Ebu Cehil'in oğlu olmak
Peygambersiz yaşamayı gerektirmez
Ebû Cehil ve oğlu İkrime, İslâm'ın en azılı düşmanlarındandı. Fetih sırasında, İkrime'nin karısı Ümmü Hakim, birkaç Kureyşli kadınla birlikte gelerek Peygamberimize beyat etti. İkrime ise kanı helâl sayılan 10 kişiden birisiydi. Öldürüleceğinden korkarak Yemen'e kaçmıştı. Karısı Ümmü Hakim, Müslüman olduktan sonra onu aramaya çıktı. Nihayet, İkrime b. Ebi Cehil gelerek Müslüman oldu ve Resûlullah'a beyat etti. İkrime Peygamberimizin çadırının kapısına varıp eriştiği zaman, Peygamber kendisini gördü. Sevincinden, ihramsız olduğu halde sıçrayıp ayağa kalktı ve onu kucakladı. İkrime, Müslüman olduktan sonra, Müslümanlara karşı verdiği mücadelenin iki kat fazlasını İslâm uğrunda verdi. İyi bir Müslümandı. Savaşlarda olanca gücüyle savaşmış, nihayetinde şehid düşmüştür. Kendisini biraz sakınmasını tavsiye edenlere; "Ben müşrikken kendimi sakınmadan savaştım da, Allah ve Resûlü adına çarpışırken mi bunu yapacağım?", derdi.
'Üstünlük takvadadır'
Kureyş'in ileri gelen kollarından biri olan Benî Mahzum'lardan soylu bir kadın hırsızlık yapmıştı. Kadının ailesi, elinin kesilmesi korkusuyla Usame b. Zeyd'e gelerek şefaatçi olmasını istemişlerdi. Usame b. Zeyd de, durumu Peygamberimize açıkladı ve kadının affedilmesi ricasında bulundu. Peygamberimiz; "Allah'ın cezalarından bir cezanın affı için mi benimle konuşuyorsun?", buyurdu. Bunun üzerine Usame pişman oldu.
Daha sonra Resûlullah; "Sizden öncekileri helâk eden; içlerinden soylu birisi hırsızlık yaptığı zaman onu cezasız bırakmaları, fakir ve zayıf biri hırsızlık edince de onun hakkında ceza uygulamaları idi. Varlığım kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, Fatıma binti Muhammed hırsızlık edecek olsaydı muhakkak onun da elini keserdim", buyurdu. Sonra o kadının eli kesildi. Bunun üzerine kadın, tevbe etti ve evlendi. Bu kadın arada sırada Peygamberimize gelir, Hz. Aişe aracılığıyla ihtiyaçlarını arzederdi.
Eşsiz bir
tevazu örneği
Mekke'nin fethinde, Resûlullah'ın yanına bir adam gelmişti. Kendisiyle konuşurken adamı bir titreme aldı. Peygamberimiz; "Sakin ol, ben bir hükümdar değilim. Ancak, Kureyşlilerden güneşte kurutulmuş et parçaları yiyerek geçinmiş olan bir kadının oğluyumdur" , buyurdu.
Peygamberimiz, Mekke'de şarapları döktürdü. Şarap küplerini kırdırdı. Şarap ve put alıp satmayı; şarap, put, domuz ve ölü hayvan etinin bedellerini yemeyi; kahinlere para vermeyi yasakladı.
İşte hayırlı bir evlad!
Hz. Ebubekir, Mekke fethedildiğinde oldukça yaşlı bir adam olan babası Ebu Kuhafe'yi beyat etmesi için Resûlullah'a getirdi. Peygamberimiz onu görünce; "Onu buraya kadar getirmeseydin de kendisinin yanına ben varsaydım olmaz mıydı?", buyurdu. Hz. Ebubekir; "Onun sana kadar yürümesi, senin ona kadar yürüyüp gelmenden daha uygundur", cevabını verdi. Ebu Kuhafe, orada şehadet getirerek Müslüman oldu.
Mekke temizleniyor
Mekke fethedildikten sonra, Ramazanın 20'si olan Cuma günü, Resûlullah, Mekke çevresine askerler yollayarak, İslâmiyet'e aykırı ne görürlerse yıkmalarını emretti. Halid b. Velid, Nahle'deki Uzza putunu, Amr b. As, Süva putunu; Sa'd b. Zeydü'l-Eşheli de Menat putunu yok etmek için gönderildi. Ve temizlik tamamlandı.
