Ruslar'ın harekât planı Silistre, Şumnu ve Varna'yı alarak küçük Balkan üzerinden Edirne'ye inmekti. Bu plan daha 1828-1829 Türk-Rus savaşında General Geismar tarafından hazırlanmış ve aynı yıl uygulanmıştı. O savaşlarda Sert Mahmut Paşa, bir avuç kahramanla Silistre'de ordulara karşı durmuş, dostu da düşmanı da hayran bırakan bir destan yaratmıştı. Bu savaşları yakından izleyen ünlü İngiliz Subayı James Browne, yayınladığı anılarında der ki: "Şunu bütün dünya bilmelidir ki, Silistre'nin yiğit kumandanı ve kahraman askerleri şanlı bir müdafaa yaratmışlardır".
Aynı şerefi çeyrek asır sonra Tuna'nın bu ünlü kalesinde Musa Hulusi Paşa ve yiğit askerleri kazanmışlardır.
Ruslar, General Şilder kumandasındaki kuvvetlerle, 15 Mayıs 1854'te Tuna'nın sol sahilinden şehri çevirmiş, ondan sonra da General Luders gelerek sağ sahilden aynı işi yapmıştı. Bilahare idareyi Başkumandan Paskiyeviç almıştı. Paskiyeviç'in emrindeki orduların mevcudu seksen bin kişinin üstünde idi. Topların sayısı ise yüz elliye yakındı. Rus mareşali:
-Bu muazzam kuvveti, Silistre'de toplamaya lüzum yoktu. Çünkü kale belki yapacağımız bir kaç hücum sonucunda düşecek veyahut müdafiler teslim olacaklardır diyordu. Evet kuvvetler arasında gerçekten denge yoktu.
Çünkü Silistre müdafilerinin sayısı on binin üstünde değildi. Bol cephaneye ve iaşe maddelerine sahip değillerdi. Kalenin etrafında kum gibi düşman askerlerinin toplanmakta olduğunu gören ve endişe duyan bazı kimseler, Musa Paşa'ya sormuşlardı.
-Ne yapmayı düşünüyorsunuz?
-Ne mi yapmak istiyorum, bunu yakında siz de göreceksiniz.
22 Mayıs'ta başlayan düşmanın topçu ateşi şiddetini artırarak devam ediyordu. Mareşal Paskiyeviç, Musa Paşa'ya bir Rus subayı göndererek teslim olduğu takdirde askerleri ile istediği yere gitmekte serbest olduğunu bildirmişti. Aksi takdirde kale top ateşi altında bir taş yığını haline getirilecek ve Türkler bu taş yığını altında mahvolup gideceklerdi.
Musa Paşa:
-Mareşalinizin söyledikleri doğrudur, dedi. Silistre'yi müdafa eden bu surlar, şiddetli ve devamlı top ateşi altında yıkılabilir.
-Madem ki, bunu siz de takdir ediyorsunuz, o halde derhal teslim olunuz, beyhude yere kan dökülmesine sebep olmayınız.
Musa Paşa, yerinden doğruldu. İçi iman ve azim dolu göğsüne vurarak:
-Silistre kalesi top gülleleriyle yıkıldıktan sonra biz göğüslerimizle Silistre'ye canlı bir kale kuracağız, dedi.
Rus subayı bu cevap karşısında önce şaşırdı. Sonra milletinin, ordusunun şerefi için her şeyi göze almış bulunan bir Türk kahramanının karşısında olduğunu anladı ve küçüldü. Rus karargâhına döndüğü zaman, tecrübeli ve ihtiyar mareşale durumu ve kale kumandanının verdiği cevabı anlattı. Paskiyeviç, beklemediği bu cevaptan adeta ürktü:
-Hayret, hayret, diye seslendi. Bugün, 8 Haziran 1854 Perşembe günü idi. Musa Paşa bir fedai müfrezesi teşkil etti. Bir çıkış hareketi yapacak ve Rus karargahını basacaktı. Yüksek rütbeli subaylardan biri, bunun delice bir hareket olacağını ima eder gibi konuştu. Erimeye ve mahvolmaya mahkum böyle bir müfrezenin başına kale kumandanının geçmesini doğru bulmadığını deyince Musa Paşa:
-Harb ediyoruz dedi, her çareye başvuracağız.
