logo
24 NİSAN 2024

ARAŞTIRMA

19.08.2001 00:00:00
Türkiye'yi bölme hedefleri ve BATI'NIN 'BÜYÜK ERMENİSTAN' OYUNU-II

Ermeni Komitelerinin İhtilal Hareketleri ve Kiliselerin Rolü

Başta İgniltere ve Rusya olmak üzere Batılı devletler tarafından tahrik ve teşvik edilen Ermeni komiteleri, ilk olarak 1890 Erzurum isyanı, Kumkapı gösterisi, Kayseri, Yozgat, Çorum ve Merzifon olayları, Zeytun ayaklanmaları, Van isyanı, Osmanlı Bankası'nın basılması, Yıldız Bombası suikasti ve 1909 Adana isyanlarını çıkarmışlar; estirdikleri terör olaylarında yüzbinlerce sivil Türk'ün kanına girmişlerdir. Ermeni isyanlarının ve ihtilal hareketlerinin baş sorumluları ve de öldürülen yüzbinlerce Müslümanın katilleri ise Ermeni din adamlarıydı. Erzurum, Merzifon, Kayseri, Zeytun, Muş, Ankara gibi hemen her yerde çıkan Ermeni ayaklanmalarında Patrik ve Papazlar, isyanların çıkmasında bizzat çalışmış, çoğu zaman bu ayaklanma ve katliamları bizzat kendileri yönetmişlerdir. Ermeni ihtilal cemiyetlerinin başkanı veya üyeleri olan papazların sinsi rolünü Sivas Valisi Hakkı Paşa'nın 1882 yılında İstanbul'a gönderdiği şu rapor açıkça göstermektedir. "Özellikle şu iki seneden beri (1881-1882) Ermenistan diye bir mesele çıkarılmış, Ermeni hükümetinden söz edilmektedir... Papazlar Ermeni okullarındaki küçük çocuklara varıncaya kadar bütün Ermenilerin beyinlerini yıkayarak hükümete saygıyı ve itaati yıkmışlar, bilhassa Müslümanlarla iyi geçinmeyi ortadan kaldırmışlardır."(1) Hatta, "1984 yılında Hınçak merkez teşkilatının girişimleriyle Patrikliğe getirilen İzmirliyan, aynı zamanda Hınçak komitesinin idaresini de üzerine almıştı. Böylece hem kilise hem de Hınçak katliam komitesi aynı kişi tarafından idare ediliyordu".(2) İngiliz Büyükelçisi Sir Elliot kendisini ziyaret eden Ermeni Patriği ile görüşmesini belirten raporunda, Patriğin hangi emellerin teşvikçisi olduğunu ortaya koyan şu sözlerini aktarıyordu, "Eğer Avrupa'nın bu işe karışması ve dikkatinin çekilmesi için ihtilal ve ayaklanma lazımsa bunu yapmak hiç de zor değildir." (3) Patrik İzmirliyan, Ermeni lideri bir Avrupalı gazeteciyle görüşmesinde de, "Bütün şartlara başvurarak savaşacaklarını bundan masum insanların da zarar görebileceğini fakat buna aldırmayacaklarını" söylüyordu.(4) Görüldüğü gibi "Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak maksadıyla Batılı ülkeler dışardan; Hıristiyan azınlıkların bağlı olduğu kiliseler ve bu kiliselerin himayesinde faaliyet gösteren papazlar da içerden isyan kıvılcımlarını ateşliyordu."(5)

Ermeniler Önce Hemcinslerinden İşe Başlıyor

Ermenileri, Türk Milleti'ne karşı ayaklandırmak kolay olmamış ve fakat içlerinden çıkan komitecilerin tehdit ve baskılarıyla bu maceraya bağlandıktan sonra, durdurulmaları da mümkün olmamıştır. Öyle ki, kökü dışarda birtakım politik hesaplarla maksatlarına ulaşmak isteyen Ermeniler, bu uğurda kendi heçcinslerine de her türlü mezalimi yapmaktan çekinmemişlerdir. "Komiteciler, maksatlarını gerçekleştirmek için zorla para toplamaya, kendilerine destek vermeleri için Ermeni zenginlerine tehdit mektupları göndermeye başlamış; bekledikleri desteği alamayan veya memleket için zararlı olduğunu taktir ederek komitelerin menfaatlerine ve emellerine yoldaşlık etmeyen, baş eğmeyen Ermenileri de öldürmeye başlamışlardı. Mampre Üsküdar'da, hukukçu Haçik Topkapı'da, Dikran Karagözyan köprü üstünde, tüccar Apik Uncıyan Galata'da, Sebah Galata'da Havyar Hanı kapısında Hınçaklar tarafından öldürülmüşlerdir.(6) Avrupa'da yaşayan bir Ermeni zengini, "Ben kendi paramla milletin, memleketin celladı olmak istemem" dediği için Taşnaklarca öldürülmüştür. Ermeni Jamhanyan ve İzmir'de Balyozyın da aynı kanaati taşıdıklarından Taşnakların kurbanı olmuşlardır. Komitenin tehdit mektuplarıyla istenen desteği vermeyen Rus Ermenisi Mahalyan, Novorosisk (Rusya) sokaklarında boğazlanmış; Ermeni komitecilerin tutumunu beğenmediğini söyleyen Tamahlayan, parça parça doğranmıştır... Gergeriyan, Taşnak üyesi idi. Fakat onların münasebetsiz tutumlarını kınadığı için Erzurum'da öldürülmüş; Erzincan'ın Armudanlar bucağında Aharon, "Bu çıkmaz bir yoldur" dediği için İlbisoğulları tarafından ölüme mahkum edilmiş, yine Erzincan'da Azaplaroğlu Armin komiteciler tarafından sokak ortasında vurulmuştur.(7) Bunlar yalnızca birer örnektir. Ermenilerin ve Ernemi davasını destekleyen bir çok Batılı yazarların kitaplarında daha yüzlerce örnek bulmak mümkündür.

