İslam'ın beş şartından bir tanesi haccetmektir. Hac, ziyarettir. Geniş anlamda mukaddes olan ve Cenab-ı Hakk'ın emriyle Hz. İbrahim tarafından inşa edilen Beytullah'ın, Safa-Merve'nin, Arafat'ın, Müzdelife'nin, Mina'nın ziyareti manasına gelir. Hac, esas olarak Beytullah'ı, Allah'ın evini ziyaret etmektir. Yalnız tabii bu hem bir sıhhat hem de bir mali yeterlilik gerektirir. Onun için bu işi yapması için bir insanın muktedir olması lazım. Gidip gelecek sıhhate ve aynı zamanda mali bütçeye muktedir olması lazım. Malın da temiz olması gerekiyor. Helal olmayan bir kazançla da hac farizası ifa edilmez. İçine bir tek kuruşun bilerek haram olarak karışmadığı bir servetle hac ibadeti yapılır. Bir müslüman herhangi birinin hakkını gaspettiğini zannederse, hacca gitmek üzere ise, bu durumda gidip hakkını iade etmesini, helallik almasını bilmesi lazımdır. Ayrıca etrafındaki komşularını da ziyaret ederek helalleşmesi lazımdır. Çünkü 3-4 bin kilometrelik bir yoldur. Gidip dönmemek vardır. Dönüp de bulmamak vardır. Dolayısıyla helalleşerek, herkes birbirinden hoşnut olarak hac ziyaretine çıkmak gerekiyor. Milletimizde de zaten iki husus vardır ki bunu bir bayram olarak hayatına geçirmiştir. Bunun bir tanesi komşularını, akrabalarını, doztlarını hacca uğurlamaktır. İkincisi de evladını asker ocağına göndermektir. Dikkat ederseniz her ikisinde de fevkalade merasimler, şölenler icra edilir.
Yola çıkan hüccac adayı Allah rızası için evinde iki rekat namaz kılmalı ve Cenab-ı Hakk'a dua etmelidir. "Ya Rabbi! Bu mübarek yola çıkıyorum. Kolay eyle! Beni bütün şerlerden muhafaza eyle! Emniyeti nasip eyle!" diye dilinin döndüğü, kalbinin algıladığı kadarıyla güzel bir dua ve niyazda bulunmalıdır.
Yolda giderken de boş bulunmamak lazımdır. Sürekli Allah'ı anmak lazımdır. "Lebbeyk Allahümme Lebbeyk. Lebbeyke laşerikeleke lebbeyk. İnnel hamde ve'l ni'mete laşerike lek..." telbiyesini bol bol okumak lazımdır. Ne zamana kadar? Bayramın birinci günü büyük şeytanı taşlayana kadar bu telbiye hüccacın dilinin ezkarıdır, dilinin şarkısıdır, türküsüdür, ibadetidir bu telbiye...
MADDE İLE MANANIN SINIRI
Mi'kad mahalli manevi saha ile maddi sahanın sınırıdır. Bu bölgede dünya elbiselerinden zahiren soyunuyorsun. İzhar ve Rida denilen iki tane bez ile vücudunuzu sarıyorsunuz. Dünya bitmiş ve adeta ahiret hayatı başlamıştır. Buradan sonra mesela herhangi bir çiçeği, herhangi bir ağacın dalını kopartmak size haramdır. Herhangi bir hayvanı avlamanız haramdır. Öldürmeniz haramdır. Eşinize yaklaşmanız haramdır. Hülasa bütün bunlar size dünya hayatınızda meşru iken o şartlarda o meşruluk kalkıyor. Muvakkat, muayyen bir zaman için kalkıyor. İnsan, ihramlı iken tamamen Cenab-ı Hakk'ı, ahireti, hesabı, kitabı düşünerek bir yolculuk yapıyor. İhram bir kefen giymek gibidir. İhrama girdikten sonra iki rekat ihram namazı kılınır. İhrama girerken niyet edilir. Hangi haccı yapacaksa ona niyet edilir. Hacc-ı ifrat, hacc-ı temettü, hacc-ı kıran olmak üzere üç türlü hac vardır. Hacc-ı ifrat, sadece hac farizasının ifasını içerir. Bu hacca niyet eden kardeşlerimiz ihrama girerken sadece hacca niyet ederler. Ondan sonra telbiye getirir, ardından da iki rekat ihram namazı kılarlar. Eğer hacc-ı temettü yapacaksa hacca değil umreye niyet eder. Hacc-ı temettü, umre ile haccın ifası demektir. Umre ayrı ihramla, hac da ayrı ihramla bir hac mevsiminde yapılırsa buna temettü haccı denir. Temettü haccı için uçakta umreye niyet ederler. Umrenin ihramını giyerler. İki rekat namaz kılarlar. Umrenin tavafını, sa'yini yaparlar. Sa'yden sonra ihramdan çıkar tevliye gününe kadar Mekke-i Mükerremede beklerler. Terviye günü, yani Arafat'a çıkılacağı gün de hacca niyet ederler. Tekrar ihrama girerler. Bu arada ihramsız gezerler. Hacc-ı kıran dediğimiz hac türünde de hem hac hem de umre bir ihramla yapılır.
