2008 yılında yaşanan küresel krizden büyük bir darbe alan emperyalist kapitalist ülkeler o gün bugündür dünyayı sömürmenin yeni yöntemlerini arıyorlar ama bir türlü bulamıyorlar.
Dünya Ekonomi Forumu tarafından düzenlenen bu yılki Davos zirvesinin teması "Parçalanan dünyada orta gelecek oluşturmak" idi.
48 yıldır organize edilen zirvenin amacının "Dünyayı sömüren küresel sermayedarların, dünya genelindeki siyasilere ayar vermesi" olduğu hesaba katıldığında bu temadaki niyeti anlayabilirsiniz. Yani kontrolü kaybediyoruz, yeni yöntemler bulmalıyız anlamı içeriyor.
Kapitalist çevrelerin çaresizliği Davos'taki oturumların ve yapılan konuşmaların ana gündemiydi.
IMF Başkanı Lagarde, "Bu zamanı dünya ekonomisini tehdit eden sorunlara kalıcı çözümler bulmak için kullanın" ifadelerini kullanarak çaresizliklerini, henüz kalıcı çözümlerin bulunamadığını itiraf etti. Bu ne ilk ne de son itiraf elbette ki?
Standard & Poor baş ekonomisti Paul Shear "Büyük ekonomilerin, devresel bir genişleme ile temizlenemeyecek yapısal sorunları var" dedi.
Financial Times'da Martin Wolf "uluslararası liberal düzen hasta" başlıklı yazısında, "Liberal düzen dağılıyor, çünkü halkın gereksinimlerini tatmin edemiyor" yorumunda bulundu.
The Economist, "Gelecek Savaş" kapağıyla çıktı ve bir yazıda Patrick Deneen'in "Liberalizm neden başarısız oldu" başlıklı kitabı gündeme getirildi.
Yazıda, Deneen'in kitabında asıl konunun "Liberalizm" kavramı altında, 400 yıllık Batı kapitalizminin sonu olduğu vurgulanıyor. Deneen "Liberalizmin iddialarıyla yaşanan gerçeklik arasındaki fark o kadar açıldı ki, yalan artık kabul görmüyor" diyor.
Liberalizm tartışmaları siyasi eylemlere de dönüştü. 48'inci Davos, ilklere sahne oldu ve ilk kez bir ABD Başkanı yuhalandı. Hatta durumu kurtarmak için konuşma yapan Davos lideri Scwab Trump'ın liderliğini önemli bulduğunu ifade edince o da yuhalandı.
Sistem çökünce sistemin temsilcileri de bundan nasibini alıyor. Bundan sonraki süreçte göreceksiniz, ABD Başkanı'na yapılan bu tür tavırlar, küresel anlamda ABD'ye de yapılacak.
Artık bugün Davos'larda ya da başka ortamlarda Batılı liderler, askeri yetkililer, ekonomistler başta Rusya ve Çin olmak üzere BRICS devletleri karşısındaki ekonomik, askeri, siyasi yetersizliklerini vurguluyorlar.
Ekonomik güç askeri gücü de beraberinde getiriyor, ekonomik yetersizlik de başta ordu olmak üzere her alana olumsuz olarak yansıyor.
Kapitalizmin tarihin sonu olduğundan bahsedenler bugün tarih devam ederken kapitalizmin, liberalizmin sonundan bahsediyorlar. Ve bugün Batı sisteminin çöktüğünü, doğunun ise yıldızının parladığını net bir şekilde görüyorlar. Esasen bir gerçeği daha görüyorlar, o da doğunun yıldızının hangi sebeple parladığıdır.
Görüyorlar, çünkü 2008 küresel krizde başta ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, hatta Vatikan gibi Batılı ülkeler, krizin etkilerinden kurtulabilmek için Milli Ekonomi Modeli'nin tüketimi teşvik projelerini kısmen de olsa hayata geçirdiler. Gayet iyi biliyorsunuz ki ABD, o dönemlerde çabuk harcayacakların cebine para koymak için 168 milyar dolar para bastı. 120'yi aşkın ülke para basıp vatandaşının cebine koydu.
Tüketimi teşvik projeleri bu ülkelerde kısmen bir rahatlama sağladı ama bu ülkeler kapitalizmin delik deşik gemisinden inip de Milli Ekonomi Modeli (MEM) gemisine binmedikleri için ve de MEM projesi olan tüketimi teşvik projelerini sadece yama olarak kullandıkları için yapısal sorunlarına kalıcı bir çözüm üretemediler.
BRICS devletleri ise, kapitalizmi ellerinin tersiyle itip MEM gemisine bindikleri için göz kamaştırıyorlar. MEM'in projelerini, kurallarını hayata geçirdikçe yıldızları parlamaya devam edecek, gemiden inerlerse onların da gidecekleri yer "çaresizlik bataklığı"dır.
Türkiye ise hala Batı'nın batan gemisinde kendisine yer açma derdinde? Adamlar kendi dertlerine çare bulamıyorlar, biz onlardan hala çare bulacağımızı umuyoruz.
Ne büyük basiretsizlik?
Batıya güvenmenin bedelini her dönemde ödediğimiz gibi, bugün Suriye'de bizi tehdit eden teröre verdikleri destekle de bizzat yaşıyoruz.