Peygambersiz yaşamayı gerektirmez
Ebû Cehil ve oğlu İkrime, İslâm'ın en azılı düşmanlarındandı. Fetih sırasında, İkrime'nin karısı Ümmü Hakim, birkaç Kureyşli kadınla birlikte gelerek Peygamberimize beyat etti. İkrime ise kanı helâl sayılan 10 kişiden birisiydi. Öldürüleceğinden korkarak Yemen'e kaçmıştı. Karısı Ümmü Hakim, Müslüman olduktan sonra onu aramaya çıktı. Nihayet, İkrime b. Ebi Cehil gelerek Müslüman oldu ve Resûlullah'a beyat etti. İkrime Peygamberimizin çadırının kapısına varıp eriştiği zaman, Peygamber kendisini gördü. Sevincinden, ihramsız olduğu halde sıçrayıp ayağa kalktı ve onu kucakladı. İkrime, Müslüman olduktan sonra, Müslümanlara karşı verdiği mücadelenin iki kat fazlasını İslâm uğrunda verdi. İyi bir Müslümandı. Savaşlarda olanca gücüyle savaşmış, nihayetinde şehid düşmüştür. Kendisini biraz sakınmasını tavsiye edenlere; "Ben müşrikken kendimi sakınmadan savaştım da, Allah ve Resûlü adına çarpışırken mi bunu yapacağım?", derdi.
'Üstünlük takvadadır'
Kureyş'in ileri gelen kollarından biri olan Benî Mahzum'lardan soylu bir kadın hırsızlık yapmıştı. Kadının ailesi, elinin kesilmesi korkusuyla Usame b. Zeyd'e gelerek şefaatçi olmasını istemişlerdi. Usame b. Zeyd de, durumu Peygamberimize açıkladı ve kadının affedilmesi ricasında bulundu. Peygamberimiz; "Allah'ın cezalarından bir cezanın affı için mi benimle konuşuyorsun?", buyurdu. Bunun üzerine Usame pişman oldu.
Daha sonra Resûlullah; "Sizden öncekileri helâk eden; içlerinden soylu birisi hırsızlık yaptığı zaman onu cezasız bırakmaları, fakir ve zayıf biri hırsızlık edince de onun hakkında ceza uygulamaları idi. Varlığım kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, Fatıma binti Muhammed hırsızlık edecek olsaydı muhakkak onun da elini keserdim", buyurdu. Sonra o kadının eli kesildi. Bunun üzerine kadın, tevbe etti ve evlendi. Bu kadın arada sırada Peygamberimize gelir, Hz. Aişe aracılığıyla ihtiyaçlarını arzederdi.
Eşsiz bir
tevazu örneği
Mekke'nin fethinde, Resûlullah'ın yanına bir adam gelmişti. Kendisiyle konuşurken adamı bir titreme aldı. Peygamberimiz; "Sakin ol, ben bir hükümdar değilim. Ancak, Kureyşlilerden güneşte kurutulmuş et parçaları yiyerek geçinmiş olan bir kadının oğluyumdur" , buyurdu.
Peygamberimiz, Mekke'de şarapları döktürdü. Şarap küplerini kırdırdı. Şarap ve put alıp satmayı; şarap, put, domuz ve ölü hayvan etinin bedellerini yemeyi; kahinlere para vermeyi yasakladı.
İşte hayırlı bir evlad!
Hz. Ebubekir, Mekke fethedildiğinde oldukça yaşlı bir adam olan babası Ebu Kuhafe'yi beyat etmesi için Resûlullah'a getirdi. Peygamberimiz onu görünce; "Onu buraya kadar getirmeseydin de kendisinin yanına ben varsaydım olmaz mıydı?", buyurdu. Hz. Ebubekir; "Onun sana kadar yürümesi, senin ona kadar yürüyüp gelmenden daha uygundur", cevabını verdi. Ebu Kuhafe, orada şehadet getirerek Müslüman oldu.
Mekke temizleniyor
Mekke fethedildikten sonra, Ramazanın 20'si olan Cuma günü, Resûlullah, Mekke çevresine askerler yollayarak, İslâmiyet'e aykırı ne görürlerse yıkmalarını emretti. Halid b. Velid, Nahle'deki Uzza putunu, Amr b. As, Süva putunu; Sa'd b. Zeydü'l-Eşheli de Menat putunu yok etmek için gönderildi. Ve temizlik tamamlandı.