Soygun ve sömürü üzerine kurulmuş olan küresel ekonomi, yani liberal sistem, kurulduğundan itibaren yalan ve dolan üzerine yapılmış, süregelen bir sistemdir. Bu sistemin devletin büyümesini tanımlaması asla mümkün değildir. Wagner Kanunları, Baumol'un hipotezleri ile ekonomik ve yapısal değişimler, dışa bağlı etkiler, devletlerin politik davranışlarına bağlı olarak ortaya çıkan durumlar, bir devletin büyüme tariflerinde etkili olmuştur.
Görülen sadece iktidarların veya sistem ne olursa olsun BAŞTAKİLERİN HALKI UYUTTUĞU GERÇEĞİDİR. Yani büyümenin liberal ekonomide belli bir tanımını yapmak asla mümkün değildir. Yüzyıllardır bu konuda "uyusun da büyüsün tıpış tıpış yürüsün" ninnisi her lisanda söylenmeye devam edilmektedir.
Şimdi büyümenin ülkemizdeki masalına gelelim.
Kazara bir toplantı veya açılış olsa en üst seviyedeki idarecilerin oraya muhakkak katıldığını ve icraatlarını övdüklerini görmektesiniz. AB uyum yasalarını göğüslerini gere gere anlatırlar. Oradakiler bunları, elleri yetmez, ayağa kalkarak alkışlarlar. Yapılan halka hizmetleri, oto yolları, köprüleri, barajları, hızlı trenleri, stadyumları, ithalat artışları hariç, ihracat artışlarını vs. vs. anlatırlar. Tabii bunlar da büyük ihtiyaçlardır. Gene alkışlar, alkışlar?
Terör işbirliği, yani Kürt açınımı, paralel yapı ittifakı ve darbe, AB ihaneti? ABD kandırması, topraklarımızın NATO toprağı olarak ilanı bile ayakta alkışlanan bir ülkede yaşanmaktadır.
İş yapacak yerde 'laklak' ile büyüme yalanları ile halkımız oyalanmakta, devletimiz sona doğru hızla gitmektedir. Ege'de 18 ada Yunan'a peşkeş çekildi ise, Misak-ı Milli sınırları kaldırıldı ise, vatanın toprakları yabancılara satılıp bir kısmı kiralandı ise, devletin her türlü kurumları, genellikle yabancılara özelleştirildiyse, sizce bu konuda büyüdük mü, küçüldük mü ne dersiniz?
Evet, nüfusumuz gelen mülteciler ile arttı. Kendi nüfusumuz da arttığına göre, bu durumda büyüdük. Amma esas ekonomik büyüme tarifi gereklidir. Çünkü devletler ekonomik güçleri ile büyürler. Dolayısı ile ekonomik büyüme tanım olarak. MİLLİ GELİR İLE ÖLÇÜLMELİDİR. Her sene cari açık veren, her yaptığı üretim için dışarıdan borç alan bir ülkenin büyüme yalanlarını hala alkışlayanlara şaşmamak mümkün değildir!
Elbet yalancılar size borcumuz yok diye yalan söylüyorlar. Peki, cari açık nedir düşündünüz mü? Bir devletin geliri ve gideri arasındaki farktır. Yani gideri gelirinden fazladır.
Cari açık resmi kaynaklarca mümkün olduğunca az gösterilmekte fakat varlığı tasdik edilmektedir. Bunun manası devletin büyüdüğü değil küçüldüğüdür. On beş senedir Prof. Dr. Haydar Baş ve ekibinin anlatmaya çalıştığı gerçek, yalana esir olan halkımızın aklını başına getirememiştir. Her doğan çocuğumuz binlerce dolar borçla doğmaktadır. Yapılan her üretim ve eser ABD doları karşılığı faizli borçlanma ile yapılmış ve devletin yaptığı her tesis genellikle yabancılara hizmet vermekte, borcu ve faizleri halkın sırtına yüklenmektedir.
