Orhan TAY
Yıldırım Beyazıt'ın Timur ordularına 1402'deki mağlubiyetiyle başlayan ve tarihte "Fetret Devri'' denilen devre 10 yıl kadar sürmüştü. Bu 10 yılın ardından Osmanlı'ya hükümran olan Çelebi Mehmet, devlet idareciliği kadar, sanat ve ilim hâmisi olarak da temâyüz etmiş ve Amasya ve Merzifon civarınde birçok eser vücuda getirmiştir. 8 senelik hükümdarlığı sırasında Bursa'da yapılan eser sayısı 22 adettir. Bunlardan 17 tanesi kısmen veya tamamen zamanımıza intikal etmiştir. Bu devirdeki en mühim eser Yeşil Câmi ve Külliyesidir. Yeşil Câmi, külliye, câmi, medrese, imâret ve türbeden teşekkül etmiştir. Yeşil Câmi, kitâbesindeki tarih 1414'ü gösretmesine rağmen II. Murad zamanında 1424'de bitirilmiştir. Binanın mimarı Hacı İvaz Paşa'dır. Bilhassa câmi ve türbe ismini aldığı yeşil çinileri ve müstesna mermer işçiliği ile bir sanat eseri olarak kabul edilmektedir.
Çini ve mermer işçiliğinin doruğa yükseldiği mekân
Kanatlı câmilerin bir devamı olarak Orhan, Muradiye,Yıldırım ve Amasya'da Beyazıt Paşa Câmii örnekleri burada tekrarlanmaktadır. Ortada arka arkaya iki kubbe ve yanlarda iki eyvan ve eyvanların önünde ve arkasında birer oda vardır. Fazla olarak da iç hacme açılan iki müezzin mahfili eklenmiştir. Orta hacimdeki iki kubbe arası çok iri bir bursa kemeri ile ayrılmaktadır.Girişten itibaren karanlık ve kasvetli âdeta bir dehlize benzer bölümde iki taraftaki pencerelerin içlerinden merdivenlerle üst kata çıkılmaktadır. Odaların bir duvarında ocakları ve alçıdan raflar vardır. Bütün iç hacim mihrap sekisinin, yan eyvanların, odaların duvarları, müezzin mahfilleri ve geçit eyvanı tavanlar da dahil tamamen çinilerle kaplıdır. Bütün iç hacim büyük bir itina ile işlenerek bir güzellik ve süs tufanı içindedir. 10 mt. boyundaki çini mihrap, yaşmak mukarnasları, kum saatleri, yazıları ve mukarnaslı çerçevesi ile bir şaheserdir. Yan odaların ve eyvanların dilimli kubbeleri sıvama kalem işleri ile müzeyyendir.
Bütün tezyînat işleri ve çiniler Tebrizli üstadlara ait
Üst katta Hünkâr Mahfili olduğu tahmin edilen bir eyvan ve iki oda daha vardır. Bu mekânların da duvar ve tavanlarına varıncaya kadar çini ile kaplı olduğu gibi mahfil korkuluğu sanki çiniden oyulmuş gibidir. Üst kattaki odalar dışarıya bir şahniş halinde açılmaktadır. Dışardan iki yanda görülen şahnişler ise alt odaların üstüne isabet etmektedir ki ancak dayama merdivenlerle çıkılması mümkündür. Binanın cephesi müzeyyen söveli pencereleri, muhteşem mukarnaslı ve rûmî süslemeler ve mermere oyulmuş yazılarla bezenmiş kapısı ile olağanüstü güzeldir. Bütün bu tezyînat işi ve çiniler Ali bin İlyas ve Tebrizli üstadlara aittir. Ancak çiniler Selçuklulardan farklı olarak levhalar halinde ve renkli sır tekniği ile yapılmış yeni bir üslûp ve zenginlikde karşımıza çıkmaktadır. Câminin son cemaat revakı Çelebi Mehmet'in ansızın ölümü ile yarım kalmıştır. Pencere söveleri mukarnaslarla ve yarım kalmış kabartma yazılarla tezyin edilmiştir. Son cemaatta bulunan mihrapda da bu eksiklikler göze çarpmaktadır.
