Bu "yol çilesi" hikayesi çalışmamız sırasında Meltem TV'de Ekonomi Kulvarı programı yapımcı ve sunucusu Mehmet Öztürk'e de rastladım. Ben daha Geyikli Beldesi altında iken araba ile Şalpazarı'na gitmekte olan Öztürk, dönüşte de tam Yanık Kahvesi mevkii çıkışında, "bir otostop çekeyim" dediğim arabanın sürücüsü olarak yine karşıma çıktı. Böylece, Tasavvuf literatürüne yerleşmiş bir tâbir olarak "Yolda bulunagör alırlar seni" gerçeğini zahirî boyutuyla yaşamış olmak bir yana Öztürk'ün de yol hakkında anlatacakları vardı. Yöremiz insanının, şu asırda çektiği bu yol çilesinin bitmesine bir katkı olur, belki yetkililer harekete geçer niyetiyle bir haber için yolları arşınladığımı anlatınca özetle, "Yolun bu durumunu görünce Özel İdare yetkililerini takriben bir ay önce aradım. Durumu anlattım. Önce bana bu yıl herhangi bir şey yapamayacaklarını, çünkü planda olmadığını söylediler. Vatandaşın haber yapma konusunda büyük baskısı olduğunu, büyük çile çektiklerini aktarınca Şalpazarı-Acısu arasını yama için ödenekleri bulunduğunu, ancak araçlar başka yerlerde olduğu için şimdilik bunu gerçekleştiremeyeceklerini, daha sonraki yıllarda da Acısu-Şıhkıranı arasını yeniden asfaltlayacaklarını belirttiler. Yalnız bugün ( 10.08.2005), Şalpazarı'ndan gelirken gördüm. Yamaya başlamışlardı bile. Ama olan bana oldu. Arabanın amortisörleri bitti" diyordu. Gerçekten de medyanın gücü Meltem TV yoluyla kendini bir kez daha göstermiş, yöre insanının yol çilesinin siyasetin "fildişi kule"sinden görülmezlik ile çözümünün bürokrasinin "plan"ına takılmışlıktan, 14 Ağustos 2005 itibariyle Geyikli Beldesi altına kadarki bölümünün yamalanmışlık boyutuyla da olsa kendini kurtarabilmişti. Diziyi yayıma başladığımız şu günlerde edindiğimiz taze bilgiye göre de çukurları yamama işlemi Acısu mevkiine kadar tamamlanmıştı. Vatandaş ızdıraba layık görüldüBurada genelde medya, özelde Meltem TV faktörünün gücünü abarttığımızı iddia edenler bulunabilecek olmasına rağmen bu iddiayı boşa çıkartacak argümanımız da yok değil elbette. Bu argümanı bahsekonu olan yolun çağdışı durumunu sorduğumuzda, yoldan sorumlu olmayıp ancak yararlanma mecburiyetinde bulunan Geyikli Beldesi'nin Belediye Başkanı Muzaffer Türkmen'in verdiği cevaplarda bulmak mümkün. Hem de ünlü Sisdağı şenlikleri, Kadırga şenlikleri ve yaz mevsiminde yörenin insan ve araç trafiği yoğunluğunun dayattığı "ihtiyaç" gerçeği "durumunun gücü"nü sorumluların görmezden gelebilme örneğiyle görmek mümkün. Çünkü, Belediye Başkanı Muzaffer Türkmen, "Bu yolla ilgili sıkıntıları biz defalarca söyledik" diyor ve şöyle devam ediyordu: "Kadırga şenlikleri, Sisdağı şenlikleri, Sisdağı'nda Ülkü Kurultayı yapıldı. Bu yoğunluktan önce bu yolun yapılması konusunda yetkilileri uyardık. Fakat bu dönemde Şalpazarı'nda, hükümeti temsil eden siyasetçiler, yetkililer, başka işlerle uğraştıklarından olsa gerek bu gibi işlerle uğraşmaya zaman ayıramıyorlar. Oysa bu yol halk için çok büyük önem arz ediyor. Yol bozuk. Çukurlarla dolu. (Başkan Türkmen'le görüşme yaptığımız tarihte yoldaki çukurlar yamanmamıştı.) Vatandaşın büyük ızdırabı, sıkıntısı var. Dışarıdan bölgeye gelen insanların da büyük şikayeti oluyor. Yolun bozukluğu belki de önümüzdeki yıl hem Kadırga, hem de Sisdağı şenliklerimizi de etkileyecek. İnşaallah yetkili siyasiler harekete geçerler, üzerlerine düşeni yaparlar. Dışarıdan gelenler, 'Belediye sınırlarınıza giriyoruz. Yollarınız düzgün. Ama aşağıdaki yollar sıkıntılı. Bozuk. Araçlarımızı kırdık, döktük' diyorlar. Dışarıdan gelenler şikayetlerini söylüyor. Buradaki insanlar ise olayı her gün yaşamak zorunda bulunuyor. Biz, ilgili yerlere müracaat ettik ama önemli bir netice alamadık." Siyaset "idare"yi tercih ediyorNeden netice alınamadığı sorusunun cevabını mevcut iktidara mensup ve yetkili mercideki bazı siyasetçilerin, yine bu "doğduğumuz yer"lerde tanık olunan siyasetlerinde bulmak mümkün. Başkan Türkmen'in bahsettiği ünlü Sisdağı şenliklerine Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe de iştirak etti. Hem de "yol çilesi"ni bizzat yaşayarak etmesine rağmen, vatandaşa hitaben yaptığı konuşmada bu probleme değineceği yerde yaylalardaki çarpık kentleşmeyi dile getirdi. Ama canı "yol çilesi"nden zaten yanmış bulunan vatandaş, "Sayın Bakanım! Yol problemine gelin, yol problemine" şeklinde şikayetini seslendirince de "Ben Çevre ve Orman Bakanıyım. Yol problemi için milletvekiliniz Mustafa Cumhur'u getirdim" "idare politikası"na başvurdu. Karşısındaki yamaca park etmiş binlerce aracı, on binlerce insanı göre göre de "Buralar mevsimlik kullanılıyor. Buralara öncelik veremeyiz. Önceliğimiz köy yollarının tamamlanmasıdır" dedi. Başkan Türkmen Bakan Pepe'nin bu yaklaşımını "Sayın Bakan'ın bu yaklaşımını ben yadırgıyorum. Çünkü sayın Bakan, Karadeniz bölgesindeki insanların 5-6 ayını dağlarda geçirdiğini çok iyi bilmesi gerekiyordu. Buraya 6 ay boyunca sürekli insanlar gidip geliyor. Dolayısıyla da burası bu tür bir yaklaşımı hak etmiyor" şeklinde değerlendirirken mevcut siyasetin, Karadenizlinin yol çilesinin çözüm isteğine bakışının bir başka örneğini, bugünün Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak'ın dün milletvekili iken 2004 Ağustos'unda, Kadırga'nın Eskala Obasındaki bir cami açılışından öte bu toprakların dağları, yaylalarıyla topyekûn Müslüman Türk'e ait olduğunun mührünün vuruluş töreninde, caminin yapımında büyük pay sahibi Fikri Tokul'un, "Sayın milletvekilim! Biz buraya camimizi yaptık. Yolun durumunu gördünüz. Sizden yol istiyoruz" sözlerine karşılık sarf ettiği, "Yol sorunu sadece burada değil memleketin her tarafında var" şeklindeki çaresizlik ya da "idare" kokan cevabî sözlerinde bulmak mümkündü.