Bugün dünyadaki 58 ülke bağımsızlık günü olarak İngiliz işgalinden kurtuldukları günü kutluyorlar! İngiltere, 1800'lü yılların başında sömürgeleri ile sınırları o kadar genişti ki, "topraklarında güneşin batmadığı ülke" diye anılırdı. Öyle ki, Gandi'nin deyişiyle: "Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar, Tanrıyı İngiliz zannediyordum..."
İşte Mustafa Kemal Atatürk bu, sevgili okurlar... İngiliz'in şahsında tüm emperyalizmi tarihin çöp tenekesine döken büyük askeri komutan...
Elbette tarih boyunca ve kıyamete dek İngiliz bu acıyı unutmayacak ve satın aldığı uşaklarıyla Atatürk'e "dinsiz" yaftasını takacaktı...
Çanakkale'de yenilen İngiliz Generali Aspinal Oglander; İngilizlerin Gelibolu Seferi'nin resmi tarihine şöyle not düşecekti: "Bir Tümen Komutanı'nın üç ayrı yerde tek başına giriştiği hareketlerle bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek nadirdir."
8 Ağustos 1915'te, Conkbayırı İngilizlerin eline geçmiştir. 10 Ağustos 1915'te, Atatürk, İngilizlerin 8 Ağustos'ta ele geçirdiği Conkbayırı'na taarruz etmiştir. Sabah saat 04.30'da baskın şeklinde bir taarruza karar vermiştir. Taarruzda kullanacağı kuvvet, 8. Tümen'e bağlı 23, 24. ve 47. Alaylardır.
Atatürk, anılarında Conkbayırı Taarruzu'nun başlamasını şöyle anlatmıştır:
"Gün doğmak üzereydi. Çadırımın önüne çıktım. Hücum edecek askeri görüyordum. Oradan hücumun yapılmasını bekleyecektim. Gecenin karanlık perdesi tamamen kalkmıştı. Artık hücum anıydı. Saatime baktım. Dört buçuğa geliyordu. Birkaç dakika sonra ortalık tamamen ağaracak ve düşman, askerlerimizi görebilecekti. Düşmanın piyade, mitralyöz ateşi başlarsa ve kara ve deniz toplarının mermileri bu sıkı düzende duran askerlerimiz üzerinde bir defa patlarsa hücumun imkânsızlığından şüphe etmiyordum.
Hemen ileri koştum. Tümen kumandanına rastladım. O da ve her ikimizin refakatimizde bulunanlar beraber olduğu halde hücum safının önüne geçtik. Gayet kısa ve seri bir teftiş yaptım. Önünden geçerek yüksek sesle askerlere selam verdim ve dedim ki: 'Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işret verdiğim zaman hep birden atılırsınız.' Kumandan ve subaylara da işaretimle askerlerin dikkatini çekmelerini emrettim Ondan sonra hücum safının önünde bir yere kadar gidildi ve oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretini verdim. Bütün askerler, subaylar, artık her şeyi unutmuşlar, bakışlarını, kalplerini, verilecek işarete yöneltmiş bulunuyorlardı. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış askerlerimiz ve onların önünde tabancaları, kılıçları ellerinde subaylarımız kırbacımın aşağı inmesiyle demirden bir kitle halinde aslanca bir saldırıyla ileri atıldılar. Bir saniye sonra düşman siperleri içinde gökyüzüne yükselen bir sesten başka bir şey işitilmiyordu. Allah, Allah, Allah? Düşman silah kullanmaya vakit bulamadı. Boğaz boğaza kahramanca mücadele sonunda ilk hatta bulunan düşman tümüyle imha edildi."
8. Tümen Alaylarınca sadece süngü hücumuyla gerçekleşen bu taarruzda, 4 saat süren kanlı süngü muharebeleri sonunda Conkbayırı'nın tamamı ele geçirilmiştir. "10 Ağustos'ta saat 04.30'daki, Türk tarafının yalnızca süngüsünü kullanarak yaptığı kanlı taarruz sonucu Kocaçimentepe-Conkbayırı hattı güven altına alınmış, tüm İngiliz ve Anzak birlikleri taarruz gücünü yitirmiştir."
Düşmana çok büyük kayıplar verdirilen bu savaş sırasında Atatürk de göğsündeki saate isabet eden bir şarapnel parçasıyla yaralanmıştır.
Resmi kayıtlara göre 5 gün süren Conkbayırı taarruzunda; Türk tarafı 20 bin, düşman tarafı ise 25 bin kayıp vermiştir.
10 Ağustos 1915 tarihindeki Conkbayırı taarruzu hakkında, Fahrettin Altay Paşa şunları söyleyecekti: "Mustafa Kemal, 10 Ağustos'ta yalnız İstanbul'un değil, bütün bir memleketin işgalini önlemişti. Artık ümitleri kalmayan İngilizler, iki ay sonra Gelibolu Yarımadasını boşaltıp çekilip gitmeye mecbur kalıyorlardı."
Çanakkale'de ve akabinde Anadolu'da Mustafa Kemal'in tokadını yiyen başta İngiliz olmak üzere eli kanlı emperyalizm; diz çöktüremediği Türk milletini içten çökertme hesaplarına girişecekti... Amaçları Anadolu'yu tekrar 'kansız ve kılıçsız' bir şekilde elde etmekti... Saldıracakları kişi elbette onları bu topraklardan kovan bu milletin birlik otağı, sığınılacağı limanı Mustafa Kemal Atatürk'tü.