Birinci Dünya Savaşında Ermenilerin İhaneti

Ermeniler, Türk Milletine en büyük zararı I. Dünya Savaşı sırasında savunmasız Müslümanlara karşı giriştikleri katliamlarla vermiştir. Osmanlı Devleti'nin doğuda Ruslarla amansız bir savaşa tutuştuğu bu dönemde; seferberlik emri gereği askere alınma çağrısına uymaksızın Rus hesabına casusluk yapan, silah altına alınanları ise silahları ile birlikte gönüllü çeteler oluşturarak Rus ordusunun saflarına geçen Ermeniler, Ruslara klavuzluk edip işlerini kolaylaştırmakla birlikte cephe gerisinde de soykırım faaliyetlerine girişerek Türk Milletini arkadan hançerlemişlerdir.

Osmanlı Ermenileri'nden beklenen en doğal şey, vatandaşı oldukları ve yüzyıllar boyunca nimetleriyle yaşadıkları Osmanlı'nın düşmanlara karşı mücadelesinde yanında olmaları, elbette ordumuza güç katmaları idi. Ancak onlar sömürgeci devletlerin iğfallerine kapılarak nimete küfran ile mukabele etmişlerdir. Cephede düşman askerleriyle birlikte hareket geçerek kendilerini askerlik vazifesinden dahi muaf tutan yüce Türk Ordusuna karşı silah çekmişler, cephe gerisinde de Türklerin yaşadıkları bölgelere baskınlar düzenleyerek çocukları, kadınları, savaşa gidememiş ihtiyarları acımasızca öldürerek insanlık tarihinde görülmemiş bir barbarlığın örneğini sergilemişlerdir.(8)

Belgelerle Ermeni Mezalimi

1917 sonlarına doğru Rusya'da meydana gelen "Bolşevik ihtilali" sebebiyle Rus ordusundaki askerler, subaylarını dinlemeyerek kendiliklerinden cepheyi terk edip memleketlerine dönmeye başlamışlardı. Bu yüzden Rus kıt'alarında bazı Gürcülerle, Ermeniler ve pek az da Ruslar kalmış bulunuyordu. İşte bu sırada çekilmek üzere bulunan Rus kıt'alarındaki kalan askerler ile savaş esnasında Rus ordusuyla işbirliğinde bulunmuş olan "Ermeni Çeteleri" Müslüman halka karşı tafsilatı ciltler teşkil edecek zulüm ve işkenceler icra etmişlerdir. Bunları, Türk ordu komutanı ile Rus ordu komutanı arasındaki yazışmalar ve müşahidlerin ifadelerine istinaden nakleden "İslam Ahalinin Düçar oldukları Mezalim Hakkında Vesaike Müsterid Malumat" (9) isimli eserden, numune-i timsal babından bir iki raporu dikkatlerinize arz ediyoruz:

Erzincan ve Dolayları

Ermeniler bu tarihi şehrimizde en kanlı mezalimi uygulamışlardır. Erzincan'a gelmiş olan Osmalı Orduları Komutanı, Başkaomutanlık Vekaletine gönderdiği 12.2.1918 tarihli raporunda; "Çardaklı boğazından Erzincan'a kadar olan bütün köyleri, tek bir kulübe dahi sağlam kalmamak üzere tahrip edildiğini gördüm. Bahçelerde ağaçlar kesilmiş, köylerde bir ferd sağlam kalmamıştır. Ermenilerin, Erzincan'da yaptıkları faciayı cihan tarihi bugüne kadar kaydetmemiştir. Üç günden beri Ermeniler tarafından öldürülüp meydanda bırakılan İslam cenazeleri toplattırılmaktadır. Şehid edilen bu günahsız ve masum halk arasında memeden kesilmemiş çocuklar, doksan yaşını ikmal etmiş ihtiyarlar ve parçalanmış kadınlar vardı" Bütün bu facialar ve mezalim Ermeni ve Rusların şehadetiyle bu babta verdikleri raporlarla teyit ve tevsik ediliyor. Ezcümle, Erzincan'da esir olan, Erzincan'ın Gerdkendi köyünden Haçikoğlu Kirkor'un Osmanlı Birinci Kafkas Kolordu Karargahı'nda zaptedilen ifadesi aynen şöyledir: "Osmanlı Orduları'nın Erzincan'a gelişinden üç gün evvel katliamlar ve namusa tecavüzlere başlanıldı. Vagavir ve Egrek köylerinden bir kısım ahali şehre getirilerek katledildiler." (Vesaik Dosyası, No:20).

13. Türkistan Avcı Alayı'na mensup Yüzbaşı Vekili Kazmir, Erzincan'da Ermenilerin işledikleri mezalime ait raporda, icra edilen şenaatı bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor: "Ermeniler, İslamları Sarıkamış'ta çalıştırmak bahanesiyle topladılar ve şehirden iki kilometre ayrılınca katlettiler. Ermeniler, aralarında Rus subayları bulunmasaydı mezalimin daha geniş çapta tatbit edileceği kesindi. Bir gecede tam 800 Müslüman'ın kesildiğini bizzat Ermenilerden işittim." (Vesaik Dosyası, No:21-22) Birinci Kafkas Kolordusu tarafından esir edilen Ermeni milletine mensup istihkam zabiti Tiflisli Morzof Mıkırdıç, Erzincan katliamının ne şekilde icra edildiğine dair yazdığı raporda şunları anlatıyor: "... Hiçbir taraftan emir verilmeksizin katliam başladı. Katliamlara gönüllüler ile birlikte düzenli askerle'de katılıyorlardı. Cinayetler en fazla Ermeni Kilisesi civarında icra edilmiştir. Edilen nasihatlere rağmen katliamın önüne geçmek mümküm olmamıştır. Takriben 250 ila 300 kişi katlolunmuştur. "Mıgırdıç'ın ifadeleri facialarının ne tarzda işlendiğini beyan ediyor. Mıgırdıç'ın ifadesinde kurbanların sayısı az gösteriliyor ise de vak'anın nasıl başladığı ve nasıl tertip edildiğini izah etmektedir. (Vesaik Dosyası No:23)

