Büyütmek, ululamak, büyük görmek, "Allahu ekber" demek. "Kebure" kökünden "tef'îl" babında bir mastar. Bütün namazlara giriş "Tekbir" ile olduğu gibi, namaz rükünlerinin ayrılması tekbir cümlesi ile olur. Bayram veya cenaze namazlarında ilâve tekbirler, teşrik tekbirleri de Allah'ın yüceliğinin anıldığı diğer tekbir çeşitleridir: Buna göre tekbir hüküm olarak farz, vacip, sünnet veya nafile olarak tekrarlanan "övgü ve senâ" cümlesidir.
"Allahu ekber" ifadesi yüce Allah'ın her şeyden üstün, ulu ve azametli olduğunu bildirir.
Hz. Peygamber ilk gelen vahiyle Cenabı Hakkı ululama, O'nu her şeyin üstünde tutma, en yüce varlık olarak kabul etme konusunda senâda bulunmakla emrolunmuştur. Rivâyete göre, Hz. Peygamber'e (s.a.s) ilk vahiy olarak Hira dağında Alâk suresinin ilk ayetleri inmiştir. "Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı, oku, Rabbin kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren en büyük kerem sahibidir" (elAlâk, 96/15).
Bundan sonra bir süre vahiy kesilmiş, daha sonra Cebrail (a.s) yerle gök arasında bir kürsî üzerinde Resulullah (s.a.s)'a gerçek niteliği ile görününce o, bu azamet karşısında eve çekilerek titrer bir halde ve büyük bir heyecan içinde Hz. Hatice (r.a)'ya "Beni örtünüz, beni örtünüz" buyurmuştur. Bunun üzerine "tekbîr" kavramını da içeren şu ayetler inmiştir: "Ey sarınıp bürünen peygamber! (Kalk insanları uyar, Rabbini yücelt (tekbir getir). Elbiselerini temizle. Azaba götürecek şeylerden sakın" (elMüzzemmil, 74/15).
İşte Mekke'de inen ilk ayetlerde bildirilen ve "Allahu ekber (Allah her şeyden yüce ve büyüktür)" cümlesinde ifadesini bulan "tekbîr" daha sonra ezanda, kamette ve bütün namaz çeşitlerinde en çok tekrarlanan bir sembol olmuştur.
"Allahu ekber" ifadesi yüce Allah'ın her şeyden üstün, ulu ve azametli olduğunu bildirir.
Hz. Peygamber ilk gelen vahiyle Cenabı Hakkı ululama, O'nu her şeyin üstünde tutma, en yüce varlık olarak kabul etme konusunda senâda bulunmakla emrolunmuştur. Rivâyete göre, Hz. Peygamber'e (s.a.s) ilk vahiy olarak Hira dağında Alâk suresinin ilk ayetleri inmiştir. "Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı, oku, Rabbin kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren en büyük kerem sahibidir" (elAlâk, 96/15).
Bundan sonra bir süre vahiy kesilmiş, daha sonra Cebrail (a.s) yerle gök arasında bir kürsî üzerinde Resulullah (s.a.s)'a gerçek niteliği ile görününce o, bu azamet karşısında eve çekilerek titrer bir halde ve büyük bir heyecan içinde Hz. Hatice (r.a)'ya "Beni örtünüz, beni örtünüz" buyurmuştur. Bunun üzerine "tekbîr" kavramını da içeren şu ayetler inmiştir: "Ey sarınıp bürünen peygamber! (Kalk insanları uyar, Rabbini yücelt (tekbir getir). Elbiselerini temizle. Azaba götürecek şeylerden sakın" (elMüzzemmil, 74/15).
İşte Mekke'de inen ilk ayetlerde bildirilen ve "Allahu ekber (Allah her şeyden yüce ve büyüktür)" cümlesinde ifadesini bulan "tekbîr" daha sonra ezanda, kamette ve bütün namaz çeşitlerinde en çok tekrarlanan bir sembol olmuştur.