Resulullah Efendimiz (sav) doğru yola, sırat?ı müstakiyme davet ediyor insanları. ~|~
Kimisi, "Benim tuttuğum yol daha doğru, daha mükemmel, daha akılcı, daha mantıklıdır, görmüyor musun?" diyerek Peygambere ters dönüyor. Ama nereye kadar? Ayette geçen ifadelere kadar. "Keşke ben O dediği zaman bu işi yapsaydım. O'nunla beraber olsaydım." Ayet devam ediyor ve burada çok enterasan bir tenbih var.
"Keşke falancıyı, batıla giden insanı, yolcuyu dost edinmeseydim" (Furkan; 25/28).
Şimdi orada Peygamberle beraber olamadığı için "eyvah!" diyor. "O'nunla niçin olamadım" diye hayıflanıyor. Ondan sonra "Şu kişiyle niye oldum?" diye ona da hayıflanıyor. Kimmiş o insan? Nur?u Muhammed'den onu kopartan kimse o.
Şu anda öyle enteresan haller ve de hileler var ki, bu tezgahlar insanları maalesef İslamî hakikatlerden, imanî hakikatlerden, Peygamberanî nurdan mahrum ediyor. Halbuki şu bir kanundur: Hz. Muhammed'e (sav) çıkmayan her yol, ne olursa olsun, insanı felakete sürükler. Neticesi mutlaka Muhammed Mustafa (sav) Efendimize çıkacak olan yoldur, sırat?ı müstakiym yolu. Ayeten devam edersek, "Çünkü zikir bana gelmişken (Buradaki zikirden maksat Kur'an'dır, namazdır, Allah'ı anmaktır, salat ü selam getirmektir, kelime?i tevhid okumaktır, oruç tutmaktır, zekat vermektir, kısaca Kur'an'ın içerisinde meknuz olan bütün hakikatlerdir ), bu hakikatler bana gelmişken beni ondan saptırdı. (Senin Kur'andaki hakikatlerle beraber olmana gerek yok diyerek.)" (Furkan; 25/29).
Kimisi, "Benim tuttuğum yol daha doğru, daha mükemmel, daha akılcı, daha mantıklıdır, görmüyor musun?" diyerek Peygambere ters dönüyor. Ama nereye kadar? Ayette geçen ifadelere kadar. "Keşke ben O dediği zaman bu işi yapsaydım. O'nunla beraber olsaydım." Ayet devam ediyor ve burada çok enterasan bir tenbih var.
"Keşke falancıyı, batıla giden insanı, yolcuyu dost edinmeseydim" (Furkan; 25/28).
Şimdi orada Peygamberle beraber olamadığı için "eyvah!" diyor. "O'nunla niçin olamadım" diye hayıflanıyor. Ondan sonra "Şu kişiyle niye oldum?" diye ona da hayıflanıyor. Kimmiş o insan? Nur?u Muhammed'den onu kopartan kimse o.
Şu anda öyle enteresan haller ve de hileler var ki, bu tezgahlar insanları maalesef İslamî hakikatlerden, imanî hakikatlerden, Peygamberanî nurdan mahrum ediyor. Halbuki şu bir kanundur: Hz. Muhammed'e (sav) çıkmayan her yol, ne olursa olsun, insanı felakete sürükler. Neticesi mutlaka Muhammed Mustafa (sav) Efendimize çıkacak olan yoldur, sırat?ı müstakiym yolu. Ayeten devam edersek, "Çünkü zikir bana gelmişken (Buradaki zikirden maksat Kur'an'dır, namazdır, Allah'ı anmaktır, salat ü selam getirmektir, kelime?i tevhid okumaktır, oruç tutmaktır, zekat vermektir, kısaca Kur'an'ın içerisinde meknuz olan bütün hakikatlerdir ), bu hakikatler bana gelmişken beni ondan saptırdı. (Senin Kur'andaki hakikatlerle beraber olmana gerek yok diyerek.)" (Furkan; 25/29).