Üniversitelerin bölünmesinin gündeme gelmesi Türkiye'de büyük tartışmalara yol açtı. Bunların içerisinde en dikkat çekeni elbette İstanbul Üniversitesi...
565 yıllık geçmişi olan köklü bir üniversitenin bölünmesinin gündeme gelmesi hiç kimseyi memnun etmedi.
Dünyanın en iyi 500 üniversitesi sıralamasında 385'inci olan İstanbul Üniversitesi'nden iki de nobel ödülü alan isim çıktı; Prof. Dr. Aziz Sancar ve Orhan Pamuk.
Üniversite'nin çok da zengin bir kütüphane koleksiyonu var; yaklaşık 1.5 milyon kitap.
Bilim dünyasına kazandırılan sayısız makaleler ile kazanılması zor ve uzun yıllar alan bir saygınlığın adıdır İstanbul Üniversitesi.
YÖK Başkanı Sayın Yekta Saraç, bu konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı fakat İstanbul Üniversitesi'ne bağlı Çapa ve Cerrahpaşa'nın yıllardır adeta sistematik bir şekilde ihmal edilmesi göz önünde bulundurulduğunda gönülleri rahatlattığı söylenemez.
Çapa ve Cerrahpaşa AK Partisi sayesinde iflasın eşiğine getirildi. Yılda yaklaşık 2.5 milyon insana hizmet eden bu kurumlarda mali kriz nedeniyle ameliyatlar yapılamadı. Aylar sonrasına randevular verildi. Profesör veya doçent gibi birçok ekol isim hastaneden ayrıldı.
Doktorların nöbetleri o kadar sık ve uzun olmaya başladı ki, insan olan buna dayanamaz.
Bütün bu sorunlar devam ederken en nihayetinde Çapa'nın Hasdal'a taşınmasına karar verildi.
Bakalım taşınmak bütün bu sorunları çözecek mi, bekleyip göreceğiz!
Bakalım Çapa'nın yerine ne yapılacak, onu da göreceğiz!
Bu ve buna benzer çok daha büyük sorunlar çözüm beklerken İstanbul Üniversite'sinin bölünmesinin gündeme gelmesi doğal olarak insanları isyan ettirdi.
İstanbul Üniversitesi'nden bir öğretim üyesi ile bu konuları konuşuyorduk; bu bölünme konusunun mantığı nedir diye sorduğumda, "İnan bana ben de anlayamadım hatta sadece ben değil bütün öğretim üyeleri bunun mantığını anlayamadı" diye cevap verdi.
Nasıl yani diyerek konuyu açmasını istedim.
"Eğer öğretim üyesi sorunu varsa yeni üniversitede de bu sorun olacak. Yok, eğer yeni üniversiteye öğretim üyesi takviyesi yapılacaksa yine yapılabilir, bölünmeye ne gerek var!" dedi ve devam etti...
"Problem rektörse rektör değiştirmek tamamen cumhurbaşkanının elinde? Eskiden olsa seçim falan derken zor oluyordu ama şimdi istediği rektörü cumhurbaşkanı atayabilir. İsterse iki rektör de atayabilir. Kaldı ki şimdiki rektör iyi de bir insan. Dekan problemi varsa onlar da değiştirilebilir. Öyleyse problem rektör veya dekan problemi de değil!
Eğer problem o bölgelerin emlak değerlerinden yararlanmaksa başka yere taşısınlar. Nitekim Çapa'yı Hasdal'a taşıyorlar. Bunun için Üniversite'yi bölmeye ne gerek var! Ayrıca Cerrahpaşa'nın yerini değiştirseler bile o bölgenin altında tarih yatıyor. Oraya bir çivi bile çakmaları zor... Yani Cerrahpaşa'da rant elde etmek o kadar kolay değil!
Üniversiteler bölündüğünde ismi değişen üniversite uluslararası tüm kazanımları yitirecek, her şeye sıfırdan başlanacak. İsmi aynı kalacak falan deniliyor ama yine de bölünmenin amacı anlaşılamıyor! Yani birçok başka konuları da düşünüyoruz fakat bölünmenin amacını bir türlü anlayamıyoruz, mantıklı bir izahı yok bu işin." dedi.
Peki, sizler öğretim üyeleri olarak bir heyet oluşturup bu işi durduramaz mısınız ya da neler olduğunu öğrenemez misiniz, diye sorduğumda da: "Böyle bir heyetin YÖK Başkanı'na gittiğini duydum, fakat tatmin edici bir açıklamanın yapılamadığını anladım" diyerek geçiştirdi?
Tepkilerin yurt genelinde çoğalması üzerine seçim sürecine girilmesi göz önünde bulundurularak, yasa tasarısının şimdilik dondurulacağı ihtimali gündeme geldi. Fakat en kısa zamanda bu yasa tasarısının tekrar servis edileceği aşikâr. Bölünme konusundaki ısrar da oldukça manidar!