Medrese de yarım kalmış
Câminin sağında yer alan medrese, revaklı bir avlu etrafında biri büyük ocaklı ve pencereli 13 oda, sağ ve solda birer eyvan ve mihverde merdivenlerle çıkılan eyvan şeklinde bir dershane, helâlardan meydana gelmektedir. Medrese de Çelebi Mehmet'in bir çok eserlerinde olduğu gibi yarım kalmıştır. İkinci bir kat düşünülmüşken yapılamamış ve üstü alelacele örtülüvermiştir. Yeşil Külliyesi' nin imareti, câminin kuzey-doğu köşesinde yolun öbür tarafındadır. 1969'larda çok harap durumda idi. Matbahı iki kubbeli, esas binası ise çatılıdır. Yemek yenen kısım (me'kel) uzunca yapısı ile buraya eklenmiştir.
Bir sanat harikası: Yeşil Türbe
Yeşil Türbe, câmi kadar hatta ondan daha meşhurdur. İsmini daha doğrusu bütün külliye daha çok türbenin dışındaki çinilerden almıştır. Bu yapı da diğerleri gibi Hacı İvaz Paşa'nın gayretiyle 1421'de yaptırılmıştır. Sekiz köşeli bir plan üzerinde 14 mt. çapında ve 20 mt. yüksekliğinde hafifçe sivri kubbeli bir yapıdır. Câminin kıblesinde ve yolun öbür tarafında daha yüksek bir arazî üzerinde bina edilmiştir. Köşelerdeki taş plastrlar dışında bütün yüzleri düz, yeşile çalan firûze çinilerle kaplanmıştır. Pencere üst kemer aynalarında yazılı ve rûmî tezyinatlı panolar vardır. Türbenin giriş kapısı, içerde 3 mt. yüksekliğe kadar ve mukarnaslı mihrabı ve 1421 de vefat eden Çelebi Mehmet'in muhteşem sandukası tamamen çinidendir. Çinili mihrap, Türk sanatının en güzel eserlerinden birisidir. İçerde Çelebi Mehmet' in lahdinden başka kızı Selçuk Hatun ve başka kabirler de vardır. Yine Nakkaş Ali bin İlyas ve çini ustası Muhammed Mecnun tarafından hazırlanmıştır. Pencere kemer aynalarında dışardaki gibi çini panolar mevcuttur. Türbenin ahşap kapı ve pencere kanatlarının mükemmel ağaç işçiliği Tebrizli Hacı Ali bin Ahmed' in eseridir.
Yıldırım Beyazıt'ın Timur ordularına 1402'deki mağlubiyetiyle başlayan ve tarihte "Fetret Devri'' denilen devre 10 yıl kadar sürmüştü. Bu 10 yılın ardından Osmanlı'ya hükümran olan Çelebi Mehmet, devlet idareciliği kadar, sanat ve ilim hâmisi olarak da temâyüz etmiş ve Amasya ve Merzifon civarınde birçok eser vücuda getirmiştir. 8 senelik hükümdarlığı sırasında Bursa'da yapılan eser sayısı 22 adettir. Bunlardan 17 tanesi kısmen veya tamamen zamanımıza intikal etmiştir. Bu devirdeki en mühim eser Yeşil Câmi ve Külliyesidir. Yeşil Câmi, külliye, câmi, medrese, imâret ve türbeden teşekkül etmiştir. Yeşil Câmi, kitâbesindeki tarih 1414'ü gösretmesine rağmen II. Murad zamanında 1424'de bitirilmiştir. Binanın mimarı Hacı İvaz Paşa'dır. Bilhassa câmi ve türbe ismini aldığı yeşil çinileri ve müstesna mermer işçiliği ile bir sanat eseri olarak kabul edilmektedir.
Çini ve mermer işçiliğinin doruğa yükseldiği mekân
Kanatlı câmilerin bir devamı olarak Orhan, Muradiye,Yıldırım ve Amasya'da Beyazıt Paşa Câmii örnekleri burada tekrarlanmaktadır. Ortada arka arkaya iki kubbe ve yanlarda iki eyvan ve eyvanların önünde ve arkasında birer oda vardır. Fazla olarak da iç hacme açılan iki müezzin mahfili eklenmiştir. Orta hacimdeki iki kubbe arası çok iri bir bursa kemeri ile ayrılmaktadır.Girişten itibaren karanlık ve kasvetli âdeta bir dehlize benzer bölümde iki taraftaki pencerelerin içlerinden merdivenlerle üst kata çıkılmaktadır. Odaların bir duvarında ocakları ve alçıdan raflar vardır. Bütün iç hacim mihrap sekisinin, yan eyvanların, odaların duvarları, müezzin mahfilleri ve geçit eyvanı tavanlar da dahil tamamen çinilerle kaplıdır. Bütün iç hacim büyük bir itina ile işlenerek bir güzellik ve süs tufanı içindedir. 10 mt. boyundaki çini mihrap, yaşmak mukarnasları, kum saatleri, yazıları ve mukarnaslı çerçevesi ile bir şaheserdir. Yan odaların ve eyvanların dilimli kubbeleri sıvama kalem işleri ile müzeyyendir.
