Her geçen gün daha da karanlığa bürünen ülkemiz, bağımsızlığımız ve geleceğimiz açısından maalesef tehlike sinyalleri vermektedir. Ülkemiz üzerine oynanan oyunların biri bitmeden diğeri başlamaktadır. Fakat bu oyunlar adeta bir tiyatronun oyuncuları tarafından ard arda oynanan belli bir senaryo olma özelliğini taşıyor gibi. Aynı yönetmen tarafından farklı karakterlerle yapılan bu aksiyon, aslında aynı amacı hedeflemektedir. Bu hedefin adı da Büyük Ortadoğu Projesi'dir.
Ankara ve İstanbul'da yapılan bombalı saldırılar ve akabinde yapılan suçlamalar toplumu her geçen gün germektedir. Bu senaryonun aktif aktörlerinden bahsedecek olursak, rollerini ustaca oynayan meclisteki vekiller ve siyasi partilerdir diyebiliriz. Her gün laf dalaşı yapıp toplumu germekten başka siyaset üretmeyen seçilmişler, yaptıkları bu laf dalaşı ile toplumda ayrım oluşturup etnik kamplaşmanın yolunu açmaktadırlar.
Neticede, olacak olan toplumsal ayrışmanın sonu BOP hedeflerine bir adım daha yaklaşmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Dün Diyarbakır'ın BOP'un yıldızı olduğunu söyleyen Sayın Cumhurbaşkanı, bugün Diyarbakır'da yaşananlarla ilgili üzerine hiçbir sorumluluk almamaktadır. Bugün söylediklerini unutmuş durumda gibi gözükmektedir. Millete mağdur edebiyatı yapıp aslında BOP'un hedefine hizmet etmek çok tehlikelidir.
Sultanahmet patlamasında olay yerini ziyaret edip çiçek bırakan Sayın Cumhurbaşkanı toplumun bir kesimi tarafından alkışlanmaktadır. Yine, kalabalığa dua ettiren Sayın Cumhurbaşkanı sanki İslami hassasiyeti olan dini bir lider imiş gibi gözükmektedir.
Millete soruyorum; milli birlik ve beraberlikten bahsedenler BOP eşbaşkanı olabilir mi? Dini hassasiyetten bahsedenler, Sultanahmet Camii'nde papazın duasına amin diyebilir mi?
Tabii ki bu soruların cevabı hiç düşünmeden "hayır"dır. Ama mevcut iktidarın paralı ve parasız avukatları, cübbeli ve cübbesiz din bezirganları bu sorulara hayır diyememektedir. Cenab-ı Hakkın razı olmayacağı bir hususu, kim ne kadar allasa pullasa da, Allah katında suçlu olmaktan kurtulamayacaktır.
Bu karanlık gidişin aydınlanması nasıl olacaktır? Elbette toplumun ayıkması Ortadoğu ve ülkemiz üzerine oynanan oyunları hem dünya, gözüyle hem gönül gözüyle anlayıp tedbir alabilecek bir milletin iradesi sonlandırabilir. O da Türk'le Kürt'ün kardeş olduğu Sünni ve Şii'nin kardeş olduğu geçeğidir. Aksi tutumlar hem dini, hem milli açıdan her gün yok olmamıza neden olacak ayrışmalardır.
Cenab-ı Hak tez zamanda Türk Milleti'ne ve İslam coğrafyasındaki Müslümanlara kardeş olma bilincini nasip etsin.
Ankara ve İstanbul'da yapılan bombalı saldırılar ve akabinde yapılan suçlamalar toplumu her geçen gün germektedir. Bu senaryonun aktif aktörlerinden bahsedecek olursak, rollerini ustaca oynayan meclisteki vekiller ve siyasi partilerdir diyebiliriz. Her gün laf dalaşı yapıp toplumu germekten başka siyaset üretmeyen seçilmişler, yaptıkları bu laf dalaşı ile toplumda ayrım oluşturup etnik kamplaşmanın yolunu açmaktadırlar.
Neticede, olacak olan toplumsal ayrışmanın sonu BOP hedeflerine bir adım daha yaklaşmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Dün Diyarbakır'ın BOP'un yıldızı olduğunu söyleyen Sayın Cumhurbaşkanı, bugün Diyarbakır'da yaşananlarla ilgili üzerine hiçbir sorumluluk almamaktadır. Bugün söylediklerini unutmuş durumda gibi gözükmektedir. Millete mağdur edebiyatı yapıp aslında BOP'un hedefine hizmet etmek çok tehlikelidir.
Sultanahmet patlamasında olay yerini ziyaret edip çiçek bırakan Sayın Cumhurbaşkanı toplumun bir kesimi tarafından alkışlanmaktadır. Yine, kalabalığa dua ettiren Sayın Cumhurbaşkanı sanki İslami hassasiyeti olan dini bir lider imiş gibi gözükmektedir.
Millete soruyorum; milli birlik ve beraberlikten bahsedenler BOP eşbaşkanı olabilir mi? Dini hassasiyetten bahsedenler, Sultanahmet Camii'nde papazın duasına amin diyebilir mi?
Tabii ki bu soruların cevabı hiç düşünmeden "hayır"dır. Ama mevcut iktidarın paralı ve parasız avukatları, cübbeli ve cübbesiz din bezirganları bu sorulara hayır diyememektedir. Cenab-ı Hakkın razı olmayacağı bir hususu, kim ne kadar allasa pullasa da, Allah katında suçlu olmaktan kurtulamayacaktır.
Bu karanlık gidişin aydınlanması nasıl olacaktır? Elbette toplumun ayıkması Ortadoğu ve ülkemiz üzerine oynanan oyunları hem dünya, gözüyle hem gönül gözüyle anlayıp tedbir alabilecek bir milletin iradesi sonlandırabilir. O da Türk'le Kürt'ün kardeş olduğu Sünni ve Şii'nin kardeş olduğu geçeğidir. Aksi tutumlar hem dini, hem milli açıdan her gün yok olmamıza neden olacak ayrışmalardır.
Cenab-ı Hak tez zamanda Türk Milleti'ne ve İslam coğrafyasındaki Müslümanlara kardeş olma bilincini nasip etsin.
H. İbrahim TALAY / diğer yazıları
- Kısır politika ve milli siyaset / 31.05.2020
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018