Erzurum'dan çıkıp Güney'e doğru Çat yolu boyunca sadece yedi kilometre ilerlediğinizde Tuzcu köyüne varmış oluyorsunuz.
Bu köyün bir çok özelliği var. Mesela; Ermeni mezalimine 570 insanını bir gecede kurban vermiş... Ermeniler, Erzurum ve çevresinde bir çok yerde yaptıkları gibi, sekiz on kişilik çetelerle köylüyü bir araya toplayarak, büyük bir eve ya da samanlığa dolduruyorlar, kapılarını dışarıdan kilitleyip dört yanından ateşe veriyorlar. Soykırım iddia ve iftiraları ile dünyada vaveyla koparan Ermeniler ve kiralık kalemleri, sadece Tuzcu köyündeki 570 insanın canlı canlı yakılmasının hesabını veremezler, izahını yapamazlar. Tuzcu köyünün bir başka özelliği de Yunus Emre ile, mürşidi Taptuk Emre'nin mezarlarının, orijinal mezar taşlarının burada bulunması. Mezarlığa girdiğiniz zaman yeşil parmaklıklarla çevrili ve yeşile boyanmış mezar taşları ile bir mezar dikkatleri çekiyor ve yaklaşıyorsunuz, mezar taşlarındaki yazılar şöyle:"Kutbu'l arifin Taptuk Emre Kaddesellahu sırrahu" ve "El arifibillah Yunus Emre kaddesellahu surrahu". Her ikisinde de tarih, 797, araştırmacıların dikkatine arzedilir.Bir Cuma sabahı, Taptuk ve Yunus Emre'nin türbelerinin başucunda bu satırları yazarken, biraz daha yukarda, mezarlığın tam tepe noktasında medfun olan son devrin büyük velilerinden Hacı Hasıl Hazretlerinin ziyaretçilerinin oldukça fazla olması dikkatleri çekiyor. Hacı Hasıl Hazretleri, tam yüzyıl evvel vefat etmiş, Osmanlı'nın dağılma sürecinde, bölgede Ermeni çetelerinin işlediği cinayetleri, köyleri ve köylüleri yakma sadistliklerini önlemeye çalışmış, o en kara ve karanlık günlerde bölge insanına umut kaynağı ve ışık kaynağı olmuş er kişilerden biri.Bu büyük zat, köyün birinde, cehri zikrin en çoşkulu anında birden bire zikri kesiyor ve orada bulunan herkesin kovalarla su getirip zikir halkasının tam orta yerine dökmelerini emrediyor. Kovalarla suları odanın ortasına dökenler, kor bir ateş yığınına su döküldüğü andaki sesi duyduklarını daha sonra ifade ediyorlar fakat hikmeti anlamıyorlar. Günler sohra anlaşılıyor ki; zikir halkasının tam ortasına dökülen sular, epey uzakta bir başka köyde, bir İslam alimini yakmak üzere Ermenilerin tutuşturduğu alevli tandırı söndürmek içinmiş ve tandırın söndürülmesi üzerine dehşete düşen, kaçışan çetelerin elinden, ölümünü bekleyen hocaefendi kurtulmuş.Hacı Hasıl Hazretleri hakkında daha detaylı bilgi edinmek isteyenler Prof. Sıtkı Aras'ın "Erzurum'un manevi mimarları" adlı eserine başvurabilirler.Bir cuma sabahı, Yunus Emre'yi, Taptuk Emre'yi, Hacı Hasıl Hazretlerini ve daha onlarca velilerden, ulemadan zatın mezarlarını ziyaret ederken sadece yüzeysel bilgilerimizi sizlerle paylaştık. Buradaki duygu yoğunluğunu, manevi atmosferi ve 570 insana mezar olan mekanın perişanlığını, bakımsızlığını bizzat burada yaşamak lazım!Yaz tatili için Erzurum'a gelecekler