Ayıkmamız için bu da bize yeterli değilse, söyler misiniz bizi ayıktıracak olan nedir?
Dünya Ekonomi Forumu tarafından düzenlenen bu yılki Davos zirvesinin teması "Parçalanan dünyada orta gelecek oluşturmak" idi.
48 yıldır organize edilen zirvenin amacının "Dünyayı sömüren küresel sermayedarların, dünya genelindeki siyasilere ayar vermesi" olduğu hesaba katıldığında bu temadaki niyeti anlayabilirsiniz. Yani kontrolü kaybediyoruz, yeni yöntemler bulmalıyız anlamı içeriyor.
Kapitalist çevrelerin çaresizliği Davos'taki oturumların ve yapılan konuşmaların ana gündemiydi.
IMF Başkanı Lagarde, "Bu zamanı dünya ekonomisini tehdit eden sorunlara kalıcı çözümler bulmak için kullanın" ifadelerini kullanarak çaresizliklerini, henüz kalıcı çözümlerin bulunamadığını itiraf etti. Bu ne ilk ne de son itiraf elbette ki?
Standard & Poor baş ekonomisti Paul Shear "Büyük ekonomilerin, devresel bir genişleme ile temizlenemeyecek yapısal sorunları var" dedi.
Financial Times'da Martin Wolf "uluslararası liberal düzen hasta" başlıklı yazısında, "Liberal düzen dağılıyor, çünkü halkın gereksinimlerini tatmin edemiyor" yorumunda bulundu.
The Economist, "Gelecek Savaş" kapağıyla çıktı ve bir yazıda Patrick Deneen'in "Liberalizm neden başarısız oldu" başlıklı kitabı gündeme getirildi.
Yazıda, Deneen'in kitabında asıl konunun "Liberalizm" kavramı altında, 400 yıllık Batı kapitalizminin sonu olduğu vurgulanıyor. Deneen "Liberalizmin iddialarıyla yaşanan gerçeklik arasındaki fark o kadar açıldı ki, yalan artık kabul görmüyor" diyor.
Liberalizm tartışmaları siyasi eylemlere de dönüştü. 48'inci Davos, ilklere sahne oldu ve ilk kez bir ABD Başkanı yuhalandı. Hatta durumu kurtarmak için konuşma yapan Davos lideri Scwab Trump'ın liderliğini önemli bulduğunu ifade edince o da yuhalandı.
Sistem çökünce sistemin temsilcileri de bundan nasibini alıyor. Bundan sonraki süreçte göreceksiniz, ABD Başkanı'na yapılan bu tür tavırlar, küresel anlamda ABD'ye de yapılacak.
Artık bugün Davos'larda ya da başka ortamlarda Batılı liderler, askeri yetkililer, ekonomistler başta Rusya ve Çin olmak üzere BRICS devletleri karşısındaki ekonomik, askeri, siyasi yetersizliklerini vurguluyorlar.
Ekonomik güç askeri gücü de beraberinde getiriyor, ekonomik yetersizlik de başta ordu olmak üzere her alana olumsuz olarak yansıyor.
Kapitalizmin tarihin sonu olduğundan bahsedenler bugün tarih devam ederken kapitalizmin, liberalizmin sonundan bahsediyorlar. Ve bugün Batı sisteminin çöktüğünü, doğunun ise yıldızının parladığını net bir şekilde görüyorlar. Esasen bir gerçeği daha görüyorlar, o da doğunun yıldızının hangi sebeple parladığıdır.
Görüyorlar, çünkü 2008 küresel krizde başta ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, hatta Vatikan gibi Batılı ülkeler, krizin etkilerinden kurtulabilmek için Milli Ekonomi Modeli'nin tüketimi teşvik projelerini kısmen de olsa hayata geçirdiler. Gayet iyi biliyorsunuz ki ABD, o dönemlerde çabuk harcayacakların cebine para koymak için 168 milyar dolar para bastı. 120'yi aşkın ülke para basıp vatandaşının cebine koydu.
Tüketimi teşvik projeleri bu ülkelerde kısmen bir rahatlama sağladı ama bu ülkeler kapitalizmin delik deşik gemisinden inip de Milli Ekonomi Modeli (MEM) gemisine binmedikleri için ve de MEM projesi olan tüketimi teşvik projelerini sadece yama olarak kullandıkları için yapısal sorunlarına kalıcı bir çözüm üretemediler.
BRICS devletleri ise, kapitalizmi ellerinin tersiyle itip MEM gemisine bindikleri için göz kamaştırıyorlar. MEM'in projelerini, kurallarını hayata geçirdikçe yıldızları parlamaya devam edecek, gemiden inerlerse onların da gidecekleri yer "çaresizlik bataklığı"dır.
Türkiye ise hala Batı'nın batan gemisinde kendisine yer açma derdinde? Adamlar kendi dertlerine çare bulamıyorlar, biz onlardan hala çare bulacağımızı umuyoruz.
Ne büyük basiretsizlik?
Batıya güvenmenin bedelini her dönemde ödediğimiz gibi, bugün Suriye'de bizi tehdit eden teröre verdikleri destekle de bizzat yaşıyoruz.
Ayıkmamız için bu da bize yeterli değilse, söyler misiniz bizi ayıktıracak olan nedir?
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024