Bayburt'ta Vahşet Manzaraları

"Bayburt'a giren Türk Keşif Kolları, burada da feci bir katliam sahnesi ile karşılaşmışlardır. Ermenilerin, Türk birlikleri karşısında geri çekilmeleri sırasında, yol üzerinde ve yakınında bulunan bilcümle İslam köylerinin tahrip, kadın, erkek ve çocuklarının katl-u imha edildiği görülmüştür. Ermeniler, bütün şiddet ve planlarını Bayburt Kasabasında tatbit etmişler. Katliamların yek diğerinde benzemesi, tensik ve teşkil edilmiş kuvvetlerle sistematik bir tarzda imhaya başlandığını teyit etmektedir... Bayburt havalisinde İslamları imhaya memur olan Arşak, faciları şu şekilde tertip ve icra etmiştir:

15 Şubat 1918'de her sokak ve mahalleye bir takım devriyeler çıkartarak birer bahaneyle Müslüman ahali toplanmaya başlanıyor. Ermeniler rastladıkları köylüleri ve yerli ahaliyi, "Sizi Arşak Paşa çağırıyor, mühim mesele görüşecektir" gibi iğfalatla ahali toplanarak tevkif ediliyorlar. Çarşı ve pazarda bulunmayanların zorla evlerine giriliyor, para, kıymetli eşya ve ziynetleri alındıktan sonra bir kısmı kapıları önünde feci suretle kotlolunuyor bir kısmı ile türlü zulümlerle mahbushane haline çevrilen Salih Hamdi Efendininin ticarethanesine sevkolunuyor ve burada binbir eza ve işkencelerle katlediliyorlar. Kadınlar ise ticarethanenin karşısındaki ahşap otelde ırzlarına tecavüzden sonra boğazlanıyorar." "Tazegül karyesi ahalisinden otuz kadın, çocuk katlonuyor, yirmibeş erkek de aynı elim akıbete düçar oluyor. Tilki tepesinin iki kilometre güneyinde Cenes köyünde 600 nüfustan 13 kişi müstesna hepsi ihrak olunmak (yakılmak) ve süngülenmek ve de hamile kadınların karınları parçalanmak suretiyle yavruları ile birlikte pek dehşet verici ve çirkin bir surette şehid edilmiş oldukları görülüyor. Öreni, tamamen ihrak ve ahalisi mahv u nâbûd ediliyor. Karargahını mezkur karyeye nakleden Birinci Kafkas Kolorordusu Kumandanı, mezalimi şu şekilde anlatıyor: "Evlere doldurularak öldürdükleri Müslümanlardan, şehit kümesi içinden, namuslarına tecavüzden sonra parçalanmış ve ciğerleri çıkartılarak duvarlara asılmış kızlar, karınları deşilmiş hamile kadınlar, beyinleri akıtılmış ve vücutlarına benzin dökülerek yakılmış cocuklar ve erkekler mevcuttur. Bütün bunlar tesbit edilmiştir." (Bayburt Hakkında Mazbata, Vesika, 34)

Erzurum katliamı

"Erzurum katliamını Antranik (bkz.resimde) ve doktor Azaryef tertip ve icre ettiriyor. Bu icraata 10 Şubat 1918 itibariyle başlanıyor. Erzurum'un tüm beldeleri Ermeniler tarafından ihata ediliyor. Çarşı ve pazarda dolaşan cocuk, ihtiyar, kadın, erkek, yol yaptırmak bahanesiyle toplanıyor. Toplanan bu masumların üzerleri iyice aranıp para ve kıymetli eşyaları alındıktan sonra pek feci bir suretle katlolunuyorlar ve eşilen çukurlara dolduruyorlar. Sonra hanelere taarruz başlıyor. Ermeni askerleri tarafından yağma, kıtal, ırza tecavüz gibi şenaat bütün şiddetiyle tatbik ediliyor. Bu facialar Türk Ordularının Erzurum'a giriş tarihi olan 24 Şubat tarihine kadar devam ediyor. Erzurum'a giren Türk birlikleri kasaba dahilinde 2127 silahsız ve savunmasız masum İslam cenazesi defnetmiş, ayrıca Kars kapısına doğru muhitte 250 ceset bulunmuştur. Ölüler üzerinde balta, süngü, mermi yarası, ciğerleri çıkarılmış, gözlerine sivri kazık sokulmuş cesetlere tesadüf oluyor... Erzurum katliamına maruz kalan ihtiyar, kadın, çocuk, erkeğin toplamı sekiz bini buluyor. Erzurum'un Türk pazarı tamamen yakılmıştır. Erzurum Kale Topçu İkinci Alay Kumandanı'nın risalesi, facialar hakındaki malumatı teyid ve tevsik ediyor. (Vesaik Dosyası, no, 25) Erzurum'dan ricat eden Ermeniler fecaat ve şenaatın daha şiddetlisini Erzurum köylerine tatbik etmekten de uzak kalmamışlar. Mamahatun'a doğru ilerleyen takip kolları bu kasaba dolaylarında da yürekler acısı manzara ile karşılaşmışlardır. Kasaba kamilen kül haline gelmiştir. Kasaba ahalisinin ekserisi evlere doludrularak topluca yakılmış. Kasaba civarında üz yüz kadar maktül toplattırılmıştır. Masumlar kurşun ve süngülerle şehid edilmiş." (Mezalim Dosyası). Kazım Karabekir, Ermenierin bu barbarlıklarını bir başka eserinde şöyle tasvir etmektedir: "Ermenilerin, burada işledikleri tüyleri üpretecek cinayetleri karşısında çok ızdıraplar duyduk. Sekiz metre derinliklerde derin çukurlar açmışlar, içi çoluk çocuk her yaştan her cinsten Türk ölüleri ile dolu. Vurmuşlar, süngülemişler, soymuşlar, çukurlara doldurmuşlar... Bu vahşet manzaraları karşısında duyduğum acıyı şimdiye kadar gördüğüm en kanlı muharebe meydanlarında, gerek Çanakkale'de ve gerekse Irak Cephesi'nde bile tatmamıştım."(10)

