Kan, insan unsurunun hayatını devam ettirmesi için olmazsa olmaz maddelerden olduğu gibi, insan üzerinde çoğu zaman gerçekleştirilen operasyonlarda mutlak ihtiyaç duyulan bir maddedir de. Hemen hemen bütün ameliyatlarda kan nakline (transfüzyon) ihtiyaç olabilmektedir. Bazı ameliyatlarda ise normal taze kanın yanısıra, "plazma", "eritrosit süspansiyon", "trombosit süspansiyon" olarak isimlendirilen kan komponentlerine ve "plazma"dan elde edilen birtakım kan ürünleri aynı anda gerekebilmektedir. Mesela bir kalp ameliyatı olan koroner by-pass ameliyatında; 4-6 ünite eritrosit süspansiyonu, 5-6 ünite plazma, 2-4 ünite trombosit süspansiyonu aynı ameliyat sürecinde hastaya gerekli olabilmektedir. Görüldüğü gibi böyle bir durumda sadece 1 hasta için ortalama 10 kişinin kan bağışı yapması gerekmektedir. Onun içindir ki kalp ameliyatı öncesinde hasta sahipleri gerekli sayıda kan verecek kişiyi hastane kapısına dikmek durumunda kalmaktadır. Kan kanunu ve yönetmeliği gereği yataklı hastaya kanı hastanenin temin etme mecburiyeti getirilmiş olmasına ve gelişmiş ülkelerde sistem böyle işlemesine rağmen, kan bağışı duyarlılığımızın az olması dolayısıyla Türkiye'de çark maalesef böyle dönmektedir. Kalp hastalığının yüksek seviyelerde seyrettiği göz önüne alındığında sadece bu örnek bile kan bağışının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Kan nakli ihtiyacı sadece ameliyatlarda değil pek çok hastalıkta da kendini gösterebilir. Trafik ve iş kazaları başta olmak üzere çeşitli yaralanmalara bağlı kan kayıpları, mide kanaması gibi iç organlarda görülen çeşitli hastalıklara bağlı kanamalar, kanserin birçok tipi, doğumlarda vukubulan kanamalar, bebeklerde kan uyuşmazlığı gibi vak'alarda acil kan nakli gerekebilir.
Bütün bunların yanısıra belirli aralıklarla kan nakli ihtiyacını beraberinde getiren bazı hastalıklar vardır. Talasemi, hemofili, anemi, lösemi bu gurupta yer almaktadır. Yani, bu tür hastalığa yakalanmış olanlar, hele bir de az bulunan kan gurubuna sahip iseler, büyük risk altında sürdürdükleri hayatlarını, kendilerine kan verecek insan yolu gözlemekle geçirmek zorunda kalabilmektedirler.
ANEMİ
Kansızlık olarak bilinen ve çok çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar grubunun genel adıdır. Temel olarak sorun alyuvarlarda ve/veya hemoglobindedir. Oksijen, hayatın devamı için çok önemlidir. Kandaki alyuvarlar ise oksijeni atardamarlar yoluyla dokulara taşıyan, dokularda biriken karbondioksiti de toplar damarlar yoluyla akciğerlere götüren maddedir. Dolayısıyla kansızlık durumunda dokuların oksijenlenmesi bozulmakta, buna bağlı olarak da, çabuk yorulma, halsizlik, çarpıntı, baş ağrısı, baş dönmesi, göz kararması, kulak çınlaması, iştahsızlık, tırnakların kolayca kırılması, saç dökülmesi, hatta sarılık gibi birçok rahatsızlık meydana gelmektedir.
En sık rastlanan kansızlık tipi demir eksikliği anemisidir. Demir elementi alyuvarlarda yer alan ve oksijen taşımakla görevli hemoglobin proteininin yapısında bulunur. Oksijen taşınmasında çok önemli görevi vardır. Demir gıdalarla alınamaz veya vücuttan kaybı çok olursa anemi ortaya çıkar. Bu tip anemiler kadınlarda daha sık görülür. Tedavisi kolaydır. Ancak uzun sürer. Tedavide ağızdan alınan ve demir içeren ilaçlar kullanılır. Diğer anemiler sebeplerine yönelik olarak tedavi edilirler ve hastalığın gidişi aneminin tipine göre değişir.
Ağır anemilerde bazen tek tedavi kan nakli yapılmasıdır. Özellikle Talasemi ve böbrek yetmezliği hastaları için, belirli aralıklarla düzenli olarak kan nakli gerekmektedir.
