Peygamberimiz (sav): "Allah, sizlerin cisimlerinize ve suretlerinize bakmaz, bilakis kalplerinize nazar eder" buyurmuştur Allah (cc), nebilerin ve velilerin gönüllerine tecelli eder. Tabii, hepsinin derece ve mertebesine göre... Cenab-ı Hak eşyaya da tecelli eder. Bunun mümkün olabileceğini Musa (as) ile ilgili şu hadise bize göstermektedir:"... (Musa) şöyle dedi:- Rabbim; cemalini bana göster, sana bakayım.Allahü Teala:- Beni hiçbir zaman göremezsin, fakat şu dağa bak... Nihayet Rabb'i o dağa tecelli edince, onu (dağı) yerle bir etti..." (Araf, 143).İtikatta mezhep imamımız İmam-ı Ebu Mansur Maturidi, bu ayet-i kerimeyi, tecellinin hak olduğuna ve Cemalullah'ı müşahedenin mümkün olduğuna delil göstermiştir.Ve yine, Mukaddes Vadi'de Cenab-ı Hak, Hz. Musa'ya bir ağaçtan hitap etti: "Ey Musa, pabuçların çıkar. Çünkü sen, Mukaddes Vadi'de, Tuva'dasın" (Taha,12).Bu delillerden çıkan netice şudur: Allah, dağa ve ağaca tecelli eder de insan ağacına ve dağına tecelli etmez mi? Elbette Allah, insanın kalbine de nazar eder. Nitekim bir hadisi şeriflerinde Peygamber Efendimiz (sav): "Allah, sizlerin cisimlerinize ve suretlerinize bakmaz, bilakis kalplerinize nazar eder" buyurmuştur. Cenab-ı Hakk'ın nazar ettiği kalp nurlanır. Nitekim Resulullah Efendimiz (sav) duasında bu nuru istemiştir: "Allah'ım, bana nur ver, nurumu arttır. Kalbimi nurlandır, kabrimi nurlandır, kulağımı nurlandır, gözümü nurlandır, hatta saçımı, tenimi, etimi, kanımı ve kemiğimi nurlandır".İnsan-ı kamil ise, Allah'ın, kalbine nazar edip nurlandırdığı bahtiyar insandır. Bir başka ifadeyle insan-ı kamil, Allah'ın tecelli ettiği ve Hz. Musa'nın teveccüh ettiği dağ ve ağaç gibidir. O halde insanı-ı kamilin kalbine teveccüh, başka bir ifada ile rabıta, onun etine kemiğine değil; onda tecelli eden Hakk'adır.