Bizler, dünya ve ahiretimizi kazançlı kılacak bir aya girmek üzereyiz. Recep ve Şaban aylarına erişebildiğimiz için Rabbimize şükürler eder, Müslümanlığa hatta tüm insanlığa bir nimet olan Ramazan-ı Şerif'e de erişebilmeyi yüce Allah'tan niyaz ederiz.
Malumunuz, nice Müslümanlar'ın yaptıkları amellerle orantılı affa uğrayacakları, bol bol sevaplar alarak Cennet'teki derecelerini arttırılabilecekleri, bire on verilen muhteşem bir aya girilecektir. Sırf bu nimet bir Müslüman'a yetecek büyüklükte önem taşımaktadır. Peygamber Efendimiz (sav) bir Hadis-i Şerif'inde "Akıllı olmanın alâmeti, nefse hakim olmak ve öldükten sonra lâzım olanları hazırlamaktır. Ahmaklık alâmeti ise, nefse uyup Allah'tan af, merhamet beklemektir" buyurmuşlardır. Şeytanların bağlandığı bu ayda tek kalan nefsimizle mücadele edip, bire on verilen bir zaman diliminde, akıllı bir insanın yapacağı gibi ahirette faydası bize olacak her ameli yapmaya çalışıp, ölüm sonrasına hazırlanmalıyız.
Bir teravih namazı kılmanın dahi o kadar çok ecir ve sevabı vardır ki nice müminler on beşi on altıya bağlayan Kasım gecesinin gelmesini heyecanla beklemektedirler. Bu heyecana ortak olacak Müslümanlar'ın sayılarının artması için bunları burada yazmaya karar verdim. Bu mükâfatlar bir haftaya sığmayacağı için bir iki hafta Allah izin verirse yazmaya çalışacağım. Farz namazların sevabına hiçbir nafilenin ulaşamayacağını da hatırlatıp, namaz kılmayan ya da kaçıran kardeşlerimize de bir teşvik olmasını dilerim. Bu aya has, bu nafile namazı kılanlara verilecek sevapları bilmeyen, duymamış kardeşlerimize de bunlar okunarak, çoğaltılarak veya herhangi bir şekilde vakit geçirmeden ulaştırılabilir. Bütün dünya Müslümanlarıyla birlikte Teravih namazı için oluşturulacak o şerefli safta bizlerin de bulunmasını diliyorum.
Sahabe-i Kiram buyuruyorlar ki; Efendimizden, teravihin faziletinden ve verilecek sevaptan sual olunduğunda Efendimiz buyurdular:
"Birinci günün gecesi teravih kılan, anasından doğduğu gibi tertemiz olur. Günahtan eser kalmaz. Kul hakkı ve hayvan hakkı müstesna! O hakları mutlaka yerine getirmek gerekir. İkinci gece teravih kılanın, ana ve babası iman üzere göçmüşler ise Allah onları mağfiret eder. Üçüncü gece teravih kılan kişiye bir melek tahtı arştan nida edip "Amelin halis oldu, yani Allah yanında makbul oldu, geçmiş günahların affolundu" müjdesini verir.
Dördüncü gece taravih namazını kılan, Kur'an-ı Kerim, İncil, Tevrat, Zebur ve Kitab-ı Münirleri okumuş gibi sevaba nail olur. Beşinci gece taravih kılana harem-i Kâbede, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa'da da kılınan namaz sevabı verilir. Altıncı gece teravih kılan, Beytü'l Mâmuru tavaf etmiş sevabı verilir, taşlar ve ağaçlar onun için istiğfar eder. Yedinci gece teravih namazı kılana, Musa Aleyhisselam'ın Firavun ve Hâman'a karşı yaptığı mücadelede Hz. Musa Aleyhisselama yardım etmiş sevabı verilir. Sekizinci gece teravih kılana, İbrahim Habibullaha verilen sevap verilir. Yani Haliliyyet tâcı başına konur. Dokuzuncu gece teravih namazını eda eden, Allah'a habib olur. Allah o kulu sever. Onuncu gece teravih kılan kişi, dünyanın ve ahiretin hayırlı rızıkları ile merzûk kılınır".
