Allah (cc) insanoğlunu yarattığından beri insanları asla rehbersiz bırakmamıştır. İlk insan aynı zamanda bütün insanlığın atası, rehberi ve peygamberidir. O Hz. Adem'dir. Allah (cc) ahiret gününe kadar dünyaya gelecek olan insanoğlu asla sahipsiz bırakmamıştır. Bir rivayete göre 124 bin, diğer bir rivayete görede 224 bin peygamberi rehber olarak göndermiştir.
Allah (cc) insanları kendine taşıması için iki yol vermiştir. Nübüvvet ve Velayet yolları. Nübüvvet yolu peygamberlik yoludur. Bu yolun rehberi tüm peygamberlerin peygamberi alemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.a)'dir. Hatemül enbiya, son peygamberin Allah'a rıhleti ile peygamberlik yolu kapanmıştır. Peygamberlik yolunun kapanmasının ardından kıyamet gününe kadar devam edecek olan velayet ile devam edilmiştir. Velayet yolunun rehberi İmam-ı Ali (k.v.)'dir.
Bir hadis-i şerifte Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: "Benden sonra imana karşı komplo kurmak amacıyla ortaya çıkan her bid'atın karşısında benim Ehl-i Beyt'imden bir önder bulunur, Allah'ın ilhamıyla konuşarak hakkı duyurur, aydınlatır, düzenbazların hilelerini boşa çıkarır ve zayıfların dili olur." (Usul-i Kafi, c.1,s.67).
"Ey insanlar! Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar İmamet ve veraseti olarak neslime emanet ediyorum. Ben tebliğ etmekle görevli olduğum şeyi tebliğ ettim ki, burada hazır olan ve olmayan, dünyaya gelen ve gelmeyen herkese hüccet olsun. O halde kıyamet gününe kadar, burada hazır olanlar hazır olmayanlara ve babalar çocuklarına ulaştırsınlar."
İman etmiş müslümanlara kılavuz, rehber olarak Allah'ın Peygamberi alemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.a); "Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar İmamet ve veraseti olarak neslime emanet ediyorum" diyerek ilan etmiştir. Tabii bu emir ancak Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a)'i rehber, kılavuz olarak kabul etmiş mü'minler için geçerlidir. Allah (cc) Necm suresi 3 ve 4. ayetlerde; "O kendi tutkusundan (hevasından) da konuşmaz O'nun konuştuğu ancak ayettir" buyurmuştur.
Gadir-i Hum hutbesinde Hz. Muhammed (s.a.a); "Ey insanlar, Şeytan Adem'i hasetle cennetten dışarı çıkardı. Sakın Ali'ye haset etmeyiniz. Aksi taktirde amelleriniz boşa gider, ayaklarınız sürçer. Adem bir sürçme sebebiyle yeryüzüne gönderildi. Oysa Adem Aziz ve Celil olan Allah'ın seçtiği kimseydi. O hâlde sizler, aranızda Allah'ın düşmanları olduğu hâlde nasıl bir halet içinde olacaksınız? Biliniz ki sadece şekavet sahibi kimse Ali'ye düşmanlık eder ve sadece takva sahibi kimse Ali'yle dost olur. Ali'ye sadece halis mümin olan kimse iman eder" buyurmuştur.
Siz bırakın haset etmeyi, kendilerine halife diyen müslüman olduğunu iddia eden emeviler 30 yıl boyunca camilerde hutbelerde Peygamberimizin Ehl-i Beyt'ine lanet okuttular. Bunların kılavuzu, rehberi, peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a) olabilir mi? Bunların kılavuzu şeytandır, kargadır o yüzden bu zihniyetin kılavuzluğunda kalan ve ısrar eden zümrenin gagası pislikten kurtulmuyor.
Allah'ın Peygamberi kıyamete kadar devam edecek olan velayet yolunun nesli olduğunu ilan ediyorken, O'na iman etmiş insanlar nasıl olur da O'nun neslini keser ve o nesle lanet okutur. Bu gün dahi Hz. Muhammed (s.a.a) ümmeti olduğunu söyleyen insanlar Hz. Muhammed (s.a.a)'in değil de O'na düşman olan münafık nesil olan süfyan, muaviye ve yezid soyuna hizmet eder ve onlara rahmet okur. Kılavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz ancak bu insanlar pisliği rahmet olarak görüyorlar.
Sizi AB'ye (Allah'ın düşmanı şeytanın dostu olan haçlı birliğine) çağıran, ABD ile İsrail (kafirlerle) ile el ele olmaya Müslümanlara karşı saf tutmaya çağıranların Yezidden farkı nedir.
Kılavuzumuzu kendimiz seçiyoruz, kendi irademizle o yüzden Kıyamet gününde Allah (cc) hesap sorduğunda ben anlamadım ben bilemedim sözleri geçmez. Yanlışta olduğunuzu bildiğiniz halde kırk takla atıyorsunuz ya, bahaneler üretiyorsunuz ya, işte bu soruları size Allah (cc) sorduğunda o bahanelerinizi Rabbimize de diyebilecek misiniz?
Bizim kılavuzumuz Prof. Dr. Haydar Baş'tır. O bizi asla bir kafir ile beraber olmaya çağırmadı. O, "ayrılıkta azap, birlikte rahmet var" diyerek tüm islam dünyasını şii, sünnü, alevi vs. her kesimi Ehl-i Beyt'in şemsiyesi altında bir ve beraber olmaya çağırdı. İnsanımızı AB kapısında dilenci olmaya değil, Milli Ekonomi Modeli ile milli ve sosyal devlet olmaya çağırdı. İş sahibi, aş sahibi olmaya çağırdı. O Müslüman Türk milletini İslam aleminin ve komşularının karşısında rezil etmeye değil, Müslüman Türk milletini layık olduğu hamiliğe, kainat devletini kurmaya çağırdı. Biz Kılavuzumuzdan razıyız, Allah (cc) O'ndan razı olsun.