Kafkaslarda Ermeni Faciaları

Birinci TBMM Şark Cephesi Kumandanlığı tarafından hazırlanan "335 ve 336 Seneleri Kafkasya'da İslamlara Karşı İcra olunduğu Tebeyyün Eden Ermeni Mezalimi" (11) adlı resmi rapora göre: Kars ve Erivan vilayetleri dahilinde ve Sarıkamış Akbaba, Çıldır, Zavşad, Merdenek, Oltu, Kağızman, Iğdır, Zengibasar civarlarında onbinlerce hatta yüzbinlere varan İslam ahali tamamen soykırım yolluyla öldürülmüşlerdir. İşte bu raporlardan bir örnek: "...Kotanlı, Oluklu, Tuzluca, Katranlı, Akpınar, Iğdır, Karakale, Bölükbaşı, Baoyalı... (32 köy) Ermeniler bu otuz iki köyden birçoğunu kamilen ve bazıların da kısmen tahrip etmiş, halktan para, mal, eşya ve sair gasp ile ahaliden 1970 kişiyi katletmişlerdir. Yalnızca Katranlı'da 800 Müslüman'ı üç büyük bina içinde yakmışlardır. Ermeniler, bu mıntıkada tesbit edilebildiği kadar onbirbin İslamı şehid eylemişlerdir." Bu raporu ispatlayan, aynı doğrultuda bir rapor da, Birinci TBMM Kars Milletvekili Fahrettin Erdoğan'a ait. Ermeni mezalimi ile ilgili gözlemlerini hazırlayarak ABD Heyeti Başkanı General Harbord'a takdim eden Fahrettin Erdoğan'ın malumatı şu şekilde: "En büyük felaketi Katranlı köyünden haber aldık. Ermenilerin mezaliminden kaçıp Türkmen köylerine, oradan da Allahuekber'i aşıp Oltu'ya geçmek isteyen yüzlerce kadın, kız ve küçük çocuğun yollarını kesen Ermeni çeteleri ve Rum gençleri bunları zorla Katranlı'ya götürmüşler. Bütün para, mal ve kıymetli eşyalarını gasp ettikten sonra türlü eziyetler ederek 1200'ünü bir samanlığa 200'ünü de başka bir samanlığa doldurmuşlar. Daha sonra Ermeniler ve Rumlar buradaki kadınların içine saldırmış, 7 yaşındaki masumların dahi namuslarına tecavüzden sonra, kapılara kurdukları makinalı tüfeklerle hepisini biçmeye başlamışlar. Müteakiben üzerlerine kuru otlar yığarak biçareleri yakmışlar." (12)

Trabzon'daki vahşetler

Köylerin dağlık ve yerleşim yerlerinin dağınık olması nedeniyle bu bölge insanı silahsız ve savunmasız olarak dağlara iltica etmişlerdi. Ermeniler, Tonya'nın Karaağaç ve Pirinçlik boğazı arasında hicret halinde bulunan Trabzon ve Akçaabat muhacirlerine rastgeldikleri 300'den fazla kadın, çocuk ve ihtiyarı gaddarane ve caniyane bir surette öldürdükleri gibi, köylerde karşılaştıkları diğer Müslümanları da merhametsizce katletmişlerdir. Bu katliamda Ermeniler bilhassa Rus askerlerinin de galeyanını mucib olacak derecede canavarlıkta ileri gitmişlerdir. Öyle ki Türk Üçüncü Ordu Kumandanı, Rus Kumandanı'na yazdığı telgrafnamede, Rus-Ermeni müşterek mezaliminin, özellikle de Ermenilerin yaptıkalrı katliamların önüne geçilmesini istemiş, bu husustaki raporları bir bir sıralamıştır. Sadeleştirerek naklettiğimiz bu vesikaların asılları Üçüncü Ordu Mezalim Dosyasındadır. "1917'de Rus elbisesi giymiş bulunan Ermeniler, Fol kasabasında 50 kadın ve erkeği katletmişlerdir. Yine Şalpazarı, Edipler köyü, Çavuşlu, Korikler, Ardasa... ve daha birçok köye saldırmışlar, Müslüman ahalisini katletmişlerdir. Mal ve eşyalarını gasp etmişlerdir. Kadınların ırzlarına tecavüz irtikap eylemişlerdir... Vakfıkebir, Görele, Polathane havalisi birer katliam sahnesi halinde bulunmaktadır. Müslümanların yeni doğan bebeklerine kadar şamil olan mezalim, Trabzon çarşısının yağmalanması ve yakılması, Rize'nin alevler içinde kalması ve yine Daltaban, Zigana havalisinde binlerce İslam'ın katledilmesi Ermenilerin vahşet-i eserlerindendir." Rum İstakyozoğlu Yako'nun ifadelerine istinaden nakledilen raporda ise yalnız Değirmendere'de altıyüz masum Müslüman, Ermeniler tarafından katledilmiştir." (Vesaik Dosyası. No: 19)

Güney illerimizde Ermeni mezalimi

1918 yılı sonlarında, İngilizlerin boşalttıkları Adana, Mersin, Maraş, Diyarbakır, Urfa, Antep ve dolaylarını işgal eden Fransızlar ve Fransız üniforması giymiş olarak içlerinde bulunan Ermelier, bu bölgedeki Müslümanlara saldırmaya, mallarını ve kıymetli eyalarını yağmalamaya başladılar. Doğudaki vahşetleri ile tecrübe kazanmış Ermeniler, güneyde de canavarlıklarını göstermiş, binlerce Müslümanı acımasızca katletmişlerdir. Yalnızca Haçin'de öldürdükleri Müslümanın sayısı 20.000'dir. Güneydoğu'daki diğer yerler gibi, Diyarbakır'a da saldıran Ermeni alayları, Daryandano adındaki bir eşkiyabaşının tertip ettiği katliamlarda dehşet saçmışlardır. Türk Subayı Hacı Hamit Efendi komutasındaki 500'den fazla askerimiz, Şeytankaya mevkiinde Ermenilerin ansızın saldırısı sonucu katledilmişler, pek çoğu yürekleri sızlatan bir şekilde parçalanmışlardır. Hava değişimi olarak birliğinden memleketine dönen 300'den fazla erimiz Lice'ye bağlı Ermeni köyü civarına geldiklerinde bu köyün Ermeni teröristleri tarafından hücuma uğrayarak öldürülmüşlerdir. Biçareleri öldürdükten sonra başlarını kesmişler, kol ve ayakları bağlı oldukları halde hepsini hançerleyerek parçalamışlar, böylesine canavarca şehit etmişlerdir. Ermeni çeteleri, Siverek-Şanlıurfa dolaylarında, ziyaret yerinde rastladıkları yüzlerce kadın, erkek ve ihtayarları acımasızca katletmişler, bazılarını ziyaretten alarak üç yüz metre kadar düz bir alanda canlı nişangah yaparak çirkin ve zalimce öldürmüşlerdir. Bunun gibi daha birçok olaylardan da anlaşılacağı üzere Ermeniler, islamlara karşı merhamet etmeden, acımadan, en alçakça cinayetleri yapmaya kararlı oldukları gibi, yaptıkları bu mezalimden özel bir zevk duydukları anlaşılmaktadır. (Bu bilgiler de "Ermeni Komitelerinin Âmal ve Harekat-ı İhtilaliyesi-İlan-ı Meşrutiyetten Evvel ve Sonra-İstanbul-Matbaa-i Amire-1916." adlı resmi kaynaktan alınmıştır. Eser, Osmanlı Devleti Dahiliye Vekaleti tarafından basılmıştır. Ermeni meselesi hakkında en geniş ve temel kaynaktır. Osmanlıca dil kullanılmış olup, geniş belgeler ve fotoğraflar içermektedir.)