Bir sonraki yazımda devam edeceğim)
Kaynak: El Hac Muzaffer Ozak, İrşâd, 2. cilt, s: 82, Sulâh Bilici Kitabevi.
Hümeyra EZERGÜL
Malumunuz, nice Müslümanlar'ın yaptıkları amellerle orantılı affa uğrayacakları, bol bol sevaplar alarak Cennet'teki derecelerini arttırılabilecekleri, bire on verilen muhteşem bir aya girilecektir. Sırf bu nimet bir Müslüman'a yetecek büyüklükte önem taşımaktadır. Peygamber Efendimiz (sav) bir Hadis-i Şerif'inde "Akıllı olmanın alâmeti, nefse hakim olmak ve öldükten sonra lâzım olanları hazırlamaktır. Ahmaklık alâmeti ise, nefse uyup Allah'tan af, merhamet beklemektir" buyurmuşlardır. Şeytanların bağlandığı bu ayda tek kalan nefsimizle mücadele edip, bire on verilen bir zaman diliminde, akıllı bir insanın yapacağı gibi ahirette faydası bize olacak her ameli yapmaya çalışıp, ölüm sonrasına hazırlanmalıyız.
Bir teravih namazı kılmanın dahi o kadar çok ecir ve sevabı vardır ki nice müminler on beşi on altıya bağlayan Kasım gecesinin gelmesini heyecanla beklemektedirler. Bu heyecana ortak olacak Müslümanlar'ın sayılarının artması için bunları burada yazmaya karar verdim. Bu mükâfatlar bir haftaya sığmayacağı için bir iki hafta Allah izin verirse yazmaya çalışacağım. Farz namazların sevabına hiçbir nafilenin ulaşamayacağını da hatırlatıp, namaz kılmayan ya da kaçıran kardeşlerimize de bir teşvik olmasını dilerim. Bu aya has, bu nafile namazı kılanlara verilecek sevapları bilmeyen, duymamış kardeşlerimize de bunlar okunarak, çoğaltılarak veya herhangi bir şekilde vakit geçirmeden ulaştırılabilir. Bütün dünya Müslümanlarıyla birlikte Teravih namazı için oluşturulacak o şerefli safta bizlerin de bulunmasını diliyorum.
Sahabe-i Kiram buyuruyorlar ki; Efendimizden, teravihin faziletinden ve verilecek sevaptan sual olunduğunda Efendimiz buyurdular:
"Birinci günün gecesi teravih kılan, anasından doğduğu gibi tertemiz olur. Günahtan eser kalmaz. Kul hakkı ve hayvan hakkı müstesna! O hakları mutlaka yerine getirmek gerekir. İkinci gece teravih kılanın, ana ve babası iman üzere göçmüşler ise Allah onları mağfiret eder. Üçüncü gece teravih kılan kişiye bir melek tahtı arştan nida edip "Amelin halis oldu, yani Allah yanında makbul oldu, geçmiş günahların affolundu" müjdesini verir.
Dördüncü gece taravih namazını kılan, Kur'an-ı Kerim, İncil, Tevrat, Zebur ve Kitab-ı Münirleri okumuş gibi sevaba nail olur. Beşinci gece taravih kılana harem-i Kâbede, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa'da da kılınan namaz sevabı verilir. Altıncı gece teravih kılan, Beytü'l Mâmuru tavaf etmiş sevabı verilir, taşlar ve ağaçlar onun için istiğfar eder. Yedinci gece teravih namazı kılana, Musa Aleyhisselam'ın Firavun ve Hâman'a karşı yaptığı mücadelede Hz. Musa Aleyhisselama yardım etmiş sevabı verilir. Sekizinci gece teravih kılana, İbrahim Habibullaha verilen sevap verilir. Yani Haliliyyet tâcı başına konur. Dokuzuncu gece teravih namazını eda eden, Allah'a habib olur. Allah o kulu sever. Onuncu gece teravih kılan kişi, dünyanın ve ahiretin hayırlı rızıkları ile merzûk kılınır".
Bir sonraki yazımda devam edeceğim)
Kaynak: El Hac Muzaffer Ozak, İrşâd, 2. cilt, s: 82, Sulâh Bilici Kitabevi.
Hümeyra EZERGÜL