Nefs-i Merziye
İnsan Cenab-ı Hak ile keyfiyetsiz konuşur. Onu müşahede eder. Allah'ın sıfatı tecelli eder. Zatı müşahede eder. Kayyum ismi virdi olur. Allah bu kuldan razıdır. Nefisten hiçbir şey kalmamıştır. Ruh aslına rücû eder. "Ölmeden evvel ölünüz" sırrı tecelli eder.
Mahlukata karşı sonsuz merhametli olur. Merhamette Resulullah'a varistir. Allah'ın azabından kulları korur. Bütün insanlığa kucak açar. Rahmet okyanusuna davet eder.
Onun vazifesi irşaddır. Bu vazife ona Allah'tan verilir. Bu makamda kafirin tadacağı azap seyredilir. Sonsuz marhametle rahmet-i ilâhiyye davet edilir. Bu makamda Hz. Mevlâna :
"Gene gel gene! / Ne olursan ol,
İster kafir ol, / İster putperest, / İster mecusi,
İster, yüz kerre, tevbeni bozmuş olsan da gel!
Bu dergah, ümitsizlik dergahı değil!" demiştir.
Bu halde iken, Mevlâna 'gel' dedi. Nereye? Olduğu yere. Orası neresidir? Allah'ın huzuru veya İslâm'ın kâmil anlamda yaşanması.
Nefs-i Kâmile
Nefsin bu halinden sonra Tecelli-i Zât zuhur eder. Bu, seyr ü sülûk'te kemâl noktasıdır. Bu halde Fenâ Fi'llah zuhur eder. İkilik ortadan kalkmıştır.
Görünen kendi zatıdır; "değil sanma gayrullah" ölçüsünde yok olunmuş, nefis aradan çekilmiştir. "Ene", unutulur, Hâlık ile olunur. Bu halin izahı zor ve mahzurludur. Şu kadar bilinmeli ki, bu haller bu yolun tabiî bir neticesidir. Ancak, yaşayanın halini izhar etmesi mahzurludur. Zira bu haller hususî hallerdir. Halbuki mü'min hususî hallerden değil, umumî kaidelerden yani İslâm'ın zahirî düsturlarından sorumludur. Mezkur hallerin izahı, zahire terslikmiş manzarası hissi verdiğinden bu halleri setretmek vaciptir.
Bu makam kutupluk makamıdır. Bu makam, yaşayanların idrak edeceği bir makamdır. Ki tasavvufun ve tabiatıyla Mevlâna'nın anlaşılmasında amel ve halin önemi ısrarla zikrolunmaktadır.
Nefs-i safiye (kâmile), insanlar için takdir olunmuş en yüce makamdır ki, bu makam insanı melekler seviyesine ulaştırır. Bu makam kemâlat makamıdır. Bu makamı elde eden insan Cenab-ı Hak tarafından insanları, nefslerini terbiye yoluyla kemâle ulaştırmak için görevlendirilir. Mevlâna, bu yüce mertebeyi kazanmış bir Hak dostu, bir mürşid-i kâmil ve bir peygamber varisidir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden Hz. Mevlana
İnsan Cenab-ı Hak ile keyfiyetsiz konuşur. Onu müşahede eder. Allah'ın sıfatı tecelli eder. Zatı müşahede eder. Kayyum ismi virdi olur. Allah bu kuldan razıdır. Nefisten hiçbir şey kalmamıştır. Ruh aslına rücû eder. "Ölmeden evvel ölünüz" sırrı tecelli eder.
Mahlukata karşı sonsuz merhametli olur. Merhamette Resulullah'a varistir. Allah'ın azabından kulları korur. Bütün insanlığa kucak açar. Rahmet okyanusuna davet eder.
Onun vazifesi irşaddır. Bu vazife ona Allah'tan verilir. Bu makamda kafirin tadacağı azap seyredilir. Sonsuz marhametle rahmet-i ilâhiyye davet edilir. Bu makamda Hz. Mevlâna :
"Gene gel gene! / Ne olursan ol,
İster kafir ol, / İster putperest, / İster mecusi,
İster, yüz kerre, tevbeni bozmuş olsan da gel!
Bu dergah, ümitsizlik dergahı değil!" demiştir.
Bu halde iken, Mevlâna 'gel' dedi. Nereye? Olduğu yere. Orası neresidir? Allah'ın huzuru veya İslâm'ın kâmil anlamda yaşanması.
Nefs-i Kâmile
Nefsin bu halinden sonra Tecelli-i Zât zuhur eder. Bu, seyr ü sülûk'te kemâl noktasıdır. Bu halde Fenâ Fi'llah zuhur eder. İkilik ortadan kalkmıştır.
Görünen kendi zatıdır; "değil sanma gayrullah" ölçüsünde yok olunmuş, nefis aradan çekilmiştir. "Ene", unutulur, Hâlık ile olunur. Bu halin izahı zor ve mahzurludur. Şu kadar bilinmeli ki, bu haller bu yolun tabiî bir neticesidir. Ancak, yaşayanın halini izhar etmesi mahzurludur. Zira bu haller hususî hallerdir. Halbuki mü'min hususî hallerden değil, umumî kaidelerden yani İslâm'ın zahirî düsturlarından sorumludur. Mezkur hallerin izahı, zahire terslikmiş manzarası hissi verdiğinden bu halleri setretmek vaciptir.
Bu makam kutupluk makamıdır. Bu makam, yaşayanların idrak edeceği bir makamdır. Ki tasavvufun ve tabiatıyla Mevlâna'nın anlaşılmasında amel ve halin önemi ısrarla zikrolunmaktadır.
Nefs-i safiye (kâmile), insanlar için takdir olunmuş en yüce makamdır ki, bu makam insanı melekler seviyesine ulaştırır. Bu makam kemâlat makamıdır. Bu makamı elde eden insan Cenab-ı Hak tarafından insanları, nefslerini terbiye yoluyla kemâle ulaştırmak için görevlendirilir. Mevlâna, bu yüce mertebeyi kazanmış bir Hak dostu, bir mürşid-i kâmil ve bir peygamber varisidir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden Hz. Mevlana