okuyan insan, herkesin bildiği gibi, bilgi sahibi olur. Bunun ötesinde, anlama ve algılama yeteneği gelişir. Hatta algılama süresi oldukça kısalır ve muhakeme gücü de oldukça artar. Bazen öyle olur ki gözler beynin algılama hızına yetişemez. Bunlar bizim için, yani sınav adayları için kocaman birer artı olmuştur. Kaldı ki, günümüzde sınav zaten mantık ve genel kültür seviyesinde olduğu için, şu anki maraton geçmişe nazaran daha hafif geçmektedir.
SANAL DÜNYANIN ZARARLARI
Üzüldüğüm noktaya tekrar dönersek, televizyon, bilgisayar (chat ve e-mail ağırlıklı) derken, çocuklar, gençler daha küçücük yaşta tek boyutlu bir dünyaya beyinlerini hapsederek büyüyorlar. Bilindiği gibi, özellikle uzun süreli bilgisayar kullanımı insan-toplum ilişkilerini zayıflatıyor. Hatta, iki saatlik televizyon sefamızın bir haftalık düşünme-beyin fonksiyonu kaybımıza yol açtığını da unutmayalım. Tabii ki teknolojiden faydalanmayalım demiyorum. Ama büyüklere tavsiyem, çocuklarının geleceğini düşünüyorlarsa, onların teknoloji başında "boş yere" geçirecekleri beyin durdurucu vakitlerini kitap okumakla geçirmeleri için azami gayret sarfetmelidirler. Hem bireysel, hem toplumsal yararımız için herşeyi yerinde, vaktinde ve dozunda ayarlamayı bilmeliyiz. Çözüm bilmek değil, yapabilmektir.
Hep söylenir ya, toplumumuz az okuyor, diye. İşte arkadaşlar, biz küçük yaşta okuma alışkanlığı edinemezsek, ileride iyi bir konuma gelsek bile okumayan mühendis, okumayan doktor, okumayan tüccar, okumayan filancı olmaktan kurtulamayız. Bu da, hangi konumda olursak olalım, başarısızlık için bir adım demektir.
Peki kim ister başarısızlığı? Tabii ki hiç kimse!
"Ben başarılı olacağım" dediğinizi duyar gibiyim. Biliyor musunuz, siz zaten başardınız. Nasıl mı? En azından elinize bir gazete alıp bu yazıyı sonuna kadar okudunuz. Okumaktan ve başarmaktan asla vazgeçmeyin çocuklar/arkadaşlar/gençler/ yaşlılar!
Havva KULO?LU
Bende bir zamanlar bu maratonda yerimi almıştım. Ben daha çok, kendini henüz sınava uzak gören, henüz bu maraton için başlangıç noktasına ulaşmamış arkadaşlara hitap etmek istiyorum.
Çok şık muhatap olduğum bir kaç soru vardır; "Nasıl çalıştın? Nasıl kazandın?" Benimse cevabım hep aynı olmuştur, "Çok okuyarak". Evet yanlış duymadınız; çünkü kitap okumak size çok şey kazandıracağı gibi sınavı kazanmanızda da çok önemli bir anahtar olacaktır.
MANYETİK ALAN TUTSAKLARI
Son dönemde beni en fazla üzen konulardan biri, yeni neslin teknoloji çağı adı altında manyetik alan tutsağı olmasıdır. Bizim kuşağımız televizyonla belli bir yaştan sonra tanıştı. O zamanlar çocuklar için çizgi filmler bile seyrekti. Zaten tek kanal olunca, çocuklar için kuşağı bitince bizim de televizyonla bağımız kopardı. Bu da bizim için bolca vakit demekti. Ben daha okula gitmeden edindiğim okuma alışkanlığımı eğitim hayatım boyunca kaybetmemeye çalıştım. Ve sonunda, bu alışkanlık üniversite kapısını aralamak için çok güzel bir anahtar oldu.
Çünkü okuyan insan, herkesin bildiği gibi, bilgi sahibi olur. Bunun ötesinde, anlama ve algılama yeteneği gelişir. Hatta algılama süresi oldukça kısalır ve muhakeme gücü de oldukça artar. Bazen öyle olur ki gözler beynin algılama hızına yetişemez. Bunlar bizim için, yani sınav adayları için kocaman birer artı olmuştur. Kaldı ki, günümüzde sınav zaten mantık ve genel kültür seviyesinde olduğu için, şu anki maraton geçmişe nazaran daha hafif geçmektedir.
SANAL DÜNYANIN ZARARLARI
Üzüldüğüm noktaya tekrar dönersek, televizyon, bilgisayar (chat ve e-mail ağırlıklı) derken, çocuklar, gençler daha küçücük yaşta tek boyutlu bir dünyaya beyinlerini hapsederek büyüyorlar. Bilindiği gibi, özellikle uzun süreli bilgisayar kullanımı insan-toplum ilişkilerini zayıflatıyor. Hatta, iki saatlik televizyon sefamızın bir haftalık düşünme-beyin fonksiyonu kaybımıza yol açtığını da unutmayalım. Tabii ki teknolojiden faydalanmayalım demiyorum. Ama büyüklere tavsiyem, çocuklarının geleceğini düşünüyorlarsa, onların teknoloji başında "boş yere" geçirecekleri beyin durdurucu vakitlerini kitap okumakla geçirmeleri için azami gayret sarfetmelidirler. Hem bireysel, hem toplumsal yararımız için herşeyi yerinde, vaktinde ve dozunda ayarlamayı bilmeliyiz. Çözüm bilmek değil, yapabilmektir.
Hep söylenir ya, toplumumuz az okuyor, diye. İşte arkadaşlar, biz küçük yaşta okuma alışkanlığı edinemezsek, ileride iyi bir konuma gelsek bile okumayan mühendis, okumayan doktor, okumayan tüccar, okumayan filancı olmaktan kurtulamayız. Bu da, hangi konumda olursak olalım, başarısızlık için bir adım demektir.
Peki kim ister başarısızlığı? Tabii ki hiç kimse!
"Ben başarılı olacağım" dediğinizi duyar gibiyim. Biliyor musunuz, siz zaten başardınız. Nasıl mı? En azından elinize bir gazete alıp bu yazıyı sonuna kadar okudunuz. Okumaktan ve başarmaktan asla vazgeçmeyin çocuklar/arkadaşlar/gençler/ yaşlılar!
Havva KULO?LU