Gelin önce acı bir nostalji yapalım; İngiltere eski Başbakanı Gordon Brown, ABD'nin kimyasal silah yalanıyla tüm dünyayı kandırdığını, Saddam'ın kitle imha silahlarına sahip olmadığını, ifade etmiş ve dönemin başbakanı Tony Blair'i, ABD'nin oyununa ayak olmakla suçlamıştı.
Daha sonraları ise Tony Blair, Irak işgalindeki "hatalardan" dolayı özür de dilemişti.
Eski CIA ajanı Nixon, Saddam'ı sorgulamıştı. Yıllar sonra vicdanına mağlup oldu ve açıkladı; "CIA uzmanlarından oluşan 1200 kişilik bir ekip 300 milyon dolar harcayarak Irak'ı didik didik etti ancak buna rağmen tek bir kitle imha silahına bile erişilemedi."
Bu gerçeği Pentagon da yıllar sonra açıkladı: 'Kimyasal silah yalanı ile Irak'a girdik.'
Suriye'ye gelelim mi? Bak sana olayı özetle anlatayım; ABD ve İsrail'in eğittiği ve Duma-Guta bölgesine yığdığı 30 bin teröristi Esad yıllar sonra imha etti, kalanları bölgeden uzaklaştırmayı başardı. Yani Esad topraklarını teröristlerden geri aldı.
Yani ABD ve İsrail bir terör cephesini daha kaybetti. Akabinde Türkiye, İran ve Rusya bir araya geldi. Barış, siyasal çözüm sesleri yüksek sesle dillendirilmeye başlandı.
ABD tamamen kaybetmemek için Irak senaryosunu devreye soktu: 'Esad kimyasal silah kullanıyor, çocuklar katlediliyor' vs. Akabinde görüntüler.
Esad, ABD'nin bu çarpıtması karşısında ne yaptı? Gelin, araştırın, bakın, dedi. Bir heyet hazırlandı. Şam'a gitti. Duma kentine giriş yapacaktı ki, üç Haçlı, Şam'a operasyon başlattı. Bu bölgeleri bombaladı.
Bu kimyasal yalanlar öyle zehirdir ki, kişiyi hem madden, hem de manen bitirir. İman ettim, diyen bir kişi için Allah (c.c.) ve Resulü (s.a.v.) bu konuda çokça uyarmış, zehirlenmeyin, çağrısı yapmıştır. Hucurât Sûresi 6. ayeti biliyorsunuz; "Size bir fasık haber getirirse onu en detaylı şekilde araştırın."
Suriye'de kimyasal gaz haberini kim getirmişti, fasıklar mı? Hayır. Kâfirler. Kimdir o kâfirler? Allah'ın (c.c.) en büyük zalim, dediği kendisine eş koşanlar. (Lokman 13)
Sen ne yaptın? Esad zalim. Esad kimyasal silah kullandı, diyenlerin sözlerini tasdik ettin. Yalana ortak oldun artı yaydın, artı fıska ortak oldun. Demek ki, Irak'taki kimyasal yalanlar senin kalbini bitirmiş, zehirlenmişsin. Üstelik tedaviye de yanaşmıyorsun.
Ben kimyasalın medya boyutuna gelmek istiyorum. Bugünkü medya, kişiyi şah da ediyor, mat da ediyor. Hiç bir şey edemese iftira atıyor, iftirayı yayıyor, izi kalıyor.
ABD ve AB medyası kimyasal silah yalanına inanmadı. Ülke yönetimlerine hep eleştirel haber ve yorumlarda bulundular.
Bunlardan birisi de Robert Fisk. Kendisi Independent yazarı aynı zamanda Ortadoğu uzmanı bir kişi. Robert Fisk, Duma'da kimyasal saldırı olmadı, diyor ve kimyasal silah kullanıldı diye servis edilen görüntülerin aslında ne olduğunu anlatıyor.
Özetle; "Bu görüntüler bir hastanede çekildi. (doktorlardan aldığı bilgiye göre) o gün hastaneye birçok çocuk ve insan getirilmiş ve bu çocuklar ve insanlar devamlı öksürüyormuş. Bunun sebebi ise bölgedeki topçu ateşi ve ortaya çıkan tozdan
etkilenmeleri.
Bu esnada bir kişi "gaz, gaz" diye bağırarak paniğe neden olmuş, bu yüzden doktorlar kimyasal silah saldırılarında izledikleri prosedürü uygulamış ve hastaları yıkamaya başlamış."
Diyebilirsiniz ki, bunlar da bir iddia. Evet, aynen kimyasal silah kullanıldı gibi bir iddia, diyelim.
Bir Müslümanın ne yapması lazımdı? Araştırılmasını istemesi. Mesela bu iddiayı dünyaya yayan 'Beyaz miğferler' adlı sağlık örgütü kimdir, nedir?
Bizim medya ne yaptı? Bir kesimi 'dün 6. Filoya secde edenler bugün ABD füzeleri için dua ediyor' eleştirilerine alınmış, bu tabiri kullananları dinsizlikle itham ediyorlar. Diğer bir kesimi ise 'bu saldırıda hedefin aslında Türkiye olduğunu, hükümetin, ABD yanında durarak bu saldırıyı engellediğini' iddia ediyorlar, bir başkaları ise hükümetin memnuniyetini eleştirenleri itham ediyorlar. Emin olun bu kadar!