Dipnotlar

1)Prof. Dr. Haydar Baş "Ermeni İsyanlarında Kiliselerin Rolü", Yeni Mesaj Gazetesi, 29 Nisan 2001. s. 3.

2)Prof. Dr. Haydar Baş, bkz, a.g.m.

3)Sadi Koçaş, Tarih Boyunca Ermeniler ve Türk Ermeni İlişkileri, Ankara, 1976, s. 74

4)Sadi Koçaş, a.g.e, s. 158

5)Prof. Dr. Haydar Baş, bkz. a.g.m

6)Enver Yaşarbaş, Ermeni Terörünün Tarihçesi, İst. 1984, s. 20

7)Esat Uraz, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İst. 1976, s. 457

8) Geniş bilgi için Genelkurmay'ın Web sitesine bakınız. http://www.tsk. mil.tr/web-tr.asp

9)1918-1920 yılları arasında Kolordu Kumandanı olarak bulundğu doğuda, Ermenilerin yaptıkları katliamlara bizzat şahid olan Kazım Karabekir Paşa tarafından, fotoğraflarlarla tesbit ve mezalimi günü gününe yaşayanlardan tahkik ve tevsik ile hazırlanan bu resmi kaynak, ilkin Ermeniler tarafından piyasadan ve kütüphanelerden para ile toplatılmıştır. Eser, Milli kongre tarafında ikinci bir defa daha bazılmış ; (İst. 1919-68 s. 69 resim) "Documants Reltafis aux Atrocites Commi se par les Armeniens sur la Population Musulmane" adıyla Fransızca'ya da tercüme edilmiştir.(bkz.resim)

10)Kazım Karabekir, Birinci Cihan Harbini Nasıl İdare Ettik? Erzincan ve Erzurum'un Kurtuluşu, İst. 1995, C.3, s. 166.

11)(1)335 (1919) ve (13) 36 (1910) Seneleri Kafkasya'da İslamlara Karşı İcra Olunduğu Tebeyyün Eden (Belirlenen) Ermeni Mezalimi. TBMM Hükümeti Şark Cephesi Kumandanlığ X. şubesi neşriyatından. Kars, 1.1.(1)337 (1921), 21 ayfa. (Eski harfli). eser, Kazım Karabekir'in Kürt Meselesi, İst, 1995, s. 109-131 adlı kitabına da alıntılanmıştır.

12)Fahrettin Erdoğan, Türk Ellerinde Hatıralarım, Bugaristan, Romanya, Sibirya Esareti, Türkistan, Azerbaycan, Kafkasya Türkleri, Doğu Anadolu ve Kars. Ank. 1998, s. 177-189.

Haftaya da 'Soykırım yalanları'nın içyüzü.

Oğuz KÖRO?LU

XIX ve XX. Yüzyıllarda Anadolu

XIX. yüzyılın başlarında Anadolu'da memleket idaresi şeklen valilere ait gibi görünüyorsa da gerçekte duruma uyan, beyler, mahalli beyzadeler hakimdi. Aynı tarihlerde Suriye ve Mısır'da Fransız İngiliz menfaatleri çarpışırken Rusya da Doğu Anadoluya doğru yaklaşmakta idi. Devlet idaresine yeni bir düzen vermek için çabalayan III. Selim'in yeniçeriler tarafından öldürülmesinden sonra tahta çıkan II. Mahmud, başlangıçta Alemdar Mustafa Paşa'nın âyanla imzaladığı Sened-i İttifak'ı kabul etmiş olmasına rağmen çok geçmeden bunlara karşı başarılı bir mücadele başlattı. Anadolu'daki mahalli oyunları ortadan kaldıran padişah, daha sınırlı bir merkeziyetçilik sayılabilecek "Müşirlik" teşkilatını kurdu. Anadolu'da bulunan 18 eyaletin sayısını 4'e indirdi. Birkaç eyalet sancağın birleştirilmesiyle meydana getirilen bu idari bilimlerin başına, düzenin sağlanması ve halkın zalim idareciler zulmünden korunması amacıyla geniş yetkiylede askeriyeden birer müşir tayin edildi. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma dönemine girmiş olması, II. Mahmut'un idari alanda attığı önemli adımları engelldi.

Batılı devletlerin kışkırtmalarıyla patlak veren Mora isyanı ve 1828-1829 Osmanlı-Rus harbi, merkezi hükümetçe bir süre önce itaat altına alınan eyaletlerde yeniden bağımsızlık hareketinin ortaya çıkmasına yol açtı. Osmanlı-Rus savaşı sırasında Doğu Anadolu'nun bir kısmı ilk defa Rus işgaline uğradı.