TALASEMİ
Kalıtsal (Anne-babadan geçen) bir kan hastalığıdır. Hemoglobin (Hücrelere oksijen taşıyan madde) yapımında bir bozukluk söz konusu olup, bu durum kansızlığa yol açmaktadır. Talasemi, Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerde daha sık görülme özelliği ile de bilinen bir hastalıktır.
Kemik iliği nakli ile tedavisi mümkün olabilen Talasemi, kemik iliği nakli mümkün olmayan hastalar için kesin tedavisi olmayan bir hastalık sınıfına girmektedir. Talasemi hastalarına hayatları boyunca belirli aralıklarla kan nakli yapılması gerekmektedir. Kan naklinde ise en çok eritrosit süspansiyonu kullanılmaktadır. Tedavi sürecinde dalağın ameliyatla alınması söz konusu olabilmektedir.
HEMOFİLİ
Bu da kalıtsal bir kanama hastalığıdır. Kan pıhtılaşmadığı için kanama durmaz. Önemsiz bir darbenin yarattığı sıyrıktan bile vücut dışına yada içine kanamaya (eklem içi, kas içi, göz içi vb kanamalar) yol açabilen bir hastalıktır. En hafif darbede bile büyük morluklar oluşur. Diş çekimi gibi küçük girişimlerden sonra durdurulamayan ölümcül kanamalar görülebilir. İç organ, eklem içi kanamalar sıklıkla görülür.
Hastalığa, kanın pıhtılaşma mekanizmalarında rol alan plazma proteinlerinin eksikliği sebep olmaktadır. İki tip hemofili olup, Hemofili A'da Faktör 8, Hemofili B'de Faktör 9 denilen pıhtılaşma proteinleri eksiktir. Hemofili B daha az görülür.
Tedavi, kanama durumunda eksik olan plazma proteinleri Faktör 8 veya Faktör 9'un hastaya verilmesi şeklindedir. Kanın pıhtılaşmasını sağlayan bu proteinler, fraksinasyon tesislerinde, plazmadan üretilebilmektedir.
LÖSEMİ
Kan kanseri denilen hastalıktır. Akyuvarların ani ve denetlenemez biçimde üremesiyle ortaya çıkar. Bütün kanserlerin olduğu gibi löseminin de kesin tedavisi bulunamamıştır. Kesin tanı kan testleri ve kemik iliğinden parça alınıp incelenmesi ile konulmaktadır. Özellikle çocuklarda erken tanı ile tedaviden olumlu sonuçlar alınmaktadır. Tedavisinde kemoterapinin yanısıra kemik iliği nakli yer almaktadır. Bu tür hastaların, çoğunlukla kan ve kan komponentleri kullanması gerekmektedir. Tedavi sürecinde özellikle trombosit süspansiyonları çok önemli yer tutmaktadır.
Bunlardan başka böbrek yetmezliği olan hastalar da belli aralıklarla kan nakline ihtiyaç duymaktadırlar.
Yarın: Kan ver hayat kurtar
Kan nakli ihtiyacı sadece ameliyatlarda değil pek çok hastalıkta da kendini gösterebilir. Trafik ve iş kazaları başta olmak üzere çeşitli yaralanmalara bağlı kan kayıpları, mide kanaması gibi iç organlarda görülen çeşitli hastalıklara bağlı kanamalar, kanserin birçok tipi, doğumlarda vukubulan kanamalar, bebeklerde kan uyuşmazlığı gibi vak'alarda acil kan nakli gerekebilir.
Bütün bunların yanısıra belirli aralıklarla kan nakli ihtiyacını beraberinde getiren bazı hastalıklar vardır. Talasemi, hemofili, anemi, lösemi bu gurupta yer almaktadır. Yani, bu tür hastalığa yakalanmış olanlar, hele bir de az bulunan kan gurubuna sahip iseler, büyük risk altında sürdürdükleri hayatlarını, kendilerine kan verecek insan yolu gözlemekle geçirmek zorunda kalabilmektedirler.