Kalpler zehirlenmiş. Allah, milletimize hidayet nasip eylesin. Müslümanlar arasında kardeşlik, haçlıya karşı da birlik olma şuuru nasip etsin. (âmin)
Daha sonraları ise Tony Blair, Irak işgalindeki "hatalardan" dolayı özür de dilemişti.
Eski CIA ajanı Nixon, Saddam'ı sorgulamıştı. Yıllar sonra vicdanına mağlup oldu ve açıkladı; "CIA uzmanlarından oluşan 1200 kişilik bir ekip 300 milyon dolar harcayarak Irak'ı didik didik etti ancak buna rağmen tek bir kitle imha silahına bile erişilemedi."
Bu gerçeği Pentagon da yıllar sonra açıkladı: 'Kimyasal silah yalanı ile Irak'a girdik.'
Suriye'ye gelelim mi? Bak sana olayı özetle anlatayım; ABD ve İsrail'in eğittiği ve Duma-Guta bölgesine yığdığı 30 bin teröristi Esad yıllar sonra imha etti, kalanları bölgeden uzaklaştırmayı başardı. Yani Esad topraklarını teröristlerden geri aldı.
Yani ABD ve İsrail bir terör cephesini daha kaybetti. Akabinde Türkiye, İran ve Rusya bir araya geldi. Barış, siyasal çözüm sesleri yüksek sesle dillendirilmeye başlandı.
ABD tamamen kaybetmemek için Irak senaryosunu devreye soktu: 'Esad kimyasal silah kullanıyor, çocuklar katlediliyor' vs. Akabinde görüntüler.
Esad, ABD'nin bu çarpıtması karşısında ne yaptı? Gelin, araştırın, bakın, dedi. Bir heyet hazırlandı. Şam'a gitti. Duma kentine giriş yapacaktı ki, üç Haçlı, Şam'a operasyon başlattı. Bu bölgeleri bombaladı.
Bu kimyasal yalanlar öyle zehirdir ki, kişiyi hem madden, hem de manen bitirir. İman ettim, diyen bir kişi için Allah (c.c.) ve Resulü (s.a.v.) bu konuda çokça uyarmış, zehirlenmeyin, çağrısı yapmıştır. Hucurât Sûresi 6. ayeti biliyorsunuz; "Size bir fasık haber getirirse onu en detaylı şekilde araştırın."
Suriye'de kimyasal gaz haberini kim getirmişti, fasıklar mı? Hayır. Kâfirler. Kimdir o kâfirler? Allah'ın (c.c.) en büyük zalim, dediği kendisine eş koşanlar. (Lokman 13)
Sen ne yaptın? Esad zalim. Esad kimyasal silah kullandı, diyenlerin sözlerini tasdik ettin. Yalana ortak oldun artı yaydın, artı fıska ortak oldun. Demek ki, Irak'taki kimyasal yalanlar senin kalbini bitirmiş, zehirlenmişsin. Üstelik tedaviye de yanaşmıyorsun.
Ben kimyasalın medya boyutuna gelmek istiyorum. Bugünkü medya, kişiyi şah da ediyor, mat da ediyor. Hiç bir şey edemese iftira atıyor, iftirayı yayıyor, izi kalıyor.
ABD ve AB medyası kimyasal silah yalanına inanmadı. Ülke yönetimlerine hep eleştirel haber ve yorumlarda bulundular.
Bunlardan birisi de Robert Fisk. Kendisi Independent yazarı aynı zamanda Ortadoğu uzmanı bir kişi. Robert Fisk, Duma'da kimyasal saldırı olmadı, diyor ve kimyasal silah kullanıldı diye servis edilen görüntülerin aslında ne olduğunu anlatıyor.
Özetle; "Bu görüntüler bir hastanede çekildi. (doktorlardan aldığı bilgiye göre) o gün hastaneye birçok çocuk ve insan getirilmiş ve bu çocuklar ve insanlar devamlı öksürüyormuş. Bunun sebebi ise bölgedeki topçu ateşi ve ortaya çıkan tozdan
etkilenmeleri.
Bu esnada bir kişi "gaz, gaz" diye bağırarak paniğe neden olmuş, bu yüzden doktorlar kimyasal silah saldırılarında izledikleri prosedürü uygulamış ve hastaları yıkamaya başlamış."
Diyebilirsiniz ki, bunlar da bir iddia. Evet, aynen kimyasal silah kullanıldı gibi bir iddia, diyelim.
Bir Müslümanın ne yapması lazımdı? Araştırılmasını istemesi. Mesela bu iddiayı dünyaya yayan 'Beyaz miğferler' adlı sağlık örgütü kimdir, nedir?
Bizim medya ne yaptı? Bir kesimi 'dün 6. Filoya secde edenler bugün ABD füzeleri için dua ediyor' eleştirilerine alınmış, bu tabiri kullananları dinsizlikle itham ediyorlar. Diğer bir kesimi ise 'bu saldırıda hedefin aslında Türkiye olduğunu, hükümetin, ABD yanında durarak bu saldırıyı engellediğini' iddia ediyorlar, bir başkaları ise hükümetin memnuniyetini eleştirenleri itham ediyorlar. Emin olun bu kadar!
Kalpler zehirlenmiş. Allah, milletimize hidayet nasip eylesin. Müslümanlar arasında kardeşlik, haçlıya karşı da birlik olma şuuru nasip etsin. (âmin)
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024