Erzurum ve havalisini işgal eden Rus ordusu 1829 sonbaharında çekilirken Erzurum'da oturan Osmanlı tebası Ermeniler'den büyük bir kısmını, özellikle sanayi erbabını da beraberinde götürdü. 1831 yılında isyan eden Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa ancak büyük devletlerin aracılğıyla durdurabildi. (Kütahya'da) Koskaca bir Cihan İmparatorluğu'nun Batılı devletler ve entrikaları nedeniyle çatırdamaya başladığı ortadadır. Şöyle ki, Kırım Harbi öncesinde yalnızca Anadolu eyaleti merkezi idarenin tam kontrolünde kalmıştı. Hatta buralarda da derebeyi tarzında isyankar aileler bulunuyordu.

Osmanlı İmparatorluğu'nun hızla dağılması ve dağılma sonunda imparatorluktan kopan parçaların hangi Avrupa devletince alınacağı meselesi, Meşhur "Şark Meselesi" denilen milletler arası politikanın esasını oluşturdu. 1904-1908 yıllarında büyük devletler Anadolu'da ve Orta Doğu'da kendi hakimiyetlerini kurmak için birbirleriyle mücadele ederlerken Osmanlı İmparatorluğu da büyük bir mali buhran içindeydi. Bu mali güçlükler yüzünden yabancı devltelerin kontrolü daha da arttı. Abdülhamid'in tahttan indirilmesinden sonra ise iktidarı ele geciren ittihatçılar'ın takip ettikleri politika yüzünden devlet siyasi bakımdan Almanya cephesine koymaya başladı.

İslam Ansiklopedisi, Cilt 3 sayfa 119, 120, 121. (G. Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi: Mondros'tan Mudanya'ya kadar, "30 Ekim 1918-11 Ekim 1922, Ankara 1970; a.m.l.f "İngiliz Belgelerinin Işığı Altında Yunanlılar'ın İzmir Çıkartması "(trc. Mihin Eren) TTK Belleten XXXII/128 (1968) s. 567, 576) (E. E. Adamof, Sovyet Devlet Arşivi gizli Belgelerinden Anadolu'nun Taksimi Planı, trc. Babaeskili Hüseyin Rahmi, İstanbul 1972.)

Emin ÜSTÜN

THY uçağı kalkışını erteledi
İlber Ortaylı uçakta rahatsızlandı
Bu fuara sıradan insanlar gelmiyor!
Avrupa'nın en büyük boya fuarı Türkiye'de
Elon Musk'ın işi zor
Batmamak için fiyat kırdı
Özel'den 'erken seçim' sorusuna yanıt
'Seçmene saygısızlık olur'
İlk maçta gol sesi çıkmadı
Beşiktaş İstanbul'a umutlu döndü
'Ayaküstü olacak iş değil bunlar'
Özel'le görüşeceği tarihi açıkladı
Özel, 10. Cumhurbaşkanı Sezer ile görüştü
'Düzenli aralıklarla ziyaret edeceğiz'
Erdoğan'ın anayasa çağrısına yanıt verdi
'Bir şey uymamak için değiştirilmez'
İsmailağa şeyhi Hasan Kılıç uğurlandı
Erdoğan en ön safta yer aldı
Korhan Berzeg'in yaşadığı köyde flaş gelişme
Ceset parçaları bulundu
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
THY uçağı kalkışını erteledi
İlber Ortaylı uçakta rahatsızlandı
Bu fuara sıradan insanlar gelmiyor!
Avrupa'nın en büyük boya fuarı Türkiye'de
Elon Musk'ın işi zor
Batmamak için fiyat kırdı
Özel'den 'erken seçim' sorusuna yanıt
'Seçmene saygısızlık olur'
İlk maçta gol sesi çıkmadı
Beşiktaş İstanbul'a umutlu döndü
'Ayaküstü olacak iş değil bunlar'
Özel'le görüşeceği tarihi açıkladı
Özel, 10. Cumhurbaşkanı Sezer ile görüştü
'Düzenli aralıklarla ziyaret edeceğiz'
Erdoğan'ın anayasa çağrısına yanıt verdi
'Bir şey uymamak için değiştirilmez'
İsmailağa şeyhi Hasan Kılıç uğurlandı
Erdoğan en ön safta yer aldı
Korhan Berzeg'in yaşadığı köyde flaş gelişme
Ceset parçaları bulundu
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu

Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki aksaklık 40 saattir giderilemedi

Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'nda dün sabah meydana gelen ve yaklaşık 40 saattir giderilemeyen aksaklık nedeniyle seferler gecikmeli olarak yapılırken, yoğunluk sabah saatlerine göre akşam kısmen azaldı.
23.04.2024 23:12:00
Anadolu Ajansı
Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki aksaklık 40 saattir giderilemedi
Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki aksaklık 40 saattir giderilemedi

M5 Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'nda dün saat 06.00 itibarıyla başlayan aksaklık devam ediyor.

Metro İstanbul'un dün "teknik arıza" olarak açıkladığı, gece saatlerinde "zorunlu bakım çalışması" şeklinde nitelendirdiği, bugün ise "işletme saatleri dışında eğitim amaçlı kullanılan yolcusuz iki trenin teması"ndan kaynaklandığını bildirdiği problem nedeniyle seferler Altunizade İstasyonu'nda aktarmalı olarak sürdürülüyor.

Bugün de devam etmesi beklenen çalışmalar sebebiyle Üsküdar-Altunizade istasyonları arasındaki seferler, 15-20 dakika aralıklarla gerçekleştiriliyor.

Sefer aralıklarının yer aldığı bilgilendirici tabelaların bugün kapatıldığı gözlendi.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla resmi tatil olmasına rağmen yaşanan aksaklık nedeniyle Üsküdar ve Altunizade istasyonlarında yolcu yoğunluğu oluşuyor.

Seferlerin gecikmeli olarak yapılması nedeniyle güvenlik görevlileri ile yolcular arasında zaman zaman tartışmalar yaşanıyor.

Öte yandan, Altunizade-Üsküdar istasyonları arasında her iki yönde İETT otobüsleriyle 15 dakika aralıklarla ücretsiz ring seferleri düzenleniyor.

Kabaktepe, metro arızası için İmamoğlu'na seslendi

AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda metro arızasına işaret etti.

