Arşivlerde 1870'lerden 1922'ye kadar Ermenilerle ilgili dolaylı ve doğrudan 1 milyonun üzerinde belge bulunduğunu, bunların bilim adamlarının araştırmasını beklediğini ifade eden Sarınay, şöyle konuştu: "İddiaların aksine belgeleri değerlendirdiğimiz zaman şöyle bir manzarayla karşılaşıyoruz: Ermeni sevk ve iskan kararı, olması muhtemel bir isyanı önlemek veya büyük bir yabancı ülkeyle işbirliğini engellemek amacıyla alınmış bir karar değildir. Alınan karar, tamamıyla fiilen ortaya çıkan bir isyanı bastırmak ve Rus ordusuyla yapılmış işbirliğini engellemeye yöneliktir."
Tarihi saptırıyorlar
Ermeniler'in "soykırım günü" diye ilan ettikleri 24 Nisan'ın aslında Ermeni komitacıların ileri gelenlerinin tutuklandığı tarih olduğunu ifade eden Sarınay, şunları kaydetti: "Mesela İstanbul'da 235 Ermeni komitacı tutuklanmıştır. Bunların içinde gerek sürgünde, gerek ağır ceza alıp ölüme mahkum edilen dahi yoktur. Bugün Fransa'da 'soykırımdan öldü' diye iddia edilen Ermeni sanatçı Comidas, ki Fransa'da 2 yıl önce heykeli dikildi, İstanbul'da tutuklanan Çankırı Cezaevi'nde 14 gün hapis yattıktan sonra tekrar İstanbul'a dönen bir komitacıdır. İstanbul'a döndükten sonra Paris'e gitmiş ve Paris'te ölmüştür. Karşımızdaki Ermeniler, suni bir tarih yaratmışlardır. Cumhuriyet'in başından 1990'ların başına kadar Türkiye'nin suskunluğu,olaya çözüm olmamıştır. Türkiye, büyük devlet edasıyla eski düşmanlıkları tekrar canlandırmamak adına susmuş, hep iyi ilişkiler içinde olmak için büyük gayret sarfetmiş. Ancak yıllarca suskunluğumuz birçok çevre tarafından suçluluğumuz olarak algılanmıştır."
Rakamlar tamamen hayali
Belgelerin bütün olarak değerlendirilmesi halinde Osmanlı Devleti'nin aldığı tehcir kararının hukuka uygun olduğunun görüldüğünü belirten Sarınay, Ermeniler'in menkul ve gayrimenkullerine ilişkin düzenleme getirildiğini, hatta geri döndüklerinde bunların nasıl iade edileceğiyle ilgili kanun çıkarıldığını söyledi. Yusuf Sarınay, "Çünkü Osmanlı Devleti, bazılarının iddia ettiği gibi bir katliam niyetinde değildir. Tamamıyla siyasi ve askeri sebeple böyle geçici bir karar almıştır. Batılı tarihçiler ve Ermeni diasporası, yarattıkları suni tarihin yıkılmasından endişe ettikleri için bu belgeleri yok saymaktadırlar" dedi. İddialara ilişkin yıllarda Ermeniler'in İstanbul'da hala üst düzeyde görev yaptığını anlatan Sarınay, "Katliam niyetinde olan devletin, öncelikle devlet kademelerindeki Ermeniler'i temizlemesi gerekmez miydi?" diye konuştu.
Sarınay, Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin somut gerçekleri ortaya koyan belgelerin kullanılmadığını, hayali rakamların uçuştuğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Önceden Erivan Arşivleri'ne defalarca çağrıda bulunduk. Yine aynı çağrıyı tekrarlıyoruz: Bilimsel araştırmanın yollarını açalım, tarihin objektif temelde aydınlatılması için işbirliği yapalım. Ayrıca Amerika'da bulunan Ermeni, özellikle Ermeni diasporası arşivlerinin, patrikhane arşivlerinin açılması gerekiyor."
Tarihi saptırıyorlar
Ermeniler'in "soykırım günü" diye ilan ettikleri 24 Nisan'ın aslında Ermeni komitacıların ileri gelenlerinin tutuklandığı tarih olduğunu ifade eden Sarınay, şunları kaydetti: "Mesela İstanbul'da 235 Ermeni komitacı tutuklanmıştır. Bunların içinde gerek sürgünde, gerek ağır ceza alıp ölüme mahkum edilen dahi yoktur. Bugün Fransa'da 'soykırımdan öldü' diye iddia edilen Ermeni sanatçı Comidas, ki Fransa'da 2 yıl önce heykeli dikildi, İstanbul'da tutuklanan Çankırı Cezaevi'nde 14 gün hapis yattıktan sonra tekrar İstanbul'a dönen bir komitacıdır. İstanbul'a döndükten sonra Paris'e gitmiş ve Paris'te ölmüştür. Karşımızdaki Ermeniler, suni bir tarih yaratmışlardır. Cumhuriyet'in başından 1990'ların başına kadar Türkiye'nin suskunluğu,olaya çözüm olmamıştır. Türkiye, büyük devlet edasıyla eski düşmanlıkları tekrar canlandırmamak adına susmuş, hep iyi ilişkiler içinde olmak için büyük gayret sarfetmiş. Ancak yıllarca suskunluğumuz birçok çevre tarafından suçluluğumuz olarak algılanmıştır."
Rakamlar tamamen hayali
Belgelerin bütün olarak değerlendirilmesi halinde Osmanlı Devleti'nin aldığı tehcir kararının hukuka uygun olduğunun görüldüğünü belirten Sarınay, Ermeniler'in menkul ve gayrimenkullerine ilişkin düzenleme getirildiğini, hatta geri döndüklerinde bunların nasıl iade edileceğiyle ilgili kanun çıkarıldığını söyledi. Yusuf Sarınay, "Çünkü Osmanlı Devleti, bazılarının iddia ettiği gibi bir katliam niyetinde değildir. Tamamıyla siyasi ve askeri sebeple böyle geçici bir karar almıştır. Batılı tarihçiler ve Ermeni diasporası, yarattıkları suni tarihin yıkılmasından endişe ettikleri için bu belgeleri yok saymaktadırlar" dedi. İddialara ilişkin yıllarda Ermeniler'in İstanbul'da hala üst düzeyde görev yaptığını anlatan Sarınay, "Katliam niyetinde olan devletin, öncelikle devlet kademelerindeki Ermeniler'i temizlemesi gerekmez miydi?" diye konuştu.
Sarınay, Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin somut gerçekleri ortaya koyan belgelerin kullanılmadığını, hayali rakamların uçuştuğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Önceden Erivan Arşivleri'ne defalarca çağrıda bulunduk. Yine aynı çağrıyı tekrarlıyoruz: Bilimsel araştırmanın yollarını açalım, tarihin objektif temelde aydınlatılması için işbirliği yapalım. Ayrıca Amerika'da bulunan Ermeni, özellikle Ermeni diasporası arşivlerinin, patrikhane arşivlerinin açılması gerekiyor."