4 asırlık kokunun formülü bulundu
"Asr-ı Saadet", arşivden çıkarılan belgede yer alan bilgiler ışığında uhud, amber, misk, sedir, sandal, gül yağı ve gül sularının formüle edilmesiyle hazırlandı.
Hazreti Muhammed'in sünneti olduğu için koku ikramının, Osmanlı'nın günlük hayatında ve devlet erkânında önemli olduğunu aktaran Ergül, hatta şifahanelerde kokuyla hasta tedavi edildiğini belirtti.
Kutsal mekânlar ve Mukaddes Emanetler'in kokulandırılmasının ise daha ihtimamlı yapıldığını ifade eden Ergül, "Yaklaşık 3 yıl süren araştırma sonucu, 17. yüzyılda kullanılan koku formüllerine ulaştık. Uhud, amber, misk, sedir, sandal, gül yağı ve gül sularının kaç dirhem kullanıldığının yazıldığı bir evrak bu. Formül niteliğinde düşünerek hareket ettik ama asla iddia edemeyiz ki bu koku, o kokudur. Çünkü o dönem kullanılan kokular çok başka, şimdikiler çok başka. Bir örnek yok elimizde koklayabileceğimiz" diye
konuştu.
Hazırlanması 8 gün sürerdi
Osmanlı döneminde kokunun hazırlanmasına sürecine ilişkin bilgi veren Ergül, şunları söyledi:
"Ramazan ayının 15. günü, temin edilen malzemelerde koku hazırlanmaya başlardı ve bu ritüel 8 gün sürerdi. Koku, hazırlandıktan sonra Kadir Gecesi, teşrif ettiği camide padişaha sunulur. Onaydan geçtikten sonra ertesi gün, ilk önce Topkapı Sarayı'nda mukaddes emanetlerin muhafaza edildiği bölümün kapısı, 15-20 gram gül yağı ile silinir. İçeri girildiğinde uhud, amber, misk, sedir, sandal, gül yağı, gül sularıyla harmanlanan formülle, Has Oda'daki Sakal-ı Şerif, Hırka-i Şerif ve ayak izinin bulunduğu mekânlar, duvarlar, dolaplar oruçlu, abdestli 12 kişi tarafından silinirdi. Görevliler, duvarları, dolapları, yerleri, mekânları bu kokuyla sildikten sonra geri kalanını Harem'e, oradan geri kalan kokuyu ise dönemin âlimlerine takdim ederdi."
Farklı formül arayışları sürüyor
Bihter Türkan Ergül, 17. yüzyılda uygulanan ve formülüne ulaşmaya çalıştıkları başka bir koku ritüelini ise şöyle anlattı:
"Has Oda'nın bakımı padişahın sorumluluğundadır. Bütün yıl boyunca mukaddes emanetlerin korunduğu odadan fırçayla alınan tozlar, bir dibekte biriktirilir. Uhud, amber ve misk katılarak harmanlanır, küçük küçük tabletler halinde hazırlanır ve 22 ayar altın kâse içinde toplanır, ikram edilir. Aynı koku, yıl boyunca Peygamber Efendimizin hırkasının bulunduğu Has Oda'nın kokulandırılmasında da kullanılır. Koku ikramı çok önemli olduğu için mukaddes emanetlerin bulunduğu oda sürekli kokulandırılıyordu. Peygamber Efendimizin kullandığı kokular olması nedeniyle amber, uhud ve misk kokuları tercih edilirdi. Padişahlar Yavuz Sultan Selim'den sonra halifelik unvanını aldığı için buna ayrı bir önem gösteriliyordu."
Geçmişten gelen gelenek
Kokunun, Osmanlı'da birçok alanda kullanıldığını vurgulayan Ergül, şöyle devam etti: "Kabe'nin örtüsü Mekke'ye götürülürken Surre Alayı ile kokular da gönderiliyordu. Hırka-i Şerif Alayı'nda ise size billur şişeler içinde buhur suyu ikram ediliyorsa, bu bir davet yerine geçerdi. Yani Hırka-i Şerif'i görmek için davet alıyorsunuz. Yabancı ülkelerden gelen elçiler, isteklerini dile getirdikten sonra belli bir önem sırasına göre bekletiliyorlar. Huzura çıkarken avuç içlerine gül suyu dökülüyorsa, 'kabul edildin' müjdesi verilmiş oluyor." AA