Teröre karşı üç zırh lazım

Terör olayları durmak bilmiyor. Terör, ülkede dehşet saçmak, isteklerini kabul ettirmek ve toplum psikolojisini tahrip etmek amaçlarını güder. Çoğu terör olaylarının arkasında uluslararası güçler vardır. Bu güçler muhatabının zayıf noktalarını tespit ettiğinde asla af etmez ve anında reaksiyon göstererek mesajını verir.
Ülkemizde cereyan eden yüzlerce terör olaylarından sonra idarecilerin ve halkın tepkileri olağanüstü bir mahiyet arz etse de çözüm için yeterli olmadığı ortadadır. Peki, ne yapmak lazım? Terörü kalıcı bir şekilde yok etmek nasıl mümkün olabilir?
Terörü ilânihaye bitirmek için ülkenin koruyucu kalkan vazifesi görecek zırhlara ihtiyaç vardır.  Öncelikle tehlikenin kaynağına yani asıl faile odaklanmak gerekir. Bölgemizde cereyan eden dış politik gelişmeler de terörün seyrini önemli ölçüde belirler. Dört tarafınızda savaş varken terörün bitmesini beklemek hayaldir.
Ülke olarak araçlı saldırılara ve canlı bombalama eylemlerine 2011 yılından sonra tanıştık. Bu tarih Suriye'de ABD ve İsrail'in vekalet savaşlarını başlattıkları tarihtir. ABD vekil olarak başta terör örgütlerini taşeron olarak kullanmıştır. İşte bu örgütler zaman zaman ülkemizdeki kanlı eylemlere imza atmaktadırlar. Suriye sınırının istikrarsızlaşmasıyla beraber kontrolünün zorlaştığı, gelen 3 milyondan fazla mülteci içinde teröristlerin rahatlıkla kamufle olmaları ihtimalinin çok yüksek olması terörün arayıp da bulamadığı bir zemin oluşturdu.
15 Temmuz darbesinde bizzat hükümet tarafından ABD'nin FETÖ lehinde oynadığı etkin rol dile getirildi. Diğer taraftan Trumph, seçim döneminde Obama yönetimini eleştirmek adına 13 CIA görevlisinin İncirlik üssünde darbe planına katılmasını attığı twit ile adeta ihbar etti.  Bütün bu gelişmeler bizim "müttefikimiz" le olan ilişkilerimizi gözden geçirmeye olan zarureti ifade ediyor. ABD ile sürdürülecek bu sözde müttefiklik Türkiye'nin terör belasının giderek şiddetlenmesinden başka bir sonuç vermez.
Teröre karşı giyeceğimiz birinci zırh dış politikada bölgemizi cehenneme çevirmeye karar vermiş olan ABD'ye mesafe koymaktır. Bölgemizde Rusya, Suriye ve İran'la gerçekleşecek anlaşmalarla bölge sorunları çözülünce doğal olarak terör dalgaları da dinecektir.
ABD bizden binlerce km uzaklıktadır. Ama biz Rusya, İran ve Suriye ile beraber bu coğrafyanın mahkûmuyuz. İstesek de istemesek de barış içinde yaşamanın yollarını aramak ve bulmak zorundayız. ABD için böyle bir mecburiyet yoktur. Başarısız olduğu takdirde tasını toprağını toplayarak kaçma imkanına her zaman sahiptir.
Giymemiz gereken diğer zırh ekonomidir. Ekonomisini düzeltemeyen bir ülke hem iç hem de dış kontrolü kaybeder. İçeride kendi vatandaşını mutlu edemez sonuçta devletle vatandaş arasındaki bağlar giderek gevşer ve aidiyet duygusu karşılıklı olarak zayıflar. Bu durum terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürer. İşsiz gençleri kandırmak ve eleman devşirmek böyle durumlarda kolaylaşır.
Ekonomisini güçlendiren ülkelerin dış tehditlerle ve terörle başa çıkması daha kolaydır. Bağışıklık sistemleri sağlam olup krizlere dayanıklıdır. Bu sayede güvenlik problemleri minimum düzeydedir. Askeri ve istihbarat bütçelerini duruma göre ayarlamak imkanlarına sahiptirler. Sahip oldukları ekonomik imkanları bir silahtan daha kullanışlı bir şekilde tanzim ederler. Hiçbir ülke ekonomisi güçlü bir iradeyle karşı karşıya gelmek istemez.
Üçüncü zırh da 2. ve 1. zırhı da kapsayan milli birlik ve beraberliktir. Milli birlik ve beraberlik ortak inanca sahip olan bölge halklarıyla kardeş olma imkanı sağlayacak Ehl-i Beyt anlayışıdır. Şii, Alevi, Caferi ve Sünni bütün Müslümanları kardeş kabul eden İslam'ın asıl yönünü temsil eden Ehl-i Beyt anlayışı Batı'nın tertip ettiği terörün psikolojik ve inanç temelli bütün argümanlarını bir çırpıda yok edecektir.
İşte Prof. Dr. Haydar Baş, adım adım izlenecek bu yaklaşımlarla terörün kesin olarak bitirilmesi projesinin sahibidir. Her terör olayından sonra terörü lanetlemek elzemdir fakat kesin çözüm değildir. Elle tutulan gözle görülen ve somut hale getirilen projeler, terörün kökünü kurutabilir.
Özetlersek; ABD'nin terör üreten politikalarından uzak duran, Rusya, İran ve Suriye ile ilişkilerini geliştiren, Milli Ekonomi Modeli'yle hem iç hem de dış ekonomik gelişmeleri kontrol eden ve Ehl-i Beyt anlayışıyla Şii-Sünni savaşının önüne geçecek olan bütüncül politikalar terörü tam olarak bitirebilir. Bu çözümün adresi de BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş'tır.