Bütün tezyînat işleri ve çiniler Tebrizli üstadlara ait
Üst katta Hünkâr Mahfili olduğu tahmin edilen bir eyvan ve iki oda daha vardır. Bu mekânların da duvar ve tavanlarına varıncaya kadar çini ile kaplı olduğu gibi mahfil korkuluğu sanki çiniden oyulmuş gibidir. Üst kattaki odalar dışarıya bir şahniş halinde açılmaktadır. Dışardan iki yanda görülen şahnişler ise alt odaların üstüne isabet etmektedir ki ancak dayama merdivenlerle çıkılması mümkündür. Binanın cephesi müzeyyen söveli pencereleri, muhteşem mukarnaslı ve rûmî süslemeler ve mermere oyulmuş yazılarla bezenmiş kapısı ile olağanüstü güzeldir. Bütün bu tezyînat işi ve çiniler Ali bin İlyas ve Tebrizli üstadlara aittir. Ancak çiniler Selçuklulardan farklı olarak levhalar halinde ve renkli sır tekniği ile yapılmış yeni bir üslûp ve zenginlikde karşımıza çıkmaktadır. Câminin son cemaat revakı Çelebi Mehmet'in ansızın ölümü ile yarım kalmıştır. Pencere söveleri mukarnaslarla ve yarım kalmış kabartma yazılarla tezyin edilmiştir. Son cemaatta bulunan mihrapda da bu eksiklikler göze çarpmaktadır.
Medrese de yarım kalmış
Câminin sağında yer alan medrese, revaklı bir avlu etrafında biri büyük ocaklı ve pencereli 13 oda, sağ ve solda birer eyvan ve mihverde merdivenlerle çıkılan eyvan şeklinde bir dershane, helâlardan meydana gelmektedir. Medrese de Çelebi Mehmet'in bir çok eserlerinde olduğu gibi yarım kalmıştır. İkinci bir kat düşünülmüşken yapılamamış ve üstü alelacele örtülüvermiştir. Yeşil Külliyesi' nin imareti, câminin kuzey-doğu köşesinde yolun öbür tarafındadır. 1969'larda çok harap durumda idi. Matbahı iki kubbeli, esas binası ise çatılıdır. Yemek yenen kısım (me'kel) uzunca yapısı ile buraya eklenmiştir.
Bir sanat harikası: Yeşil Türbe
Yeşil Türbe, câmi kadar hatta ondan daha meşhurdur. İsmini daha doğrusu bütün külliye daha çok türbenin dışındaki çinilerden almıştır. Bu yapı da diğerleri gibi Hacı İvaz Paşa'nın gayretiyle 1421'de yaptırılmıştır. Sekiz köşeli bir plan üzerinde 14 mt. çapında ve 20 mt. yüksekliğinde hafifçe sivri kubbeli bir yapıdır. Câminin kıblesinde ve yolun öbür tarafında daha yüksek bir arazî üzerinde bina edilmiştir. Köşelerdeki taş plastrlar dışında bütün yüzleri düz, yeşile çalan firûze çinilerle kaplanmıştır. Pencere üst kemer aynalarında yazılı ve rûmî tezyinatlı panolar vardır. Türbenin giriş kapısı, içerde 3 mt. yüksekliğe kadar ve mukarnaslı mihrabı ve 1421 de vefat eden Çelebi Mehmet'in muhteşem sandukası tamamen çinidendir. Çinili mihrap, Türk sanatının en güzel eserlerinden birisidir. İçerde Çelebi Mehmet' in lahdinden başka kızı Selçuk Hatun ve başka kabirler de vardır. Yine Nakkaş Ali bin İlyas ve çini ustası Muhammed Mecnun tarafından hazırlanmıştır. Pencere kemer aynalarında dışardaki gibi çini panolar mevcuttur. Türbenin ahşap kapı ve pencere kanatlarının mükemmel ağaç işçiliği Tebrizli Hacı Ali bin Ahmed' in eseridir.