Ama bu sefer de emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerin oyununu Hocatürk, Baştürk, Haydar Baş bozacaktı... Varlığımız Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!
İşte Mustafa Kemal Atatürk bu, sevgili okurlar... İngiliz'in şahsında tüm emperyalizmi tarihin çöp tenekesine döken büyük askeri komutan...
Elbette tarih boyunca ve kıyamete dek İngiliz bu acıyı unutmayacak ve satın aldığı uşaklarıyla Atatürk'e "dinsiz" yaftasını takacaktı...
Çanakkale'de yenilen İngiliz Generali Aspinal Oglander; İngilizlerin Gelibolu Seferi'nin resmi tarihine şöyle not düşecekti: "Bir Tümen Komutanı'nın üç ayrı yerde tek başına giriştiği hareketlerle bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek nadirdir."
8 Ağustos 1915'te, Conkbayırı İngilizlerin eline geçmiştir. 10 Ağustos 1915'te, Atatürk, İngilizlerin 8 Ağustos'ta ele geçirdiği Conkbayırı'na taarruz etmiştir. Sabah saat 04.30'da baskın şeklinde bir taarruza karar vermiştir. Taarruzda kullanacağı kuvvet, 8. Tümen'e bağlı 23, 24. ve 47. Alaylardır.
Atatürk, anılarında Conkbayırı Taarruzu'nun başlamasını şöyle anlatmıştır:
"Gün doğmak üzereydi. Çadırımın önüne çıktım. Hücum edecek askeri görüyordum. Oradan hücumun yapılmasını bekleyecektim. Gecenin karanlık perdesi tamamen kalkmıştı. Artık hücum anıydı. Saatime baktım. Dört buçuğa geliyordu. Birkaç dakika sonra ortalık tamamen ağaracak ve düşman, askerlerimizi görebilecekti. Düşmanın piyade, mitralyöz ateşi başlarsa ve kara ve deniz toplarının mermileri bu sıkı düzende duran askerlerimiz üzerinde bir defa patlarsa hücumun imkânsızlığından şüphe etmiyordum.
Hemen ileri koştum. Tümen kumandanına rastladım. O da ve her ikimizin refakatimizde bulunanlar beraber olduğu halde hücum safının önüne geçtik. Gayet kısa ve seri bir teftiş yaptım. Önünden geçerek yüksek sesle askerlere selam verdim ve dedim ki: 'Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işret verdiğim zaman hep birden atılırsınız.' Kumandan ve subaylara da işaretimle askerlerin dikkatini çekmelerini emrettim Ondan sonra hücum safının önünde bir yere kadar gidildi ve oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretini verdim. Bütün askerler, subaylar, artık her şeyi unutmuşlar, bakışlarını, kalplerini, verilecek işarete yöneltmiş bulunuyorlardı. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış askerlerimiz ve onların önünde tabancaları, kılıçları ellerinde subaylarımız kırbacımın aşağı inmesiyle demirden bir kitle halinde aslanca bir saldırıyla ileri atıldılar. Bir saniye sonra düşman siperleri içinde gökyüzüne yükselen bir sesten başka bir şey işitilmiyordu. Allah, Allah, Allah? Düşman silah kullanmaya vakit bulamadı. Boğaz boğaza kahramanca mücadele sonunda ilk hatta bulunan düşman tümüyle imha edildi."
8. Tümen Alaylarınca sadece süngü hücumuyla gerçekleşen bu taarruzda, 4 saat süren kanlı süngü muharebeleri sonunda Conkbayırı'nın tamamı ele geçirilmiştir. "10 Ağustos'ta saat 04.30'daki, Türk tarafının yalnızca süngüsünü kullanarak yaptığı kanlı taarruz sonucu Kocaçimentepe-Conkbayırı hattı güven altına alınmış, tüm İngiliz ve Anzak birlikleri taarruz gücünü yitirmiştir."
Düşmana çok büyük kayıplar verdirilen bu savaş sırasında Atatürk de göğsündeki saate isabet eden bir şarapnel parçasıyla yaralanmıştır.
Resmi kayıtlara göre 5 gün süren Conkbayırı taarruzunda; Türk tarafı 20 bin, düşman tarafı ise 25 bin kayıp vermiştir.
10 Ağustos 1915 tarihindeki Conkbayırı taarruzu hakkında, Fahrettin Altay Paşa şunları söyleyecekti: "Mustafa Kemal, 10 Ağustos'ta yalnız İstanbul'un değil, bütün bir memleketin işgalini önlemişti. Artık ümitleri kalmayan İngilizler, iki ay sonra Gelibolu Yarımadasını boşaltıp çekilip gitmeye mecbur kalıyorlardı."
Çanakkale'de ve akabinde Anadolu'da Mustafa Kemal'in tokadını yiyen başta İngiliz olmak üzere eli kanlı emperyalizm; diz çöktüremediği Türk milletini içten çökertme hesaplarına girişecekti... Amaçları Anadolu'yu tekrar 'kansız ve kılıçsız' bir şekilde elde etmekti... Saldıracakları kişi elbette onları bu topraklardan kovan bu milletin birlik otağı, sığınılacağı limanı Mustafa Kemal Atatürk'tü.
Ama bu sefer de emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerin oyununu Hocatürk, Baştürk, Haydar Baş bozacaktı... Varlığımız Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023