Şamil Efendi'nin çocukluk arkadaşı olan Gazi Muhammed, Ruslarla yaptığı Gimri muharebesinde şehid olmadan önce; "Kardeşim Şamil! Bu savaşta şehid olsam gerektir. Benden sonra Hamzat İmam olacak. Onun kısa süren imamlığından sonra sen başa geçecek, senelerce Kafkasya'ya hükmedeceksin. Namın cihanı tutacak. Çar ordularını perişan edeceksin. Bu savaştan sonra Gimri'den gitsen bile yine kurtarıp, mezarımı düşman çizmeleri altında bırakmazsın inşaallah" demişti. Çarpışmanın şiddetlendiği bir an Gazi Muhammed şehid düştü. Bu hale çok üzülen Şamil Efendi, büyük bir hızla düşmana saldırdı. Birçok düşman öldürdü. Bu arada ağır yaralandı. Şamil Efendi'nin yaralandığını gören Gimri Camiinin müezzini Mehmed Ali, onu takib ederek, savaş alanı dışındaki bir mağaraya sakladı. Şamil Efendi pekçok yerinden yaralanmış, kaburga kemiklerinden bazıları ve köprücük kemiği de kırılmıştı. Asıl yara, göğsünde ve sırtında olup, her tarafını kan kaplamıştı. Müezzin, oraya iki saaat mesafede bir köyde oturan Dağıstan'ın meşhur cerrahı, aynı zamanda Şamil Efendi'nin kayınpederi olan Abdülaziz, şifalı otlarla yaptığı ilaçları Şamil Efendi'ye tatbik ederek tedaviye başladı. Birkaç gün mağarada, daha sonra Unsokul köyünde tedavi edilen Şamil Efendi, yirmi beş gün baygın yattı. Kendine geldiğinde annesini baş ucunda görünce, güçlükle; "Anacığım! Namazımın vakti geçti mi?" diye sordu. Namazlarını ima ile kılarak, aylarca yatakta yatan Şamil Efendi sıhhate kavuştu.