TAVAFIN MAHİYETİ
Kabe'yi tavaf, etrafında yedi defa dönmek demektir. Buna şaft denir. Hüccac, şeytanı Mina'da taşladıktan sonra, bayramda farz olan ziyaret tavafını yapar. Ondan önce yapılan tavaf kudüm tavafıdır. Nafile tavaflardır. Bunlar vaciptir. Hacı adaylarımız eğer ifrat haccına niyet etmişlerse ilk gittikleri zaman kudüm tavafını yaparlar. Tavaf Hacerü'l Esved sağ tarafa alınarak yapılır.
"HAC, ARAFAT'TIR."
Arafat'a giderken yine telbiye okunur, Tevhid okunur, Kur'an okunur, ilahiler okunur, kasideler okunur. O gün hakikaten bir ana baba günüdür. Başka bir alemdir. Zilhicce'nin 9. günü öğle vaktine kadar hüccac, zikirle, fikirle, Kur'an'la, namazla vaktini değerlendirir. İstiğfar edilir, salat ü selam getirilir, sohbet edilir, hatıralar yadedilir. Öğle vakti girdiğinde ezanlar okunur. Ezan okunduktan sonra öğle ve ikindi namazı öğle vaktinin içerisinde kılınır. Buna cem'i takdim denilir. Akşam yatsı vaktine kadar hiçbir namaz kılınmaz. Zilhicce'nin 9. günü öğleden sonra vakfe vakti girer. Sabahleyin vakfe yapsanız bu sahih değildir. Farz olan vakfe öğleden sonradır. Orada milyonlarca insan, beyaz elbise içerisindedir. Dünyanın en büyük rütbeli insanı gelse, yanında yer alsa, tanımıyorsan, o da senin gibi bir beşerdir. Eşitliğin bu seviyede yaşandığı bir yer yoktur. Orada hiç kimseye özel iltifat yapılmaz. İzhar ve Rida denilen iki bez parçasıyla herkes Allah'ın huzurundadır. Herkes yakarış halindedir. Herkes kendi nefsinin derdine düşmüştür. "Hac, Arafattır" hadis-i şerifinin manası da budur. Bu olmadan hac farizasının ifası mümkün değildir. Hüccac adayları akşama kadar, güneşin batışına kadar istedikleri kadar vakfe yapabilirler. Güneşin batışından sonra da Arafat terkedilir. Güneşin grubundan evvel Arafat terkedilmez. Öyle birşey yapılırsa keffareti vardır. Sadece hasta olan insanlar vakfeden sonra tekrar hastaneye kaldırılır. Arafat'tan Müzdelife'ye inilir. Müzdelife'de, Mina'da taşlanacak şeytan için taşlar toplanır. Bunları güzelce yıkar, torbalara yerleştirirsiniz. Orada da akşam namazı ile yatsı namazı cem ederek kılınır. Sabah namazı girdikten sonra sabah namazı eda edilir. Müzdelife'de de hacı adaylarına vacip olan bir vakfe vardır. Arafat'taki vakfe farzdır, Müzdelife'deki vakfe vaciptir. Namazdan sonra yapılan bu vakfeden sonra bütün hüccac hazırlanır, Mina'ya yürüyüş başlar. Her taraf aydınlanmıştır. İlk gün Cemre-i Akabe denilen büyük şeytan taşlanır. Yedi taş atılır. Eğer ifrat haccına niyet etmişseniz, şeytanı taşladıktan sonra orada saçınızı tıraş edersiniz, ihramdan çıkarsınız. Temettü haccına niyet etmişseniz, kurbanınız kesildikten sonra saçınızı kestirirsiniz, ihramdan çıkarsınız. Kıran haccına niyet etmişseniz, yine büyük şeytanı taşladıktan sonra kurban kesilir, tıraş olunur ve ihramdan çıkılır. Bundan sonra, bayramın ikinci günü, küçük, orta, büyük şeytan taşlanır. Üçüncü gün de küçük, orta, büyük şeytanlara yedişer tane taş atılarak taşlama yapılır. Akşam güneşin grubundan evvel Mina'yı terketmediyseniz dördüncü gün taşlama yapmanız vacip olur. Ama genelde hüccac güneşin grubundan evvel Mina'yı terkeder. Dolayısıyla bu vücubiyet sakıt olur. Böylece Mekke-i Mükerreme'ye geldiğiniz zaman üzerinize vacip olan bir tek veda tavafı kalmış olur. Yalnız Cemre-i Akabe taşlamasından sonra ziyaret tavafı, farz olan tavaf yapılır. Büyük şeytanı taşladıktan sonra farz olan tavafın vakti giriyor. Ondan önce de farz tavafı yapamazsın. Bu tavafı yaptığın zaman hükmen hacısın demektir. Noksanların da olsa, veda tavafını yapmamış da olsan hacısın. Veda tavafını yapmadığın zaman bir kurbanla işi atlatırsın. Ama ziyaret tavafını yapmadığın zaman hiçbir şeyle atlatamıyorsun. Sadece kadınlar için bir kolaylık var. Kadınlık halleri varsa bu tavafı yapamadıkları zaman bir deve kesmekle işi halledebilirler. O sene ziyaret tavafını yapma imkanı bulamayan kimse bir sonraki sene de yapabilir. Dolayısıyla hacılığı o zaman makbul olur.