Uhud'da Ebu Süfyan ile Hz. Ömer'in söz düellosu, harplerde ve hayatta psikolojik harbin önemini göstermektedir.
Düşmanın 70 kişi ile Hamaru'l-Esed'e kadar Müslümanlarca takip edilmeleri; savaştaki kararlılığın, sebatın ve düşmanı yıldırmanın bir ifadesi olmuştur. Bu kararlılığı gören düşman, geri dönmeye cesaret bulamamıştır. Bu durum, her işinde mü'minin sebat ve kararlılığına bir örnektir.
Hak yolda mücadelede; zaman zaman düşüşler kalkışlar, iniş çıkışlar, mağlubiyet ve zaferler olabilir. Fakat unutulmamalıdır ki; hadiselerin zahir ve bâtın birçok yönü olduğu gibi, kader-i ilâhîyeye bakan tarafı da vardır. Ancak, nihai zafer; samimi olarak inananların ve hak yolda sabır, sebat gösterenlerindir. Aşağıdaki âyet-i kerîme, bu gerçeği ifade eder:
"(Düşmana karşı) gevşeklik göstermeyiniz, (mağlup olduk) diye mahzun da olmayınız. (Allah'ın vaadine) inanıyorsanız, mutlaka üstünsünüz. Eğer sizin (Uhud'da) yaralanarak canınız yandıysa (Kureyş) kavminin de (Bedir'de) öylece canı yandı. Biz bu günleri, insanlar arasında nöbetleşe dolandırırız (Bazı kere siz galip olursunuz, bazı kere de düşmanlarınız)".
Uhud mutlak galibiyettir
Uhud savaşı parlak bir zafer olmasına rağmen, bu savaş esnasındaki geçici bir karışıklığı bahane eden bazı tarihçiler bu savaşın bir mağlubiyet olup olmadığı hususunu tartışma konusu yapmışlardır.
Hemen belirtelim ki, Uhud kesin bir galibiyet ve zaferdir. Bu harbin mânâsı, cereyan tarzı ve sonuçları dikkate alındığında bu gerçek değişmeyecektir.
1. Harbin mânâsı açısından Uhud bir zaferdir: Çünkü bu savaş i'layi kelimetullah uğruna Hakk'ın ve haklının yanında olmak için yapılmıştır. Allah için olan savaşta mağlubiyet yoktur. Zira Allah için savaşta mukadder iki netice çıkabilir: Şehidlik ya da gazilik. Uhud harbinde her iki hal de tezahür etmiştir. O halde Uhud bir galibiyettir.
2. Uhud, harbin cereyanı açısından da bir galibiyettir: Çünkü ilk hamlede Müslümanlar büyük bir üstünlük sağlayarak düşmanı geri çekilmeye mecbur bırakmışlardır. Harbin ortalarında geçici bir dağınıklık ve karışıklık yaşanmışsa da harbin sonlarına doğru toparlanan İslâm ordusu hücuma geçerek müşrik ordusunu püskürtmüşlerdir. Bu haliyle galibiyet açıkça ortadadır. Harbde mühim olan sonuçtur. Harbin cereyan safhasındaki zayiat ve gelişmeler mağlubiyet sebebi olarak kabul edilemezler.
3. Uhud, harbin neticesi açısından da galibiyettir:
1° Her işte itibar neticeyedir. Bir harbin gelişmesi, zayiatı cereyan süresinden ziyade sonucu önemlidir. Uhud harbi sonucunda düşman bozularak kaçmıştır.
2° Resulü Ekrem komutasındaki İslâm ordusu harbin insiyatifine sahip olarak onları takip etmiş, harp hakimiyetini ve psikolojik üstünlüğü sağlamıştır. Bu açıdan da Uhud kesin bir galibiyettir.
3° Düşmanın hedefi ve niyeti açısından bakıldığında da Uhud, Müslümanlar için bir galibiyettir. Zira müşriklerin hedefi, Medine'yi işgal edip Müslümanları imha etmekti. Bu sui niyetlerine ulaşamamaları Uhud'un kesin bir galibiyet olduğunu göstermektedir.
4. Bu savaşta Müslümanların hedefi açısından bakıldığında da Uhud bir galibiyettir: Müslümanların hedefi, müşrikleri Medine'ye sokmamak için savunma yapmaktı. Nitekim düşman kovulmuş, Medine tehlikeden kurtarılmıştı. O halde Müslümanların galibiyeti açıkça ortadadır.
5. Uhud, münafıkların umduğunu bulamamaları ve Yahudilerin gizli entrikalarını sonuçsuz bırakması açısından da galibiyettir: Münafık ve Yahudilerin üzülmeleri, harbden kaçanların çok müteessir olmaları da Uhud'un galibiyet oluşunun delillerindendir.
Netice de Uhud galibiyettir. Harbin cereyanı anındaki geçici bir karışıklık, harbin seyri içindeki safhalar olarak mütalaa edilmeli ve değerlendirme sonuca göre yapılmalıdır. Psikolojik, siyasî, ekonomik ve diğer bütün yönleri ile Uhud, Bedir zaferinin bir teyididir. Uhud'da İslâm düşmanları, Müslümanların kolay yutulur bir lokma olmadığını kesin olarak anlamışlar ve Müslümanları mağlup etmek için daha büyük projelere girişmişlerdir.
Evet, Uhud, İslâm tarihinde şanlı bir zafer olup ebediyete kadar gerçek mü'minlere mesajını verecektir.