Sazan balığını biliyorsunuz. Bir de İsrail sazanı varmış. Şahsen bilmiyordum. Geçtiğimiz Cuma sabahıydı yanılmıyorsam. Çay ocağında Meltem TV'nin emektar yönetmenlerinden Haydar Tarhanlı ve birkaç arkadaş ile sabah çaylarını içerken sohbeti de iyice koyulaştırmışız.
Arkadaşın biri ilginç bir cümle kurdu. Bizim Haydar, 'Tam İsrail sazanı gibisin' demez mi? 'İsrail sazanı nedir' diye sordum. Haydar anlattı ama ben biraz daha araştırayım, dedim. İlginç bir mahlukmuş!
Ha! Bir de çok sık kullandığımız 'sazan veya sazan gibi atlamak' terimleri var. Hatırlatayım mı?
"Şehirlerarası yolculuk yapan birisi çok sıkışmış ve verilen molada çarçabuk lavaboya koşmuş. Şansına boş kabin bulup girmiş.
Tam oturmuştu ki yan kabinden bir ses "merhaba". Adam şaşkın, "merhaba" diye cevap verdi.
Ses devam etti: "Nasılsın?" (İlk defa başına böyle bir şey geliyordu) Yine şaşkın şaşkın yanıtladı: "Sağ ol, iyiyim. Sen nasılsın?"
Ses sordu: "Ne yapıyorsun?" Bir an tereddüt geçirdi. Adam onun tuvalette olduğunu bildiği için mutlaka ne yaptığını da biliyordu. Düşündü ve yanıtladı:
"Ben" dedi "İstanbul'dan, Ankara'ya gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun?"
Adamın sonraki cümlesi bu muhabbeti sona erdirdi. "Hayatım, telefonu kapatıyorum. Yandaki tuvalette bir geri zekalı var. Sana sorduğum sorulara yanıt verip duruyor. Ben seni sonra ararım."
İşte sazan gibi atlamak böyle bir şey. Hem de aynalı sazan cinsinden.
Gelelim İsrail Sazanına!
Hemen ortama kısa sürede adapte olan, çok hızlı çoğalan, bir yaşına geldiğinde üreyebilen, ayrıca yılda 5-6 kez üreyebilen, bir seferde 200-250 bin yumurta (1 kg'lik olursa) bırakabilen tatlı su balığı.
Yukarıda da belirttiğim gibi istilacı ve çabuk üreyen bir tür olduğundan kısa sürede bulunduğu ortama hakim oluyor. Bunun neticesinde ortamda yer alan diğer canlıların üremesini ve gelişmesini engelliyor. Ayrıca yaşadığı göl, gölet ve barajlardaki bitkilere de çeşitli zararlar veriyor. Tüm bunlar yanında maddi değeri ise oldukça düşük.
Bu balık türü 93'lü yıllarda Göller Bölgesindeki bazı göllerlimize bırakılıyor. Şimdi o gölleri istila etmiş vaziyetteler ve vatandaş şikayetçi. Birçok diğer göllere de birileri tarafından bırakılmış ve vatandaş isyan ediyor.
Biz, İsrail Sazanından daha tehlikeli yaratıklara gelelim.
Bunlar iki ayaklıdır. Kendilerinin üstün ırk olduğuna inanırlar ve insanlığı küçümserler. Yüz yıllardır girdikleri devletlerin, toplumların içine kısa sürede adapte olmuş, o devlet ve toplumların hemen her alanına müdahil pozisyonuna gelmişlerdir.
Balık sazandan ayrılan yönleri ise üremeleridir. Bunların dünyadaki sayıları oldukça azdır. Ama girdikleri toplumlarda, gözlerine kestirdikleri kişileri kurdukları örgüt, vakıf, dernek vs. gibi yapılar ile yapay döllenme yoluyla adeta kendilerine benzetirler.
Bakın Ortadoğu'ya! Her taraf yanarken İsrail'de bırakın bomba patlamayı, İsrail devleti çocuk katlediyor, yayılmacılığını sürdürüyor. Demek ki bir yerlerden güç alıyor.
Bunların en güçlü ve dünyaya yön verdikleri güçleri ise paradır. Dünya'nın en zengin 500 kişisinin 200'ü bunlardandır. Dünya'da dolaşan paranın %35'i bunların tekelindedir. Kurdukları firma ve markalar ile ülkelerin üretim-tüketim yapısını ele geçirir ve yerli firma ve markaları yok ederek bir nevi tekelleşme sağlarlar.