için tekrar tekrar hatırlatıyoruz. Sahabe-i Kiram'dan Abdurrahman Gazi başta olmak üzere, tarihi mekanları ve tarihi şahsiyetleri mutlaka ziyaret edin. Aziziye Tabyalarını gezin ve Nene Hatun'un mezarını ziyaret edin. Mecidiye Tabyasını geçip, Osmanlı'nın bu döneminde asker-sivil işbirliği ile ortaya konulan muhteşem mimariyi inceleyin. Tabyaları gezerken Bekir Sıtkı Erdoğan'ın:Bir şimşek çakıyoryine bir şimşekÇakıyor Erzurum Tabyaları'ndanToplanmış Name'ler Nine'ler tek tekBakıyor Erzurum TabyalarındanMısraları da kulağınız da olsun. Yine Tabyaları gezerken, çevrede yeni yeni filizlenmeye başlayan çam kokularını, kekik kokularını içinize çekerken aynı şairin şu dörtlüğü de diliniz de olsun:Ahmet Muhtar Paşa al bizi yürütKüffarın kökünü yeniden kurutDün, bugün misali hala kan baruzKokuyor Erzurum TabyalarındaGerçekten tarihten koku alabilenler için. Tabyalar civarı hala barut kokuyor ve hala kan izlerini barındırıyor.Erzurum'un tarihi mekanlarını, Tabyaları, türbeleri, Ermeniler tarafından yakılan köyleri şuurlu, basiretli bir şekilde gezen hiç bir kimsenin diyalog hastalığına yakalanacağına, Hıristiyan, Yahudi muhabbetine tutulacağına inanmıyorum.Dağlardan tepelerden barut kokuları geliyor, kan izleri seziliyor, köylerimizden toplu mezarlar çıkıyor ve buna rağmen haç, papaz, kilise sempatizanları taraftar topluyor, diyalog yalanları ile misyonerliğe yeni kanallar açılıyor.Topdağını Tabyaları, Nene Hatunu ziyaret ederken ter basıyor bizleri...
Aziz KARACA
Bu köyün bir çok özelliği var. Mesela; Ermeni mezalimine 570 insanını bir gecede kurban vermiş... Ermeniler, Erzurum ve çevresinde bir çok yerde yaptıkları gibi, sekiz on kişilik çetelerle köylüyü bir araya toplayarak, büyük bir eve ya da samanlığa dolduruyorlar, kapılarını dışarıdan kilitleyip dört yanından ateşe veriyorlar. Soykırım iddia ve iftiraları ile dünyada vaveyla koparan Ermeniler ve kiralık kalemleri, sadece Tuzcu köyündeki 570 insanın canlı canlı yakılmasının hesabını veremezler, izahını yapamazlar. Tuzcu köyünün bir başka özelliği de Yunus Emre ile, mürşidi Taptuk Emre'nin mezarlarının, orijinal mezar taşlarının burada bulunması. Mezarlığa girdiğiniz zaman yeşil parmaklıklarla çevrili ve yeşile boyanmış mezar taşları ile bir mezar dikkatleri çekiyor ve yaklaşıyorsunuz, mezar taşlarındaki yazılar şöyle:"Kutbu'l arifin Taptuk Emre Kaddesellahu sırrahu" ve "El arifibillah Yunus Emre kaddesellahu surrahu". Her ikisinde de tarih, 797, araştırmacıların dikkatine arzedilir.Bir Cuma sabahı, Taptuk ve Yunus Emre'nin türbelerinin başucunda bu satırları yazarken, biraz daha yukarda, mezarlığın tam tepe noktasında medfun olan son devrin büyük velilerinden Hacı Hasıl Hazretlerinin ziyaretçilerinin oldukça fazla olması dikkatleri çekiyor. Hacı Hasıl Hazretleri, tam yüzyıl evvel vefat etmiş, Osmanlı'nın dağılma sürecinde, bölgede Ermeni