Yüksek rütbeli subay:
-Sözlerim yanlış anlaşıldı Paşa hazretleri, ben şunu demek istedim. Bu cüretli hareketi siz kumanda etmeyiniz. Sizin kalede bulunmanız daha iyi.
-Peki ne teklif ediyorsunuz?
Yüksek rütbeli subay selam vaziyeti alarak:
-Bu vazifeyi bana verebilirsiniz.
Musa Paşa yerinden kalktı. Arkadaşına doğru yürüdü. Alnından öptü.
Özür dilerim kardeşim, ben yanlış anladım. Yarın sabah kaleden beraber çıkacağız.
Yüksek rütbeli subay topuklarını birbirine vurdu.
-Emredersiniz Paşa hazretleri.
9 Haziran Cuma günü idi. Fedai müfrezesi sabah namazını kumandanlarıyla beraber kıldı. Sonra bir rüzgar gibi kaleden çıktı. Bu sırada Mareşal Paskiyeviç yirmi dört taburla Abdülmecit tabyasına gidiyordu. Kanlı bir boğuşma oldu. Rus Mareşali kalçasından ağırca yaralanarak kumandayı terk etti.
Müfreze kaleye döndüğü zaman zayiatın o kadar fazla olmadığı anlaşıldı. Paskiyeviç'in yerine başkumandanlığa Prens Korçakof tayin edildi. Korçakof bir an evvel sonuca varmak için işe hızla koyuldu:
-Bir avuç Türk askeri karşısında Çar'ın ordusunun şerefini tehlikeye atamam, diyordu. Mecidiye, Yanya, Arap tabyalarına hazırladığı lağımları 13 Haziran 1854'te ateşlediği zaman:
-Bu akşam yemeğini, Silistre'de Türk kumandanının konağında birlikte yiyeceğiz, diye böbürlenmişti. Fakat Musa Paşa, bütün tedbirlerini almıştı. Lağımlar müthiş tarrakalarla patlarken, dört cihetten düşmana saldıran Musa Paşa'ya ait birlikler korkunç, bir boğuşmadan sonra koskoca Rus ordusunu önüne katarak en geri hatlara kadar sürmüştü. Başkumandan Prens Korçakof da selefi gibi yaralanmış, istihkâm kumandanı General Şilder ve diğer bazı kumandanlar maktul düşmüşlerdi. Bunun üzerine muhasaranın kaldırılmasına karar verilmişti. Fakat Çar Nikola'dan gelen bir emirle:
-Rus ordusunun şerefi ne olacak, diye soruluyor, Silistre'nin fethi şart koşulurken geriye çekilmek kabul olunmuyordu. 15 Haziran Perşembe günü Musa Paşa bir çıkış harekatı daha yaparak düşmana büyük zayiat verdirmişti. Bunun üzerine Rus Genelkurmayı Çar'a çekilme için kıt'alarına icab eden emirleri verdi ve ric'at başladı. Ancak ric'atı gizlemek için içinde kaleyi top ateşi ile dövüyor, bir huruç hareketine mani olmak istiyordu. Musa Paşamız, bir sabah, namaz kılmak için abdest alırken gülle isabeti ile şehit düştü.
Silistre'de şanlı bir müdafaa yaparak Rus ordusunun mağlubiyetini ve dolayısıyla bütün Rus odularının genel ric'atini sağlayan kahraman Musa Paşa şehadetinden üç gün evvel kendisine Müşir rütbesi verildiği zaman:
-Şehadet rütbesini tercih ederdim, demişti.
* Ümit KAYAÇELEBİ