Bu gerçekleri bizzat ülkemizde de yaşıyoruz.
Arkadaşın biri ilginç bir cümle kurdu. Bizim Haydar, 'Tam İsrail sazanı gibisin' demez mi? 'İsrail sazanı nedir' diye sordum. Haydar anlattı ama ben biraz daha araştırayım, dedim. İlginç bir mahlukmuş!
Ha! Bir de çok sık kullandığımız 'sazan veya sazan gibi atlamak' terimleri var. Hatırlatayım mı?
"Şehirlerarası yolculuk yapan birisi çok sıkışmış ve verilen molada çarçabuk lavaboya koşmuş. Şansına boş kabin bulup girmiş.
Tam oturmuştu ki yan kabinden bir ses "merhaba". Adam şaşkın, "merhaba" diye cevap verdi.
Ses devam etti: "Nasılsın?" (İlk defa başına böyle bir şey geliyordu) Yine şaşkın şaşkın yanıtladı: "Sağ ol, iyiyim. Sen nasılsın?"
Ses sordu: "Ne yapıyorsun?" Bir an tereddüt geçirdi. Adam onun tuvalette olduğunu bildiği için mutlaka ne yaptığını da biliyordu. Düşündü ve yanıtladı:
"Ben" dedi "İstanbul'dan, Ankara'ya gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun?"
Adamın sonraki cümlesi bu muhabbeti sona erdirdi. "Hayatım, telefonu kapatıyorum. Yandaki tuvalette bir geri zekalı var. Sana sorduğum sorulara yanıt verip duruyor. Ben seni sonra ararım."
İşte sazan gibi atlamak böyle bir şey. Hem de aynalı sazan cinsinden.
Gelelim İsrail Sazanına!
Hemen ortama kısa sürede adapte olan, çok hızlı çoğalan, bir yaşına geldiğinde üreyebilen, ayrıca yılda 5-6 kez üreyebilen, bir seferde 200-250 bin yumurta (1 kg'lik olursa) bırakabilen tatlı su balığı.
Yukarıda da belirttiğim gibi istilacı ve çabuk üreyen bir tür olduğundan kısa sürede bulunduğu ortama hakim oluyor. Bunun neticesinde ortamda yer alan diğer canlıların üremesini ve gelişmesini engelliyor. Ayrıca yaşadığı göl, gölet ve barajlardaki bitkilere de çeşitli zararlar veriyor. Tüm bunlar yanında maddi değeri ise oldukça düşük.
Bu balık türü 93'lü yıllarda Göller Bölgesindeki bazı göllerlimize bırakılıyor. Şimdi o gölleri istila etmiş vaziyetteler ve vatandaş şikayetçi. Birçok diğer göllere de birileri tarafından bırakılmış ve vatandaş isyan ediyor.
Biz, İsrail Sazanından daha tehlikeli yaratıklara gelelim.
Bunlar iki ayaklıdır. Kendilerinin üstün ırk olduğuna inanırlar ve insanlığı küçümserler. Yüz yıllardır girdikleri devletlerin, toplumların içine kısa sürede adapte olmuş, o devlet ve toplumların hemen her alanına müdahil pozisyonuna gelmişlerdir.
Balık sazandan ayrılan yönleri ise üremeleridir. Bunların dünyadaki sayıları oldukça azdır. Ama girdikleri toplumlarda, gözlerine kestirdikleri kişileri kurdukları örgüt, vakıf, dernek vs. gibi yapılar ile yapay döllenme yoluyla adeta kendilerine benzetirler.
Bakın Ortadoğu'ya! Her taraf yanarken İsrail'de bırakın bomba patlamayı, İsrail devleti çocuk katlediyor, yayılmacılığını sürdürüyor. Demek ki bir yerlerden güç alıyor.
Bunların en güçlü ve dünyaya yön verdikleri güçleri ise paradır. Dünya'nın en zengin 500 kişisinin 200'ü bunlardandır. Dünya'da dolaşan paranın %35'i bunların tekelindedir. Kurdukları firma ve markalar ile ülkelerin üretim-tüketim yapısını ele geçirir ve yerli firma ve markaları yok ederek bir nevi tekelleşme sağlarlar.
Bu gerçekleri bizzat ülkemizde de yaşıyoruz.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024