çetelerinin işlediği cinayetleri, köyleri ve köylüleri yakma sadistliklerini önlemeye çalışmış, o en kara ve karanlık günlerde bölge insanına umut kaynağı ve ışık kaynağı olmuş er kişilerden biri.Bu büyük zat, köyün birinde, cehri zikrin en çoşkulu anında birden bire zikri kesiyor ve orada bulunan herkesin kovalarla su getirip zikir halkasının tam orta yerine dökmelerini emrediyor. Kovalarla suları odanın ortasına dökenler, kor bir ateş yığınına su döküldüğü andaki sesi duyduklarını daha sonra ifade ediyorlar fakat hikmeti anlamıyorlar. Günler sohra anlaşılıyor ki; zikir halkasının tam ortasına dökülen sular, epey uzakta bir başka köyde, bir İslam alimini yakmak üzere Ermenilerin tutuşturduğu alevli tandırı söndürmek içinmiş ve tandırın söndürülmesi üzerine dehşete düşen, kaçışan çetelerin elinden, ölümünü bekleyen hocaefendi kurtulmuş.Hacı Hasıl Hazretleri hakkında daha detaylı bilgi edinmek isteyenler Prof. Sıtkı Aras'ın "Erzurum'un manevi mimarları" adlı eserine başvurabilirler.Bir cuma sabahı, Yunus Emre'yi, Taptuk Emre'yi, Hacı Hasıl Hazretlerini ve daha onlarca velilerden, ulemadan zatın mezarlarını ziyaret ederken sadece yüzeysel bilgilerimizi sizlerle paylaştık. Buradaki duygu yoğunluğunu, manevi atmosferi ve 570 insana mezar olan mekanın perişanlığını, bakımsızlığını bizzat burada yaşamak lazım!Yaz tatili için Erzurum'a gelecekler için tekrar tekrar hatırlatıyoruz. Sahabe-i Kiram'dan Abdurrahman Gazi başta olmak üzere, tarihi mekanları ve tarihi şahsiyetleri mutlaka ziyaret edin. Aziziye Tabyalarını gezin ve Nene Hatun'un mezarını ziyaret edin. Mecidiye Tabyasını geçip, Osmanlı'nın bu döneminde asker-sivil işbirliği ile ortaya konulan muhteşem mimariyi inceleyin. Tabyaları gezerken Bekir Sıtkı Erdoğan'ın:Bir şimşek çakıyoryine bir şimşekÇakıyor Erzurum Tabyaları'ndanToplanmış Name'ler Nine'ler tek tekBakıyor Erzurum TabyalarındanMısraları da kulağınız da olsun. Yine Tabyaları gezerken, çevrede yeni yeni filizlenmeye başlayan çam kokularını, kekik kokularını içinize çekerken aynı şairin şu dörtlüğü de diliniz de olsun:Ahmet Muhtar Paşa al bizi yürütKüffarın kökünü yeniden kurutDün, bugün misali hala kan baruzKokuyor Erzurum TabyalarındaGerçekten tarihten koku alabilenler için. Tabyalar civarı hala barut kokuyor ve hala kan izlerini barındırıyor.Erzurum'un tarihi mekanlarını, Tabyaları, türbeleri, Ermeniler tarafından yakılan köyleri şuurlu, basiretli bir şekilde gezen hiç bir kimsenin diyalog hastalığına yakalanacağına, Hıristiyan, Yahudi muhabbetine tutulacağına inanmıyorum.Dağlardan tepelerden barut kokuları geliyor, kan izleri seziliyor, köylerimizden toplu mezarlar çıkıyor ve buna rağmen haç, papaz, kilise sempatizanları taraftar topluyor, diyalog yalanları ile misyonerliğe yeni kanallar açılıyor.Topdağını Tabyaları, Nene Hatunu ziyaret ederken ter basıyor bizleri...
Aziz KARACA