Paylaşımında, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na seslenen Kabaktepe, "Sayın İmamoğlu, Üsküdar-Samandıra metro hattında meydana gelen arıza, hala giderilmedi. İstanbullular soruyor; Bu arıza devam ediyor. Giderilmesi için daha kaç kişinin mağdur olması gerekiyor' Neden bu şehrin sorunları gündeminize giremiyor'" ifadelerini kullandı.

Metro İstanbul 25 Nisan'da "normal işletmeye geçilmesinin" planlandığını duyurdu

Metro İstanbul'un sosyal medya hesabından Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki aksaklıkla ilgili açıklama yapıldı.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

"M5 hattı Fıstıkağacı İstasyonu bölgesinde 21 Nisan'ı 22 Nisan'a bağlayan gece, işletme saatleri dışında eğitim amaçlı kullanılan yolcusuz iki trenin teması sonucu zarar gören kuplajların tamir işlemleri devam etmektedir. Zorunlu bakım çalışmalarının 24 Nisan Çarşamba gecesi tamamlanması ve 25 Nisan sabahı itibarıyla normal işletmeye geçilmesi planlanmaktadır."

Anonslarda durumun "zorunlu bakım çalışması"ndan kaynaklandığı belirtiliyor

Metrodaki yoğunluğu yaşamak istemeyen bazı vatandaşlar, İETT otobüsleriyle düzenlenen ring seferlerine binmeyi tercih ediyor. Metro istasyonlarında da otobüs seferleri olduğu yönünde vatandaşlara anonslar yapılıyor.

Öte yandan, istasyonlarda belli aralıklara yapılan anonslarda yaşanan durumun "zorunlu bakım çalışması"ndan kaynaklandığı belirtiliyor.

- Arıza öncesi yaklaşık 6 dakika süren güzergah, otobüsle 15 dakikayı bulabiliyor

Arıza öncesi metro ile Üsküdar-Altunizade arası yaklaşık 6 dakikalık zaman diliminde gerçekleşirken, otobüs seferlerinin ise trafik yoğunluğuna göre ortalama 15 dakika sürdüğü gözlemlendi.

Metro istasyonlarında sefer aralıklarının yer aldığı bilgilendirici tabelaların birçoğunun çalışmadığı, çalıştığı gözüken bazı tabelalardaki saat ve sefer aralığının yer aldığı dakika uyarısının ise sabit şekilde kaldığı ve değişmediği görüldü.

Arıza öncesi Üsküdar'dan Samandıra yönüne yoğun saatlerde 4 dakika aralıklarla hareket eden metro seferleri yaklaşık 15 dakika aralıklarla yapılıyor.

Üsküdar'dan metroya binerek Samandıra yönüne gitmek isteyen vatandaşlar, Altunizade'de inerek karşı perondan gelecek metroyu bekliyor.

Aynı şekilde Samandıra yönünden Üsküdar'a gitmek için metroya binen vatandaşlar ise Altunizade'de inerek karşı yönden gelen metroya binmek durumunda kalıyor.

Bu istasyonda metronun gelme süresinin 15-20 dakikaya kadar çıkmasının yoğunluğu artırdığı ve vatandaşların metroya iniş binişlerinde zaman zaman metro kapılarında yığılmaların yaşandığı gözlendi.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla resmi tatil olmasına rağmen iş yoğunluğunun olmadığı kentte, istasyonlarda arıza nedeniyle yoğunluğun gün boyu sürdüğü görüldü.

"Her geldiğimizde bir hasar, bozukluk"

Metroyu kullanan kimi vatandaşlar, arızanın giderilmemiş olmasına tepki gösterdi.

Dilek Mete adlı vatandaş, yaşanan duruma tepki göstererek, "Her geldiğimizde bir hasar, bir bozukluk. Sözde Büyükşehir çalışıyor. Altunizade'de aktarma yaptık." dedi.

Yolculardan Ömer Durna ise istasyonlarda aşırı bir kalabalık olduğunu söyledi.

Metroda aktarma nedeniyle sorunlar yaşadıklarını anlatan bazı vatandaşlar da yaşanan durumu "rezalet" olarak niteledi.

- Bazı vatandaşlar metroyu yerde oturarak beklemeyi tercih ediyor

Yaklaşık 40 saattir giderilemeyen aksaklık nedeniyle seferlerdeki gecikme sürerken, yoğunlukta sabah saatlerine göre kısmen azalma gözlendi.

Aktarma yapılan Altunizade İstasyonu'na gelen vatandaşlara görevliler, megafonlarla peron yönlendirmesi yapıyor.

Sefer aralıklarının yer aldığı bilgilendirici tabelalar hala açılmazken, bazı vatandaşlar metroyu yerde oturarak beklemeyi tercih ediyor.

- M5 Üsküdar-Samandıra Metro Hattı hakkında

Metro İstanbul'un internet sitesinde yer alan bilgilere göre, 26,5 kilometre hat uzunluğuna, 20 istasyon sayısına sahip olan M5 Üsküdar-Samandıra Merkez Metro Hattı, Anadolu Yakası'nın ikinci metro hattı ve "Türkiye'nin ilk sürücüsüz metro hattı" özelliklerini taşıyor.

Üsküdar Meydanı'ndan başlayan, Ümraniye ilçe merkezi ve Çekmeköy Meydanı'ndan geçerek Samandıra Merkez İstasyonu'nda son bulan hatta 126 araç çalışıyor.

Tek yönde sefer süresi 43 dakika, günlük sefer sayısı 520 ve pik saatlerde sefer sıklığı 4 dakika 10 saniye olan hat, inşa edildiği güzergah üzerinde "yüksek yolcu potansiyeline sahip" olarak tanımlanıyor. Hat, günde 311 bin 349 yolcu taşıyor.

Hattın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) raylı sistemler gelecek vizyonu çerçevesinde sürdürülen çalışmalarla Sultanbeyli'ye ulaşması için inşaat çalışmalarının devam ettiği, Kurtköy bölgesine uzatılması için projelendirme çalışmalarının sürdüğü belirtiliyor.

Kazanın meydana geldiği duraklar, hattın 1'inci etabı olan "Üsküdar-Yamanevler" istasyonları arasında bulunuyor. Bu etap, 15 Aralık 2017'de hizmete alınırken, hattın 2'inci etabı "Yamanevler-Çekmeköy" 21 Ekim 2018'de, 3'üncü etabı "Çekmeköy-Samandıra Merkez" ise 16 Mart 2024'te hizmete açıldı.