ANEMİ
Kansızlık olarak bilinen ve çok çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar grubunun genel adıdır. Temel olarak sorun alyuvarlarda ve/veya hemoglobindedir. Oksijen, hayatın devamı için çok önemlidir. Kandaki alyuvarlar ise oksijeni atardamarlar yoluyla dokulara taşıyan, dokularda biriken karbondioksiti de toplar damarlar yoluyla akciğerlere götüren maddedir. Dolayısıyla kansızlık durumunda dokuların oksijenlenmesi bozulmakta, buna bağlı olarak da, çabuk yorulma, halsizlik, çarpıntı, baş ağrısı, baş dönmesi, göz kararması, kulak çınlaması, iştahsızlık, tırnakların kolayca kırılması, saç dökülmesi, hatta sarılık gibi birçok rahatsızlık meydana gelmektedir.
En sık rastlanan kansızlık tipi demir eksikliği anemisidir. Demir elementi alyuvarlarda yer alan ve oksijen taşımakla görevli hemoglobin proteininin yapısında bulunur. Oksijen taşınmasında çok önemli görevi vardır. Demir gıdalarla alınamaz veya vücuttan kaybı çok olursa anemi ortaya çıkar. Bu tip anemiler kadınlarda daha sık görülür. Tedavisi kolaydır. Ancak uzun sürer. Tedavide ağızdan alınan ve demir içeren ilaçlar kullanılır. Diğer anemiler sebeplerine yönelik olarak tedavi edilirler ve hastalığın gidişi aneminin tipine göre değişir.
Ağır anemilerde bazen tek tedavi kan nakli yapılmasıdır. Özellikle Talasemi ve böbrek yetmezliği hastaları için, belirli aralıklarla düzenli olarak kan nakli gerekmektedir.
TALASEMİ
Kalıtsal (Anne-babadan geçen) bir kan hastalığıdır. Hemoglobin (Hücrelere oksijen taşıyan madde) yapımında bir bozukluk söz konusu olup, bu durum kansızlığa yol açmaktadır. Talasemi, Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerde daha sık görülme özelliği ile de bilinen bir hastalıktır.
Kemik iliği nakli ile tedavisi mümkün olabilen Talasemi, kemik iliği nakli mümkün olmayan hastalar için kesin tedavisi olmayan bir hastalık sınıfına girmektedir. Talasemi hastalarına hayatları boyunca belirli aralıklarla kan nakli yapılması gerekmektedir. Kan naklinde ise en çok eritrosit süspansiyonu kullanılmaktadır. Tedavi sürecinde dalağın ameliyatla alınması söz konusu olabilmektedir.
HEMOFİLİ
Bu da kalıtsal bir kanama hastalığıdır. Kan pıhtılaşmadığı için kanama durmaz. Önemsiz bir darbenin yarattığı sıyrıktan bile vücut dışına yada içine kanamaya (eklem içi, kas içi, göz içi vb kanamalar) yol açabilen bir hastalıktır. En hafif darbede bile büyük morluklar oluşur. Diş çekimi gibi küçük girişimlerden sonra durdurulamayan ölümcül kanamalar görülebilir. İç organ, eklem içi kanamalar sıklıkla görülür.
Hastalığa, kanın pıhtılaşma mekanizmalarında rol alan plazma proteinlerinin eksikliği sebep olmaktadır. İki tip hemofili olup, Hemofili A'da Faktör 8, Hemofili B'de Faktör 9 denilen pıhtılaşma proteinleri eksiktir. Hemofili B daha az görülür.
Tedavi, kanama durumunda eksik olan plazma proteinleri Faktör 8 veya Faktör 9'un hastaya verilmesi şeklindedir. Kanın pıhtılaşmasını sağlayan bu proteinler, fraksinasyon tesislerinde, plazmadan üretilebilmektedir.
LÖSEMİ
Kan kanseri denilen hastalıktır. Akyuvarların ani ve denetlenemez biçimde üremesiyle ortaya çıkar. Bütün kanserlerin olduğu gibi löseminin de kesin tedavisi bulunamamıştır. Kesin tanı kan testleri ve kemik iliğinden parça alınıp incelenmesi ile konulmaktadır. Özellikle çocuklarda erken tanı ile tedaviden olumlu sonuçlar alınmaktadır. Tedavisinde kemoterapinin yanısıra kemik iliği nakli yer almaktadır. Bu tür hastaların, çoğunlukla kan ve kan komponentleri kullanması gerekmektedir. Tedavi sürecinde özellikle trombosit süspansiyonları çok önemli yer tutmaktadır.
Bunlardan başka böbrek yetmezliği olan hastalar da belli aralıklarla kan nakline ihtiyaç duymaktadırlar.
Yarın: Kan ver hayat kurtar