Anlayan beri gelsin?
565 yıllık geçmişi olan köklü bir üniversitenin bölünmesinin gündeme gelmesi hiç kimseyi memnun etmedi.
Dünyanın en iyi 500 üniversitesi sıralamasında 385'inci olan İstanbul Üniversitesi'nden iki de nobel ödülü alan isim çıktı; Prof. Dr. Aziz Sancar ve Orhan Pamuk.
Üniversite'nin çok da zengin bir kütüphane koleksiyonu var; yaklaşık 1.5 milyon kitap.
Bilim dünyasına kazandırılan sayısız makaleler ile kazanılması zor ve uzun yıllar alan bir saygınlığın adıdır İstanbul Üniversitesi.
YÖK Başkanı Sayın Yekta Saraç, bu konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı fakat İstanbul Üniversitesi'ne bağlı Çapa ve Cerrahpaşa'nın yıllardır adeta sistematik bir şekilde ihmal edilmesi göz önünde bulundurulduğunda gönülleri rahatlattığı söylenemez.
Çapa ve Cerrahpaşa AK Partisi sayesinde iflasın eşiğine getirildi. Yılda yaklaşık 2.5 milyon insana hizmet eden bu kurumlarda mali kriz nedeniyle ameliyatlar yapılamadı. Aylar sonrasına randevular verildi. Profesör veya doçent gibi birçok ekol isim hastaneden ayrıldı.
Doktorların nöbetleri o kadar sık ve uzun olmaya başladı ki, insan olan buna dayanamaz.
Bütün bu sorunlar devam ederken en nihayetinde Çapa'nın Hasdal'a taşınmasına karar verildi.
Bakalım taşınmak bütün bu sorunları çözecek mi, bekleyip göreceğiz!
Bakalım Çapa'nın yerine ne yapılacak, onu da göreceğiz!
Bu ve buna benzer çok daha büyük sorunlar çözüm beklerken İstanbul Üniversite'sinin bölünmesinin gündeme gelmesi doğal olarak insanları isyan ettirdi.
İstanbul Üniversitesi'nden bir öğretim üyesi ile bu konuları konuşuyorduk; bu bölünme konusunun mantığı nedir diye sorduğumda, "İnan bana ben de anlayamadım hatta sadece ben değil bütün öğretim üyeleri bunun mantığını anlayamadı" diye cevap verdi.
Nasıl yani diyerek konuyu açmasını istedim.
"Eğer öğretim üyesi sorunu varsa yeni üniversitede de bu sorun olacak. Yok, eğer yeni üniversiteye öğretim üyesi takviyesi yapılacaksa yine yapılabilir, bölünmeye ne gerek var!" dedi ve devam etti...
"Problem rektörse rektör değiştirmek tamamen cumhurbaşkanının elinde? Eskiden olsa seçim falan derken zor oluyordu ama şimdi istediği rektörü cumhurbaşkanı atayabilir. İsterse iki rektör de atayabilir. Kaldı ki şimdiki rektör iyi de bir insan. Dekan problemi varsa onlar da değiştirilebilir. Öyleyse problem rektör veya dekan problemi de değil!
Eğer problem o bölgelerin emlak değerlerinden yararlanmaksa başka yere taşısınlar. Nitekim Çapa'yı Hasdal'a taşıyorlar. Bunun için Üniversite'yi bölmeye ne gerek var! Ayrıca Cerrahpaşa'nın yerini değiştirseler bile o bölgenin altında tarih yatıyor. Oraya bir çivi bile çakmaları zor... Yani Cerrahpaşa'da rant elde etmek o kadar kolay değil!
Üniversiteler bölündüğünde ismi değişen üniversite uluslararası tüm kazanımları yitirecek, her şeye sıfırdan başlanacak. İsmi aynı kalacak falan deniliyor ama yine de bölünmenin amacı anlaşılamıyor! Yani birçok başka konuları da düşünüyoruz fakat bölünmenin amacını bir türlü anlayamıyoruz, mantıklı bir izahı yok bu işin." dedi.
Peki, sizler öğretim üyeleri olarak bir heyet oluşturup bu işi durduramaz mısınız ya da neler olduğunu öğrenemez misiniz, diye sorduğumda da: "Böyle bir heyetin YÖK Başkanı'na gittiğini duydum, fakat tatmin edici bir açıklamanın yapılamadığını anladım" diyerek geçiştirdi?
Tepkilerin yurt genelinde çoğalması üzerine seçim sürecine girilmesi göz önünde bulundurularak, yasa tasarısının şimdilik dondurulacağı ihtimali gündeme geldi. Fakat en kısa zamanda bu yasa tasarısının tekrar servis edileceği aşikâr. Bölünme konusundaki ısrar da oldukça manidar!
Anlayan beri gelsin?
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022