Ramazan boyunca her gece sahur programında sunulan, Ramazan dışında da haftada bir izleyicileriyle buluşan "Mahalle Kahvesi", Meltem Televizyonu'ndaki sohbet konferansının adresiydi.
Programı hazırlayıp sunan ve işlerini çok iyi yapan Sayın Okan Egesel ve Sayın Eyüp Kabil, yürekten alkışı hak ediyorlar.
Mahalle Kahvesi konuğu olduğumda, sonbaharı başlamamış yaz sonlarındaki o insanın içini kaplayan ılık hava vardır ya, işte aynı ılık havayı soluduğumu fark ettim stüdyoda.
Bunu hissettiren şey tabii görüntüsüyle kahvehane dekoru oldu öncelikle.
Tiyatro tasarımının önemli unsurudur dekor. Programın yapıldığı stüdyo, gösteri sanatı olan dekorun doğallık kokan bir stiliyle karşımda duruyordu.
Dekor tiyatro tasarımıydı ama tasarımı dolduran insan unsurunun ortaya koydukları orta oyunu hiç değildi. Tiyatro değil, yapmacık değil, yüreğin sesiydi yankılanan.
Programı sunanlardan Eyüp Kabil, soyadı Kabil olsa da "Kabil"leri "Habil" yapacak "Kabil"iyetteydi Okan Egesel ile birlikte. Habil'lerin Kabil olduğu günümüz ortamında az bir meziyet değildir bu.
Yanlış anlaşılmasın Mahalle Kahvesi'nde ve izleyenlerinde Kabil'e rastlanmıyor.
Okan Egesel bir şiir okudu ama pir okudu? "Ben sana mecburum", bu okuma ya da seslendirme değil, Attila İlhan'ı "Fatih'te yoksul bir gramofon" da yorumlamaktı adeta. Dizeler beste olup uçuşuyordu Egesel'in vurgularında. Yalnızca benim izlenimim değildi anlatmaya çalıştıklarım; geniş bir seyirci kitlesinin müptela olduğu programa ulaşan hayranlık ifadeleri, stüdyoda çınlayan alkışlara dönüşüyordu.
Sadece şiir miydi programa damgasını vuran; baş hanende ve sazende Gürkan ve refiki Ümit'in usta parmaklarında raksa dönüşen klavyenin tuşları bize "mestim bu gece" dedirtiyordu.
Sanatın ve sohbetin yarıştığı ortamda Yahya Kemal'in "Sessiz Gemi" sini Hümeyra'yı kıskandıracak yorumuyla Okan Egesel'den dinledik.
Yine Yahya Kemal'in "Eski Yaz"ındaki "Bir gün bir hatıra özlersen o yazdan/Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin/Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde" mısralarını besteye kavuşturan "Nihaventçi" Osman Nihat Akın'ı yadettik.
Bu muhteşem tablonun müsebbibi Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendi'ye ve Okan Egesel ile Eyüp Kabil'e
Şükranlarımı sunuyorum.
Programı hazırlayıp sunan ve işlerini çok iyi yapan Sayın Okan Egesel ve Sayın Eyüp Kabil, yürekten alkışı hak ediyorlar.
Mahalle Kahvesi konuğu olduğumda, sonbaharı başlamamış yaz sonlarındaki o insanın içini kaplayan ılık hava vardır ya, işte aynı ılık havayı soluduğumu fark ettim stüdyoda.
Bunu hissettiren şey tabii görüntüsüyle kahvehane dekoru oldu öncelikle.
Tiyatro tasarımının önemli unsurudur dekor. Programın yapıldığı stüdyo, gösteri sanatı olan dekorun doğallık kokan bir stiliyle karşımda duruyordu.
Dekor tiyatro tasarımıydı ama tasarımı dolduran insan unsurunun ortaya koydukları orta oyunu hiç değildi. Tiyatro değil, yapmacık değil, yüreğin sesiydi yankılanan.
Programı sunanlardan Eyüp Kabil, soyadı Kabil olsa da "Kabil"leri "Habil" yapacak "Kabil"iyetteydi Okan Egesel ile birlikte. Habil'lerin Kabil olduğu günümüz ortamında az bir meziyet değildir bu.
Yanlış anlaşılmasın Mahalle Kahvesi'nde ve izleyenlerinde Kabil'e rastlanmıyor.
Okan Egesel bir şiir okudu ama pir okudu? "Ben sana mecburum", bu okuma ya da seslendirme değil, Attila İlhan'ı "Fatih'te yoksul bir gramofon" da yorumlamaktı adeta. Dizeler beste olup uçuşuyordu Egesel'in vurgularında. Yalnızca benim izlenimim değildi anlatmaya çalıştıklarım; geniş bir seyirci kitlesinin müptela olduğu programa ulaşan hayranlık ifadeleri, stüdyoda çınlayan alkışlara dönüşüyordu.
Sadece şiir miydi programa damgasını vuran; baş hanende ve sazende Gürkan ve refiki Ümit'in usta parmaklarında raksa dönüşen klavyenin tuşları bize "mestim bu gece" dedirtiyordu.
Sanatın ve sohbetin yarıştığı ortamda Yahya Kemal'in "Sessiz Gemi" sini Hümeyra'yı kıskandıracak yorumuyla Okan Egesel'den dinledik.
Yine Yahya Kemal'in "Eski Yaz"ındaki "Bir gün bir hatıra özlersen o yazdan/Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin/Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde" mısralarını besteye kavuşturan "Nihaventçi" Osman Nihat Akın'ı yadettik.
Bu muhteşem tablonun müsebbibi Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendi'ye ve Okan Egesel ile Eyüp Kabil'e
Şükranlarımı sunuyorum.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023