"İstinye Körfezinde bu akşam garipliği" şairin dünyasındaki fırtınayı Boğaz'ın sularında dindirirken, Yahya Kemal'i anlar gibiyiz.
Anlamadığımız; İstinye Deresi sırtlarında mekân tutmuş Amerikan Başkonsolosluğu'nda olanlar. Konsolosluk çalışanı Metin Topuz nam kişinin bir hafta kadar önce tutuklanması ABD'yi kızdırdı ve Amerikan Büyükelçiliği Türklere vize yasağı koydu. Dediler ki, bu kararı ABD Büyükelçisi aldı? Ve yetkililerimiz önce bunu eleştirdi ve elçinin böyle bir yetkisi olamayacağını ifade ettiler.
Önce şunu söyleyelim: Bu Büyükelçi keriz mi ki, devletine danışmadan tek başına böyle bir karar alsın krizlere sebep olsun!
"Elçiye zeval olmaz" ise de, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere diğer zevat-ı muhtereme de bu arkadaşın veda ziyaretlerini kabul etmeyeceklerini açıkladılar.
ABD'nin yasak kararının aynısını biz de Amerikan vatandaşlarına uygulama kararı aldık. Bunun gerekçesini de kabile devleti olmadığımızı ve mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesi olarak açıkladık.
Halk arasında "say benim hatırımı, sayıyım senin güzel hatırını" şeklinde söylenen söz, tam da bu mütekabiliyet ilkesini açıklar niteliktedir.
Ancak yaşanan olayda "karşılıklılık" değil de "misilleme" kavramının kullanılması uluslararası hukuka uygun düşer;
Mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesi devletlerin aralarında yaptıkları sözleşmede yer almasına karşılık misilleme ya da eski adıyla "misliyle mukabele", bir zorlama yoludur.
Ha Ali Veli, ha Veli Ali ne farkı var, her ikisi de mukabelede bulunmak değil mi, denilebilirse de biri sözleşmeden kaynaklanır, diğeri eylemden.
Amerika'nın yaptığına karşı Türkiye'nin yaptığı misilleme yani misliyle mukabeledir. Eski hukukta, eski çağlarda uygulanan kısas/ "göze göz dişe diş" tir bunun adı. Çağımızda ise devletler hukukunda (uluslararası/ulus üstü hukuk) bir yaptırım ve zorlama yoludur misilleme.
Kavramlar bu da, ne olacak hâlimiz? İç güveysiden hallice miyiz, değil miyiz ona bakalım!
Önce ABD'nin aldığı karar Türk Devleti için bir yaptırım ve zorlamadan öteye doğrudan Türk insanını cezalandırmaktır. Yasak kararı Türkiye'yi Rusya, İran ve Irak'tan ırak tutma, komşularıyla işbirliği yapmasına engel olma ve Barzanistan'a karşı tutumundan vazgeçirme amaçlıdır.
ABD'de çalışan, öğrenim gören, yakınları olan dahası yatırım ve ortaklıkları olan yurttaşlarımızın, şirketlerimizin uğrayacakları zararlar nasıl önlenecektir? Mağduriyetler nasıl giderilecektir.
Çatışmayı tırmandıracak davranış ve söylemler yerine diplomasi, izlenecek en akılcı yoldur.
Bölgemizdeki sancılı durum, içerde dışarda terörle yaptığımız mücadele ve yaşadığımız olumsuz koşullarda;
Topraklarımızın ve ulusal çıkarlarımızın korunması açısından, güç kullanımından ziyade diplomasi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Lakin siyaset adamından ziyade devlet adamına ihtiyaç vardır.
Bir de? kibir var ya bunu da kırmanın yolu önce komşularımızla birlikte hareket etmekten geçer; siyasal, ekonomik, askeri işbirliği? hele hele enerji kaynaklarını sömüren, daha da sömürmeye niyetli güçlere karşı enerji işbirliği, savunma stratejisinin kilit taşı olacaktır.
Anlamadığımız; İstinye Deresi sırtlarında mekân tutmuş Amerikan Başkonsolosluğu'nda olanlar. Konsolosluk çalışanı Metin Topuz nam kişinin bir hafta kadar önce tutuklanması ABD'yi kızdırdı ve Amerikan Büyükelçiliği Türklere vize yasağı koydu. Dediler ki, bu kararı ABD Büyükelçisi aldı? Ve yetkililerimiz önce bunu eleştirdi ve elçinin böyle bir yetkisi olamayacağını ifade ettiler.
Önce şunu söyleyelim: Bu Büyükelçi keriz mi ki, devletine danışmadan tek başına böyle bir karar alsın krizlere sebep olsun!
"Elçiye zeval olmaz" ise de, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere diğer zevat-ı muhtereme de bu arkadaşın veda ziyaretlerini kabul etmeyeceklerini açıkladılar.
ABD'nin yasak kararının aynısını biz de Amerikan vatandaşlarına uygulama kararı aldık. Bunun gerekçesini de kabile devleti olmadığımızı ve mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesi olarak açıkladık.
Halk arasında "say benim hatırımı, sayıyım senin güzel hatırını" şeklinde söylenen söz, tam da bu mütekabiliyet ilkesini açıklar niteliktedir.
Ancak yaşanan olayda "karşılıklılık" değil de "misilleme" kavramının kullanılması uluslararası hukuka uygun düşer;
Mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesi devletlerin aralarında yaptıkları sözleşmede yer almasına karşılık misilleme ya da eski adıyla "misliyle mukabele", bir zorlama yoludur.
Ha Ali Veli, ha Veli Ali ne farkı var, her ikisi de mukabelede bulunmak değil mi, denilebilirse de biri sözleşmeden kaynaklanır, diğeri eylemden.
Amerika'nın yaptığına karşı Türkiye'nin yaptığı misilleme yani misliyle mukabeledir. Eski hukukta, eski çağlarda uygulanan kısas/ "göze göz dişe diş" tir bunun adı. Çağımızda ise devletler hukukunda (uluslararası/ulus üstü hukuk) bir yaptırım ve zorlama yoludur misilleme.
Kavramlar bu da, ne olacak hâlimiz? İç güveysiden hallice miyiz, değil miyiz ona bakalım!
Önce ABD'nin aldığı karar Türk Devleti için bir yaptırım ve zorlamadan öteye doğrudan Türk insanını cezalandırmaktır. Yasak kararı Türkiye'yi Rusya, İran ve Irak'tan ırak tutma, komşularıyla işbirliği yapmasına engel olma ve Barzanistan'a karşı tutumundan vazgeçirme amaçlıdır.
ABD'de çalışan, öğrenim gören, yakınları olan dahası yatırım ve ortaklıkları olan yurttaşlarımızın, şirketlerimizin uğrayacakları zararlar nasıl önlenecektir? Mağduriyetler nasıl giderilecektir.
Çatışmayı tırmandıracak davranış ve söylemler yerine diplomasi, izlenecek en akılcı yoldur.
Bölgemizdeki sancılı durum, içerde dışarda terörle yaptığımız mücadele ve yaşadığımız olumsuz koşullarda;
Topraklarımızın ve ulusal çıkarlarımızın korunması açısından, güç kullanımından ziyade diplomasi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Lakin siyaset adamından ziyade devlet adamına ihtiyaç vardır.
Bir de? kibir var ya bunu da kırmanın yolu önce komşularımızla birlikte hareket etmekten geçer; siyasal, ekonomik, askeri işbirliği? hele hele enerji kaynaklarını sömüren, daha da sömürmeye niyetli güçlere karşı enerji işbirliği, savunma stratejisinin kilit taşı olacaktır.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023