Bir aile ne ise devlet onun büyük halidir. Ev aldınız, araba aldınız, keyifle yaşıyor görünüyorsunuz, amma borçlusunuz ve ülke gibi açık verdiniz haciz gelir mi! Devlete ise yaptırımlar ve taviz mecburiyeti gelir. Borçla doğan çocuklara, "Uyusun da büyüsün AB caddelerinde yürüsün" ninnileri söylenir.
Görülen sadece iktidarların veya sistem ne olursa olsun BAŞTAKİLERİN HALKI UYUTTUĞU GERÇEĞİDİR. Yani büyümenin liberal ekonomide belli bir tanımını yapmak asla mümkün değildir. Yüzyıllardır bu konuda "uyusun da büyüsün tıpış tıpış yürüsün" ninnisi her lisanda söylenmeye devam edilmektedir.
Şimdi büyümenin ülkemizdeki masalına gelelim.
Kazara bir toplantı veya açılış olsa en üst seviyedeki idarecilerin oraya muhakkak katıldığını ve icraatlarını övdüklerini görmektesiniz. AB uyum yasalarını göğüslerini gere gere anlatırlar. Oradakiler bunları, elleri yetmez, ayağa kalkarak alkışlarlar. Yapılan halka hizmetleri, oto yolları, köprüleri, barajları, hızlı trenleri, stadyumları, ithalat artışları hariç, ihracat artışlarını vs. vs. anlatırlar. Tabii bunlar da büyük ihtiyaçlardır. Gene alkışlar, alkışlar?
Terör işbirliği, yani Kürt açınımı, paralel yapı ittifakı ve darbe, AB ihaneti? ABD kandırması, topraklarımızın NATO toprağı olarak ilanı bile ayakta alkışlanan bir ülkede yaşanmaktadır.
İş yapacak yerde 'laklak' ile büyüme yalanları ile halkımız oyalanmakta, devletimiz sona doğru hızla gitmektedir. Ege'de 18 ada Yunan'a peşkeş çekildi ise, Misak-ı Milli sınırları kaldırıldı ise, vatanın toprakları yabancılara satılıp bir kısmı kiralandı ise, devletin her türlü kurumları, genellikle yabancılara özelleştirildiyse, sizce bu konuda büyüdük mü, küçüldük mü ne dersiniz?
Evet, nüfusumuz gelen mülteciler ile arttı. Kendi nüfusumuz da arttığına göre, bu durumda büyüdük. Amma esas ekonomik büyüme tarifi gereklidir. Çünkü devletler ekonomik güçleri ile büyürler. Dolayısı ile ekonomik büyüme tanım olarak. MİLLİ GELİR İLE ÖLÇÜLMELİDİR. Her sene cari açık veren, her yaptığı üretim için dışarıdan borç alan bir ülkenin büyüme yalanlarını hala alkışlayanlara şaşmamak mümkün değildir!
Elbet yalancılar size borcumuz yok diye yalan söylüyorlar. Peki, cari açık nedir düşündünüz mü? Bir devletin geliri ve gideri arasındaki farktır. Yani gideri gelirinden fazladır.
Cari açık resmi kaynaklarca mümkün olduğunca az gösterilmekte fakat varlığı tasdik edilmektedir. Bunun manası devletin büyüdüğü değil küçüldüğüdür. On beş senedir Prof. Dr. Haydar Baş ve ekibinin anlatmaya çalıştığı gerçek, yalana esir olan halkımızın aklını başına getirememiştir. Her doğan çocuğumuz binlerce dolar borçla doğmaktadır. Yapılan her üretim ve eser ABD doları karşılığı faizli borçlanma ile yapılmış ve devletin yaptığı her tesis genellikle yabancılara hizmet vermekte, borcu ve faizleri halkın sırtına yüklenmektedir.
Bir aile ne ise devlet onun büyük halidir. Ev aldınız, araba aldınız, keyifle yaşıyor görünüyorsunuz, amma borçlusunuz ve ülke gibi açık verdiniz haciz gelir mi! Devlete ise yaptırımlar ve taviz mecburiyeti gelir. Borçla doğan çocuklara, "Uyusun da büyüsün AB caddelerinde yürüsün" ninnileri söylenir.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017