BM Güvenlik Konseyi Ankara'ya mı yerleşiyor?

Anahtar kelimeler: BM, Güvenlik Konseyi, Arazi tahsisi, Düyûn-ı Umûmiye, Tahkim
Kamuoyunda MTV zammının oranı konuşulurken önceki yazımızda; TBMM Dışişleri Komisyonunda bekleyen BM Kalkınma Ajansına Ankara'da 14.5 dönüm arazi tahsisi ve ofis inşası için de 22 milyon 85 bin TL de maddi yardımla ilgili kanun tasarısında bahsetmiştik. Bunun BM Güvenlik Konseyi'nin Ankara'ya yerleşmesi ile ne ilgisi var diyenlere gerekçelerimizi sonraki yazımızda sıralayalım demiştik. 
Birincisi: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın: "Dünya 5'ten büyüktür" diyerek sembolleştirdiği üzere BM artık fiilen Güvenlik Konseyindeki 5 daimi üyenin güdümündeki bir kuruluş haline gelmiş durumdadır. Cumhurbaşkanımızın vurguladığı gibi Dünya'nın 5'ten büyük olduğu kabul edilene kadar BM'yi; "5 daimi üyeli BM Güvenlik Konseyi" olarak görebiliriz. O halde BM'nin idari binalarının olduğu her yer gerçekte bu konseyin misyon yerleridir.
İkincisi: BM Kalkınma Programının "Geleceği inşa etmek" sloganında şu vurgu yapılır: "Küresel hedefler, herkes için 2030 yılına kadar istediğimiz dünyayı oluşturmanın yoludur. BM'nin 5 daimi üyesinin fiiliyatta da ABD ve İngiltere'nin çıkarından başka küresel bir hedefi var mı sizce?
Üçüncüsü: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının (BMKP) başkanlarının bir şekilde BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden İngiltere (doğal olarak ABD) ile bağlantısı var. İngiltere ise küresel çıkarlar noktasında ABD ile ortaktır. BMKP'ın şimdiki başkanı A. Steiner, İngiltere Oxford Üniversitesi profesörü, ondan önceki başkanı da Yeni Zelanda eski başbakanı Helen Clark'tır. Ki Yeni Zelanda bayrağında İngiliz sömürge işretleri vardır. Ondan önceki başkan Kemal Derviş ise İngiltere ve ABD'de eğitim görmüş Ekonomi Bakanlığı yaptığı döneminde Türkiye'yi IMF'nin vesayetine soktuğu eleştirilerine muhatap olmuş biridir. 
Dördüncüsü: Üçüncü maddesinin devamı olmakla birlikte önemine binaen ilk başkana ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Ülkemizde üs kuracak BM Kalkınma Programının ilk başkanı ise ABD'nin sömürgecilik fikrinin 20. yüzyıla uydurulmuş hali olan Marshall Planı'nın uygulayıcısı Paul G. Hoffman'dır. Şu işe bakın ki, izleri takip ettikçe BM Kalkınma Programının altından modern sömürgecilik olan Marshall Planının izleri çıktı.
Beşincisi: Tasarı kanunlaştığında, protokolün 3. maddesine göre yapılıp BM'ye teslim edilecek binanın sorgusuz sualsiz BM'nin protokoldeki "diğer" katılımcı kuruluşlara devretme hakkı verilmektedir. Maddede ayrıca hükümetten izin alınarak protokolde yazılmayan 'diğer' BM kuruluş ve ofislerine devirden bahsediliyor ki; bu 'diğer'in içine BM Güvenlik Konseyinin de olduğu bütün kuruluşlar ve idari birimler de girebilir. Ya da ileride kurulacak Düyûn-ı Umûmiye benzeri bir idari birimin de olabilir. Sonuçta kendi paramızla yaptığımız bina, BM çatısı altında ABD ve İngiltere'nin kontrolüne geçmesi mümkün hale gelecektir. 
"Hayır öyle yorumlanamaz" diyenler için de protokolün 16. maddesindeki tahkim hükmünü hatırlatalım: Bu maddeye göre protokoldeki maddelerden dolayı çıkacak ihtilaflar Türk mahkemelerinde değil hakem yoluyla çözülecektir. Hakem konusunda uyuşmazlık çıktığında da çözüm merci olarak yine Türk mahkemeleri değil; Uluslararası Adalet Divanı yetkilendirilmiş. Türk yargısının önü her yönden kapatılmış durumda. 
Şu işe bak ki, Uluslararası Adalet Divanı da BM'nin bir kuruluşu. Dava açtığınız kurumun atayacağı hakem sizin davanıza bakacak. Kurt kuzunun davasına bakacak yani. Sonuçta başkent Anakara'da BM'ye vereceğimiz 14.5 dönüm arazi ve üzerine sizin vergilerinizden 22 milyon 85 bin TL katkı yapılacak binada bir güç merkezi oluşacaktır. 
Cumhurbaşkanımızın vurguladığı gibi BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesinin güdümündeki BM, Ankara'da kalıcı hale gelebilecektir. Kendi elimizle teslim ettiğimiz topraklardan çıkarmak ise hukuken neredeyse imkânsız hale gelecektir. Şimdi anladığınız mı bu protokolün basında niye yer almadığını ve kamuoyunda niye tartışılmadığını. Bir yandan incirlik ABD üssü kapatılsın derken diğer yandan Başkentimiz Ankara'da BM'ye bu kadar geniş bir arazi tahsisi ve yönetim binası inşası İncirlik benzeri bir güç merkezi oluşmasına yol açacaktır. Küresel borçlar ödenmeden kalkınma olmaz deyip, BM Kalkınma Programının yarın Düyûn-ı Umûmiye programına dönüşmeyeceğini kim garanti edebilir. Yarın BM'nin de bizi kandırmaması için bu tasarı derhal geri çekilmelidir.