Bağımsızlık bizim karakterimiz

Kurtuluş Savaşı'nda emperyalist devletlere karşı mücadele eden Mustafa Kemal önderliğindeki Kuvayı Milliye'nin tek amacı vardı; Bağımsız Türkiye'yi kurmak. Verilen bütün mücadele bu amaç içindi. Nitekim başarıya da ulaşıldı, Bağımsız Türkiye devleti kuruldu.

Aradan 80 yıl geçti. Emperyalist devletler yine var. Türk toprakları yine iştahlarını kabartıyor. Türkiye'yi ha yuttu ha yutacaklar. Fakat karşılarına dikilmiş yeni bir Kuvayı Milliye var.

Hem de 80 yıl önce Mustafa Kemal önderliğinde kurulmuş Kuvayı Milliye'ye çok benziyor. İkisi arasında sadece bir fark var: 80 yıl önce Mustafa Kemal'in liderliğinde kurulan Kuvayı Milliye, Bağımsız bir Türkiye Devleti kurabilmek için mücadele ediyordu, şimdiki Kuvayı Milliye ise, 80 yıl önce verilen mücadele sonucu kurulan Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız kalabilmesi için mücadele veriyor. Biri kurdu, biri korumaya çalışıyor. Tek fark bu. Ortak amaç aynı: BA?IMSIZ TÜRKİYE...

O bakımdan ikinci Kuvayı Milliye'nin lideri Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın önderliğinde kurulan Bağımsız Türkiye Partisi'nin bugün gördüğü vazife, 80 yıl önceki Kuvayı Milliye hareketinin gördüğü vazifeyle eşdeğer öneme sahip. Cumhuriyet tarihi boyunca kurulmuş bütün siyasi partiler içinde, isminde "Bağımsız" kelimesi geçen tek partinin "Bağımsız Türkiye Partisi" olması da, Türkiye'nin bağımsızlık noktasında bugün geldiği tehlike sınırını göstermesi bakımından oldukça önemli. Demek, Türkiye ciddi anlamda bağımsızlığını kaybetme tehlikesi yaşamaktadır ki, bu tehlikeyi bertaraf etmek isteyen vatanseverler "Bağımsız Türkiye" sloganıyla yollara düşme ihtiyacı hissetmişler.

"Bağımsızlık benim karakterimdir"

Bugün Türkiye'nin içine sürüklendiği sömürge oyununa, maalesef Bağımsız Türkiye Partisi hariç bütün partiler alet olmuş durumda. Hepsi bir ağızdan: "Bütün geleceğimiz Avrupa Birliği'ne ve IMF'ye bağlı" diyerek bağımsızlığımızı teslim etme noktasında adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Ve bu yapılırken de, bazıları çıkıp, "Biz Atatürk'ün çizdiği yoldan gittiğimiz için AB diyoruz" diyebilme cesaretini gösterebiliyor. Hem de hiç kızarmadan, utanmadan.

Bağımsızlığımızı AB'ye devretmek için fırsat kollayan bu insanlar Atatürk'ü istismar etmeyi de ihmal etmiyorlar. Hem de şu satırların sahibi Atatürk'ü:

"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdedir. Ben, ulusumun ve en büyük atalarımın en değerli miraslarından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar aile, özel resmi yaşamımım her evresinde tanık olanlar bu aşkımı bilirler. Bence, bir ulusta şerefin, saygınlık, namus ve insanlığın var olabilmesini ve süre gitmesinin, o ulusun kesinlikle bağımsızlığını elinde bulundurmasıyla gerçekleşme olanağı vardır. Ben kendim bu saydığım niteliklere çok önem veririm; ve bu niteliklerin kendimde bulunduğunu ileri sürmek için, ulusumun da aynı nitelikleri olmasını başlıca koşul sayarım. Ben yaşayabilmek için kesinlikle, bağımsız bir milletin çocuğu kalmalıyım. Bu nedenle ulusal bağımsızlık bence bir yaşam sorunudur. İnsanlığı oluşturun ulusların her biriyle uygarlık gereğinden olan ve ulus ve ülkenin yararlarının gerektirdiği dostluk ve siyaset ilişkilerine titizlikle değer veririm. Ancak benim ulusumu köle etmek isteyen herhangi bir ulusun, bu isteğinden vazgeçinceye kadar acımasız bir düşmanı kesilirim."

BTP açık ara önde

Bugünlerde bazı basın yayın organlarında maksatlı anketler yayınlıyor. Yayınlanan bu maksatlı anketlerde Bağımsız Türkiye Partisi özellikle görmezden geliniyor. Ama gerçeklerden uzun süre kaçmak mümkün olmadığı ve Türk halkı da bu oyunları yemediği için bu girişimler sonuçsuz kalıyor. Hiçbir ideolojik saplantısı bulunmayan tarafsız kurumların yaptırdığı bütün anketlerde Bağımsız Türkiye Partisi büyük farkla önde gidiyor. Katılımcı sayısı TESEV'in yaptırdığı ankettekinin iki katı olan "bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?"şeklindeki anketlerde; Prof. Dr. Haydar Baş önderliğindeki Bağımsız Türkiye Partisi yüzde 40'ların altına neredeyse hiç inmiyor. Bunu görebilmek için internette şöyle bir dolaşmak yeterli olacaktır. Demek ki medyanın BTP gerçeğinden özellikle kaçması bir şey ifade etmiyor. Türk halkı her şeyin bilincinde. Bağımsızlığının yavaş yavaş elinden kaydığını ve bunun farkında olan tek partinin "Bağımsız Türkiye Partisi" olduğunu çok iyi biliyor. Bağımsızlık benim karakterimdir diyen Bağımsızlık sevdalısı bir millete de bu yakışırdı zaten...

Herkes BTP'yi bekliyor

Prof. Dr. Haydar Baş'ın her toplantıda dile getirdiği "Kainat Devleti" tezinin ağırlığını kaldıramayan kimi küçük kafalar, bırakın Kainat devletini tahayyül etmeyi, ancak Avrupa Birliği'nin yamağı, bağımsız olmayan bir küçük bir Türkiye'yi hayal düşünebiliyorlar.

Oysa Bağımsız Türkiye hareketini yakından takip eden herkes, çizilen perspektifin genişliğini ve gerçekliğini çok iyi özümsemiş durumda. Buna örnek teşkil etmesi bakımından, hergün bizlere gelen yüzlerce mailden sadece birini sizlerle paylaşmak istiyorum. Azerbaycan'dan Konul Yusifova yolladığı mailde, Bağımsız Türkiye hareketinin çizdiği geniş perspektifi kendi lehçesiyle şu şekilde ifade ediyor:

"Ben Konul Yusifova sizi Azerbaijandan arıyorum, Allaha çok şükürler bugün size mektub gönderiram. Sahifanizi internetde olduğum zaman okuyuram. Meltem TV'nin sahifasına "bu vatan icin seve seve" yazılmış. Ancak sizlerin çalışmaları yalnız bu vatan için değil bütün Türk, Müselman halkları üçündür...

ALLAH SİZLERDEN RAZI OLSUN YÜCE ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN, Size başarılar ..."