Allah (cc) insanları kendine taşıması için iki yol vermiştir. Nübüvvet ve Velayet yolları. Nübüvvet yolu peygamberlik yoludur. Bu yolun rehberi tüm peygamberlerin peygamberi alemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.a)'dir. Hatemül enbiya, son peygamberin Allah'a rıhleti ile peygamberlik yolu kapanmıştır. Peygamberlik yolunun kapanmasının ardından kıyamet gününe kadar devam edecek olan velayet ile devam edilmiştir. Velayet yolunun rehberi İmam-ı Ali (k.v.)'dir.
Bir hadis-i şerifte Resûlullah (s.a.a.) buyurdu ki: "Benden sonra imana karşı komplo kurmak amacıyla ortaya çıkan her bid'atın karşısında benim Ehl-i Beyt'imden bir önder bulunur, Allah'ın ilhamıyla konuşarak hakkı duyurur, aydınlatır, düzenbazların hilelerini boşa çıkarır ve zayıfların dili olur." (Usul-i Kafi, c.1,s.67).
"Ey insanlar! Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar İmamet ve veraseti olarak neslime emanet ediyorum. Ben tebliğ etmekle görevli olduğum şeyi tebliğ ettim ki, burada hazır olan ve olmayan, dünyaya gelen ve gelmeyen herkese hüccet olsun. O halde kıyamet gününe kadar, burada hazır olanlar hazır olmayanlara ve babalar çocuklarına ulaştırsınlar."
İman etmiş müslümanlara kılavuz, rehber olarak Allah'ın Peygamberi alemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.a); "Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar İmamet ve veraseti olarak neslime emanet ediyorum" diyerek ilan etmiştir. Tabii bu emir ancak Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a)'i rehber, kılavuz olarak kabul etmiş mü'minler için geçerlidir. Allah (cc) Necm suresi 3 ve 4. ayetlerde; "O kendi tutkusundan (hevasından) da konuşmaz O'nun konuştuğu ancak ayettir" buyurmuştur.
Gadir-i Hum hutbesinde Hz. Muhammed (s.a.a); "Ey insanlar, Şeytan Adem'i hasetle cennetten dışarı çıkardı. Sakın Ali'ye haset etmeyiniz. Aksi taktirde amelleriniz boşa gider, ayaklarınız sürçer. Adem bir sürçme sebebiyle yeryüzüne gönderildi. Oysa Adem Aziz ve Celil olan Allah'ın seçtiği kimseydi. O hâlde sizler, aranızda Allah'ın düşmanları olduğu hâlde nasıl bir halet içinde olacaksınız? Biliniz ki sadece şekavet sahibi kimse Ali'ye düşmanlık eder ve sadece takva sahibi kimse Ali'yle dost olur. Ali'ye sadece halis mümin olan kimse iman eder" buyurmuştur.
Siz bırakın haset etmeyi, kendilerine halife diyen müslüman olduğunu iddia eden emeviler 30 yıl boyunca camilerde hutbelerde Peygamberimizin Ehl-i Beyt'ine lanet okuttular. Bunların kılavuzu, rehberi, peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a) olabilir mi? Bunların kılavuzu şeytandır, kargadır o yüzden bu zihniyetin kılavuzluğunda kalan ve ısrar eden zümrenin gagası pislikten kurtulmuyor.
Allah'ın Peygamberi kıyamete kadar devam edecek olan velayet yolunun nesli olduğunu ilan ediyorken, O'na iman etmiş insanlar nasıl olur da O'nun neslini keser ve o nesle lanet okutur. Bu gün dahi Hz. Muhammed (s.a.a) ümmeti olduğunu söyleyen insanlar Hz. Muhammed (s.a.a)'in değil de O'na düşman olan münafık nesil olan süfyan, muaviye ve yezid soyuna hizmet eder ve onlara rahmet okur. Kılavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz ancak bu insanlar pisliği rahmet olarak görüyorlar.
Sizi AB'ye (Allah'ın düşmanı şeytanın dostu olan haçlı birliğine) çağıran, ABD ile İsrail (kafirlerle) ile el ele olmaya Müslümanlara karşı saf tutmaya çağıranların Yezidden farkı nedir.
Kılavuzumuzu kendimiz seçiyoruz, kendi irademizle o yüzden Kıyamet gününde Allah (cc) hesap sorduğunda ben anlamadım ben bilemedim sözleri geçmez. Yanlışta olduğunuzu bildiğiniz halde kırk takla atıyorsunuz ya, bahaneler üretiyorsunuz ya, işte bu soruları size Allah (cc) sorduğunda o bahanelerinizi Rabbimize de diyebilecek misiniz?
Bizim kılavuzumuz Prof. Dr. Haydar Baş'tır. O bizi asla bir kafir ile beraber olmaya çağırmadı. O, "ayrılıkta azap, birlikte rahmet var" diyerek tüm islam dünyasını şii, sünnü, alevi vs. her kesimi Ehl-i Beyt'in şemsiyesi altında bir ve beraber olmaya çağırdı. İnsanımızı AB kapısında dilenci olmaya değil, Milli Ekonomi Modeli ile milli ve sosyal devlet olmaya çağırdı. İş sahibi, aş sahibi olmaya çağırdı. O Müslüman Türk milletini İslam aleminin ve komşularının karşısında rezil etmeye değil, Müslüman Türk milletini layık olduğu hamiliğe, kainat devletini kurmaya çağırdı. Biz Kılavuzumuzdan razıyız, Allah (cc) O'ndan razı olsun.
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020