 

AKP muhtarlığı kaldırmaya mı hazırlanıyor?

2012 yılında mahalle muhtarlıklarının kapatılması yönünde bir çalışma yapıldığı ortaya çıkmış ancak AKP sonunda bu çalışmayı rafa kaldırmıştı.
23.04.2024 22:34:00
Mustafa Topsakal
AKP muhtarlığı kaldırmaya mı hazırlanıyor?
AKP muhtarlığı kaldırmaya mı hazırlanıyor?
İçişleri Bakanlığı'nın verilerine göre Türkiye genelinde 32 bin 238 mahalle ve 18 bin 278 köyde toplamda 50 bin 516 muhtar görev yapıyor.

2022 yılında yapılan düzenleme ile muhtar maaşları asgari ücret seviyesine çıkarıldı.

Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle tasarruf genelgeleri yayınlamaya başlayan hükümetin, muhtarlıkların kaldırılması için bir çalışma yaptığı iddia edildi.

İşareti yandaş yazar verdi

İktidara yakın gazeteci Hacı Yakışıklı, "17 bin TL maaş ve SSK var, ama iş yok! Muhtarlığın yerini bilen yok. 50 bin 516 muhtar var. Sadece aylık maaşları 858 milyon 873 bin 032 TL yapıyor. Yılda toplam 10 milyar 306 milyon 476 bin 384 TL ödeniyor . Bu sadece maaşlar ki SGK ve diğer ücretleri katınca hesap artıyor. Bu para hazineye kalsa daha faydalı olmaz mı?" diyerek muhtarların Hazine'ye yük olduğunu ima etti.

2012'de gündeme gelmişti

AKP'nin mahalle muhtarlıklarını kapatmak için 2012'de bir çalışma yaptığı o dönem basına yansımıştı.

Yapılan çalışmaya göre, belediye sınırları içinde kalan mahallelerde muhtarlık olmayacak, muhtarların yaptığı nüfus, seçim ve ikametgâhla ilgili işleri kaymakamlık ve belediyeler yürütecekti.

Buna karşın köy muhtarları ise yerini daha güçlendirilmiş şekilde koruyacaktı. Ancak gelen tepkiler üzerine bu çalışma rafa kalkmıştı.

Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı döneminde Saray'da muhtarlar toplantısı geleneksel hale gelmişti.

Ancak uzun bir süredir bu toplantılar da artık yapılmaz hale geldi.

Bütçe açığı için kaynak arayışı içinde olan iktidarın, muhtarlıkları tasfiye edecek bir yerel yönetim reformu üzerinde bakanlık bürokratlarına bir taslak çalışma yaptırdığı ve reformun hayata geçmesi halinde 2029'da muhtarlıkların kapatılabileceği belirtiliyor.

Korhan Berzeg'in yaşadığı köyde ceset parçaları bulundu

Balıkesir'in Gönen ilçesinde yaklaşık bir yıl önce kaybolan ekonomist Korhan Berzeg'in yaşadığı köyün yakınlarında insana ait olduğu iddia edilen iskelet parçaları bulundu. Cumhuriyet Savcılığı ve jandarma olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı.
23.04.2024 18:25:00
İhlas Haber Ajansı
Korhan Berzeg'in yaşadığı köyde ceset parçaları bulundu
Korhan Berzeg'in yaşadığı köyde ceset parçaları bulundu
83 yaşındaki Korhan Berzeg olayında yeni gelişme yaşandı.

Türkiye'nin tanıdığı kayıp ekonomist Korhan Berzeg olayı sırrını korurken; bugün Berzeg'in evine 5 kilometre mesafede ormanlık alanda insana ait olduğu iddia edilen kemik parçaları ve eşyalar bulundu.

Olay yerine gelen jandarma ve olay yeri inceleme ekipleri çalışmalarını tamamladı.

Olay yerinden alınan parçalar Adli Tıp Kurumu morguna gönderilerek parçaların Korhan Berzeg'e ait olup olmadığı tespit edilecek.

Savcılığın ve jandarmanın olay yerindeki incelemesi ve DNA testinin ardından olayın sırrı aydınlanacak.

İskeletin yanında elbise parçaları ve kredi kartları da bulundu.

Berzeg; köpeği Tina ile ormana yürüyüşe gitmiş; 74 gün sonra köpeği evine geri dönmüş kendisinden 312 gündür haber alınamamıştı.

BTP Beylikdüzü teşkilatı 23 Nisan'ı kutladı

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Beylikdüzü İlçe Başkanı Mehmet Aksoy ve ilçe teşkilatı Beylikdüzü Yaşam Vadisi'nde gerçekleştirilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarına katıldı ve Çanakkale rölyef anıtının önüne BTP çelenkini koydu
23.04.2024 13:04:00 / Güncelleme: 23.04.2024 13:11:04
Ahmet Haydar Tarhanlı
BTP Beylikdüzü teşkilatı 23 Nisan'ı kutladı
BTP Beylikdüzü teşkilatı 23 Nisan'ı kutladı
Yurdun dört bir tarafında büyük bir coşkuyla kutlanan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, İstanbul Beylikdüzü'nde de ilçe portokolü eşliğinde Yaşam Vadisi'nde Çanakkale rölyef anıtının önünde kutlandı.

Törene ilçe kaymakamı, ilçe belediye başkanı, ilçe eğitim müdürü, siyasi parti temsilcileri, Atatürk Düşünce Derneği, Murahip Gaziler Derneği gibi sivil toplum örgütü temsilcileri, ilçede bulunan ilkokul, ortaokul ve liseleri temsilen öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.



Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) de İlçe Başkanı Mehmet Aksoy ve ilçe teşkilatı ile birlikte saat 09.00'da BTP çelenkiyle törende yerini aldı.



Tören, Beylikdüzü İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Koç'un çelenk koymasıyla başladı. Ardından Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın da çelenk koymasıyda devam etti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okundu.

Törene diğer siyasi partilerin çelenk koymasıyla devam edildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.