Yaşadığımız asırda hak ve bâtıl mücadelesinde taraf olmak zorunda kalmak durumundayız. Yani insan, hakkın ve hakikatin yanında olmak ya da bâtıl ve taraftarı olmak zorundadır. İkisi arasında da başka bir seçenek yoktur.
İnsanın yetişmesindeki en büyük etkenin aile olduğunu düşünürsek, ebeveynlerden aldığımız terbiye ve kültür bize geçmişin doğruluğunu ya da yanlışlığını öğretmiştir. Fakat bu öğrenim esasında her zaman kıstasımız milli ve manevi değerlerimiz olmalıdır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün tartışma konusu haline getirildiği şu günlerde ben de çocukluğumda beni yetiştiren, Mustafa Kemal Atatürk'ün döneminde yaşamış rahmetli dedem ve anneannemden haçlı ordularının ülkemizi işgal etmeye çalıştığı dönemde onlara karşı vatanı savunup tek gayesi Allah'ın dinini ayakta tutmak ve bağımsızlık olan Ulu Önderi çokça dinleme fırsatı buldum.
Günümüzde Atatürkçülüğü kalkan edinip amacı İslam dinini yok etmek olan bir güruh, diğer taraftan sözü İslam ama özü vatanı parçalamak olan İngiliz destekli gruplar türedi. Bunlara karşı tarihin gerçeklerini açıklamak her Türk vatandaşının asli görevidir.
Tarihi iki yerden öğrenebiliriz: Kaynaklar ve canlı şahitler. Benim bu yazıda anlatacağım canlı şahitlerden vereceğim örneklerdir. Atatürk ve silah arkadaşlarını anlatırken gözleri dolan anneannem, çarşaflı, ibadet ve zikir ehli bir kadındı. Dedemin yaşantısı da aynı ölçüdeydi. Bize sürekli vatanımıza ve dinimize sahip çıkmamızı anlatırlardı. Atatürk'ü her defasında örnek gösterirlerdi.
1970'li yıllarda, dedem ve anneannemin yaşantısı ve şahitliği etkisiyle benden sonra doğan kardeşimin adı 'Mustafa Kemal' konuldu. Bu manada kardeşim Mustafa Kemal'in ismi, Atatürk'e şahit olmuş dedem ve anneannemin neslimize bıraktığı mühürdür.
Bizler de hayatımıza ve tarihe yön veren Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın öğretileriyle vatanımıza, milletimize, dinimize ve Mustafa Kemal Atatürk'e son nefesimize kadar sahip çıkıp Hakkın ölçüsüyle gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz.
İnsanın yetişmesindeki en büyük etkenin aile olduğunu düşünürsek, ebeveynlerden aldığımız terbiye ve kültür bize geçmişin doğruluğunu ya da yanlışlığını öğretmiştir. Fakat bu öğrenim esasında her zaman kıstasımız milli ve manevi değerlerimiz olmalıdır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün tartışma konusu haline getirildiği şu günlerde ben de çocukluğumda beni yetiştiren, Mustafa Kemal Atatürk'ün döneminde yaşamış rahmetli dedem ve anneannemden haçlı ordularının ülkemizi işgal etmeye çalıştığı dönemde onlara karşı vatanı savunup tek gayesi Allah'ın dinini ayakta tutmak ve bağımsızlık olan Ulu Önderi çokça dinleme fırsatı buldum.
Günümüzde Atatürkçülüğü kalkan edinip amacı İslam dinini yok etmek olan bir güruh, diğer taraftan sözü İslam ama özü vatanı parçalamak olan İngiliz destekli gruplar türedi. Bunlara karşı tarihin gerçeklerini açıklamak her Türk vatandaşının asli görevidir.
Tarihi iki yerden öğrenebiliriz: Kaynaklar ve canlı şahitler. Benim bu yazıda anlatacağım canlı şahitlerden vereceğim örneklerdir. Atatürk ve silah arkadaşlarını anlatırken gözleri dolan anneannem, çarşaflı, ibadet ve zikir ehli bir kadındı. Dedemin yaşantısı da aynı ölçüdeydi. Bize sürekli vatanımıza ve dinimize sahip çıkmamızı anlatırlardı. Atatürk'ü her defasında örnek gösterirlerdi.
1970'li yıllarda, dedem ve anneannemin yaşantısı ve şahitliği etkisiyle benden sonra doğan kardeşimin adı 'Mustafa Kemal' konuldu. Bu manada kardeşim Mustafa Kemal'in ismi, Atatürk'e şahit olmuş dedem ve anneannemin neslimize bıraktığı mühürdür.
Bizler de hayatımıza ve tarihe yön veren Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın öğretileriyle vatanımıza, milletimize, dinimize ve Mustafa Kemal Atatürk'e son nefesimize kadar sahip çıkıp Hakkın ölçüsüyle gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz.
H. İbrahim TALAY / diğer yazıları
- Kısır politika ve milli siyaset / 31.05.2020
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018
- Asıl zavallı kim? / 22.05.2020
- İstikamet / 08.05.2020
- Sahte kahramanlar / 28.04.2020
- Şehr-i emin ve liyakat / 04.02.2019
- Suç, ceza ve adalet / 20.01.2019
- Çözümün adresi belli / 08.05.2018
- Tren gecikmez raydan çıkar / 05.05.2018
- Kul hakkı ve Milli Ekonomi Modeli / 28.04.2018
- Yağmur duası ve Milli Ekonomi Modeli / 27.02.2018