Gündemde yine idam cezası var!
Cumhurbaşkanı, önüme getirilirse onaylarım açıklamasında bulundu. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında da aynı şeyi söylemişti.
Anahtar soru şu: Türkiye tek başına kendi hukuk düzleminde idam cezasını geri getirebilir mi?
Son açıklamasında Sayın Erdoğan bunun cevabını kısmen verdi ve anayasada değişiklik yapılması gerekir dedi. Doğrudur önce anayasada değişiklik yapılsın ki, ölüm cezasının önü açılsın;
Şöyle ki:
Yürürlükteki 1982 Anayasası'nın 38. maddesi, "Ölüm cezası verilemez" hükmünü getirmiştir. Bu yasak dururken Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ceza yasasına idamı koyamaz.
Anayasa'daki hükmün kaldırılmasından sonra Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) yapılacak düzenlemeyle ölüm cezası konulabilir.
Anayasa değişikliği TBMM üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla yapılırsa halkoylaması (referandum) gerekir.
Referandum sonucu idam cezası kabul edilirse yine de tamam diyemeyiz. Nedeni de, uluslararası hukuktaki taahhüdümüz.
Bakalım Türkiye nereye imza atmış?
"İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Koruma Avrupa Sözleşmesi'ne Ölüm Cezasının Kaldırılmasına Dair Ek 6 No.lu Protokol" ün;
Ölüm cezasının kaldırılması başlığını taşıyan 1. maddesi aynen şöyledir:
"Ölüm cezası kaldırılmıştır. Hiç kimse bu cezaya çarptırılamaz ve idam edilemez."
Türkiye bu protokolü 15 Ocak 2003'de imzaladı. 26 Haziran 2003 tarihli ve 4913 sayılı yasayla da onayladı.
28 Nisan 1983 tarihli protokolün 20 yıl sonra tarafımızdan imzalanmasının hikmeti neydi?
Abdullah Öcalan'ı idama mahkûm etmiştik ya? İdam cezalarının infazında onay makamı TBMM idi. Kesinleşmiş idam cezalarının dosyası Meclis'e gönderilirdi. Meclis'ten karar çıkmadıkça ölüm cezası infaz edilmezdi. Öcalan'ın da dosyası Meclis'e geldiğinde Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcıları Devlet Bahçeli ile Mesut Yılmaz partileriyle birlikte koalisyon ortakları olarak iktidarı paylaşıyorlardı. Batı dünyasından gelen baskılar sonucu infaz gerçekleşmedi ve dahi idamı kaldıran protokolü imzaladık.
İşte ölüm cezasının kaldırılmasının hazin macerası buydu.
Taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve idamı yasaklayan protokol gereği istesek de bu cezayı koyamayız.
Ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni Türkiye feshederse ki, Sözleşme'nin 58. maddesi buna imkân veriyor:
"Bir Yüksek Sözleşmeci Taraf bu Sözleşme'yi ancak Sözleşme'ye taraf olduğu tarihten itibaren beş yıllık bir sürenin geçmesinden sonra ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'ne altı ay önceden sunulacak bir ihbarla feshedebilir."
Fesih için aranan 5 yıllık süre çoktan geçmiş bulunmakla Sözleşme'yi tek yanlı olarak feshedebiliriz.
İç ve dış şartların yerine getirilmesinden sonra idam cezasını Abdullah Öcalan'a, Fetullah Gülen'e uygulayabilir miyiz? Evrensel hukuk kuralları ve ceza hukukunun temeli olan "suçların ve cezaların yasallığı" ilkesi gereği ceza geriye doğru (geçmişe) yürütülemez. Ayrıca anayasada da belirtildiği gibi, kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
İdam cezası, yürürlüğe girdiği tarihten sonra işlenecek suçlar için geçerli olur ancak.
Cumhurbaşkanı, önüme getirilirse onaylarım açıklamasında bulundu. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında da aynı şeyi söylemişti.
Anahtar soru şu: Türkiye tek başına kendi hukuk düzleminde idam cezasını geri getirebilir mi?
Son açıklamasında Sayın Erdoğan bunun cevabını kısmen verdi ve anayasada değişiklik yapılması gerekir dedi. Doğrudur önce anayasada değişiklik yapılsın ki, ölüm cezasının önü açılsın;
Şöyle ki:
Yürürlükteki 1982 Anayasası'nın 38. maddesi, "Ölüm cezası verilemez" hükmünü getirmiştir. Bu yasak dururken Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ceza yasasına idamı koyamaz.
Anayasa'daki hükmün kaldırılmasından sonra Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) yapılacak düzenlemeyle ölüm cezası konulabilir.
Anayasa değişikliği TBMM üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla yapılırsa halkoylaması (referandum) gerekir.
Referandum sonucu idam cezası kabul edilirse yine de tamam diyemeyiz. Nedeni de, uluslararası hukuktaki taahhüdümüz.
Bakalım Türkiye nereye imza atmış?
"İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Koruma Avrupa Sözleşmesi'ne Ölüm Cezasının Kaldırılmasına Dair Ek 6 No.lu Protokol" ün;
Ölüm cezasının kaldırılması başlığını taşıyan 1. maddesi aynen şöyledir:
"Ölüm cezası kaldırılmıştır. Hiç kimse bu cezaya çarptırılamaz ve idam edilemez."
Türkiye bu protokolü 15 Ocak 2003'de imzaladı. 26 Haziran 2003 tarihli ve 4913 sayılı yasayla da onayladı.
28 Nisan 1983 tarihli protokolün 20 yıl sonra tarafımızdan imzalanmasının hikmeti neydi?
Abdullah Öcalan'ı idama mahkûm etmiştik ya? İdam cezalarının infazında onay makamı TBMM idi. Kesinleşmiş idam cezalarının dosyası Meclis'e gönderilirdi. Meclis'ten karar çıkmadıkça ölüm cezası infaz edilmezdi. Öcalan'ın da dosyası Meclis'e geldiğinde Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcıları Devlet Bahçeli ile Mesut Yılmaz partileriyle birlikte koalisyon ortakları olarak iktidarı paylaşıyorlardı. Batı dünyasından gelen baskılar sonucu infaz gerçekleşmedi ve dahi idamı kaldıran protokolü imzaladık.
İşte ölüm cezasının kaldırılmasının hazin macerası buydu.
Taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve idamı yasaklayan protokol gereği istesek de bu cezayı koyamayız.
Ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni Türkiye feshederse ki, Sözleşme'nin 58. maddesi buna imkân veriyor:
"Bir Yüksek Sözleşmeci Taraf bu Sözleşme'yi ancak Sözleşme'ye taraf olduğu tarihten itibaren beş yıllık bir sürenin geçmesinden sonra ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'ne altı ay önceden sunulacak bir ihbarla feshedebilir."
Fesih için aranan 5 yıllık süre çoktan geçmiş bulunmakla Sözleşme'yi tek yanlı olarak feshedebiliriz.
İç ve dış şartların yerine getirilmesinden sonra idam cezasını Abdullah Öcalan'a, Fetullah Gülen'e uygulayabilir miyiz? Evrensel hukuk kuralları ve ceza hukukunun temeli olan "suçların ve cezaların yasallığı" ilkesi gereği ceza geriye doğru (geçmişe) yürütülemez. Ayrıca anayasada da belirtildiği gibi, kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
İdam cezası, yürürlüğe girdiği tarihten sonra işlenecek suçlar için geçerli olur ancak.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023