Sevgili okuyucular, malumunuz batılılar müslüman milletleri bölüp sömürmek için önce o milletin dini yapısını yıkmayı planlamışlardır. Yıllar süren büyük yatırımlar sonucu inancını, ahlakını kaybeden ve büyük bir kimlik erozyonuyla karşı karşıya kalan milletler geleceğe umutla bakma arzusunu kaybetmişlerdir. Bu planın aynısı global boya ile boyanıp milletimiz üzerinde oynanmak istenmektedir.
2000 yılında inanç turizmi adı altında, Anadolu'ya gelip sözde hacı olmak isteyip de gelemeyen gayri müslimler, (ekonomik krizi bahane edip kurtuluşu elin adamında arayan malum medyanın yoğun pompalamasıyla) tekrar Anadolu'muza yoğunlaştılar.
Geçenlerde Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinin yukarı kısmında bulunan doğal güzelliği mükemmel olan, tabii kaplıca zengini Ayder'e tekrar çıkma fırsatı buldum. Ayder, temiz havasıyla Anadolu insanının, misafirperver ve dini bütün özelliğinin bozulmamış yerlerinden bir tanesidir. En azından düne kadar öyleydi... Global sömürünün kurbanı haline gelen nadide tatil bölgelerimizden Ayder batılıların büyük yoğunlaşmasına maruz kaldı.
İnsanlar bu tür bölgelere dinlenmek, ailesiyle birlikte rahat bir şekilde piknik, kamp yapmak için giderler. Bizde aynı amaç için saatlerce yol kat ettikten sonra Ayder'e ulaştık. Batının edepsiz, ahlaksız ortamını güzide Ayder'imizde yaşatmak isteyenler sözde turist kimliğiyle bu zamanlar Ayder'e çok gelirler. Her fırsatta milletimizin ahlaki yapısını çökertmek isteyen batılılar Ayder merkezini öyle bozdular ki, biz ailece bir an olsun konaklamadan Merkezden 7 km yukarıda sakin piknik yapmak isteyenlerin ortamına katıldık.
Sonra oradan 7.5 km yukarıda bulunan Kavrun yaylasına doğru yaya çıkmaya başladık. Hemen yanımızda 5 kişilik dağcı gurubunun da aynı yöne gittiğini farkettik.
Aşağı Kavrun yaylasına varınca o çok iyi Türkçe konuşmayı bilen dağcı gurubunun eski taş yapıtlara doğru yönelip bu taşların neye ait olduklarını sorduğunu fark ettim. Sonradan öğrendik ki bazı kavimlerin ayak izlerini aradıkları ortaya çıktı. Ama aşağı Kavrun yaylasında aradıklarını bulamadılar, çünkü o harabe taş duvar çok eski bir yayla evinin kalıntısıydı. Sonra yukarı Kavrun yaylasına doğru yöneldik. Yukarı Kavrun yaylası Altıparmak dağı eteğinde az eğimli çimen yamacına kurulmuş 13-15 tahta evden oluşmaktadır. Elin adamı benim 13 tane tahta evimi görmek için mi taa yurtdışından binlerce dolar masraf yapıp geliyor, yoksa bu bölgeye başka maksatlar için mi? Turistlerin çoğunun (araçları plakalarından anlaşıldığına göre) AB ülkelerinden geldiği belliydi. AB'li elin adamı orasını, burasını gösterip bazı kalıntıları arayacakmış da benim nadide Ayder'imi yaşanmaz hale getirecekmiş. Ben tursit gelmesin demiyorum. Eğer gelecekse insan gibi gelsinler, giyinsinler ve arkeolojik kazıda bulunuyormuş gibi davranmasınlar. Birilerinin ahlaksız ve misyonerce tavırları, kendi insanımızın ailece bu bölgeyi ziyaret etmelerini engelliyor. Belki de sözde turist olup yurtdışından gelen bazı gruplar, bu gölgelere gitmek isteyen yerli turistleri olumsuz şekilde etkiliyor.
Vatanımızın havasına, suyuna, doğal güzelliğine bile müdahale etmek istyen AB'ye bu aziz milleti nasıl sokmak isterler. Bu miletin şahsına yapılan bir ihanet değil midir AB? Biz daha AB'ye girmeden önce dağın başına kadar çıkan kültürel sömürü, girdikten sonra (mümkün değil ya) bizlere özgürlük vermesi mümkün müdür? Elbbette ki hayır.
Allah (cc) milletimizin kendi değerlerinden güç alarak yeniden dirilmesini nasip eylesin.
Yusuf Reşit BEYAZAL
2000 yılında inanç turizmi adı altında, Anadolu'ya gelip sözde hacı olmak isteyip de gelemeyen gayri müslimler, (ekonomik krizi bahane edip kurtuluşu elin adamında arayan malum medyanın yoğun pompalamasıyla) tekrar Anadolu'muza yoğunlaştılar.
Geçenlerde Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinin yukarı kısmında bulunan doğal güzelliği mükemmel olan, tabii kaplıca zengini Ayder'e tekrar çıkma fırsatı buldum. Ayder, temiz havasıyla Anadolu insanının, misafirperver ve dini bütün özelliğinin bozulmamış yerlerinden bir tanesidir. En azından düne kadar öyleydi... Global sömürünün kurbanı haline gelen nadide tatil bölgelerimizden Ayder batılıların büyük yoğunlaşmasına maruz kaldı.
İnsanlar bu tür bölgelere dinlenmek, ailesiyle birlikte rahat bir şekilde piknik, kamp yapmak için giderler. Bizde aynı amaç için saatlerce yol kat ettikten sonra Ayder'e ulaştık. Batının edepsiz, ahlaksız ortamını güzide Ayder'imizde yaşatmak isteyenler sözde turist kimliğiyle bu zamanlar Ayder'e çok gelirler. Her fırsatta milletimizin ahlaki yapısını çökertmek isteyen batılılar Ayder merkezini öyle bozdular ki, biz ailece bir an olsun konaklamadan Merkezden 7 km yukarıda sakin piknik yapmak isteyenlerin ortamına katıldık.
Sonra oradan 7.5 km yukarıda bulunan Kavrun yaylasına doğru yaya çıkmaya başladık. Hemen yanımızda 5 kişilik dağcı gurubunun da aynı yöne gittiğini farkettik.
Aşağı Kavrun yaylasına varınca o çok iyi Türkçe konuşmayı bilen dağcı gurubunun eski taş yapıtlara doğru yönelip bu taşların neye ait olduklarını sorduğunu fark ettim. Sonradan öğrendik ki bazı kavimlerin ayak izlerini aradıkları ortaya çıktı. Ama aşağı Kavrun yaylasında aradıklarını bulamadılar, çünkü o harabe taş duvar çok eski bir yayla evinin kalıntısıydı. Sonra yukarı Kavrun yaylasına doğru yöneldik. Yukarı Kavrun yaylası Altıparmak dağı eteğinde az eğimli çimen yamacına kurulmuş 13-15 tahta evden oluşmaktadır. Elin adamı benim 13 tane tahta evimi görmek için mi taa yurtdışından binlerce dolar masraf yapıp geliyor, yoksa bu bölgeye başka maksatlar için mi? Turistlerin çoğunun (araçları plakalarından anlaşıldığına göre) AB ülkelerinden geldiği belliydi. AB'li elin adamı orasını, burasını gösterip bazı kalıntıları arayacakmış da benim nadide Ayder'imi yaşanmaz hale getirecekmiş. Ben tursit gelmesin demiyorum. Eğer gelecekse insan gibi gelsinler, giyinsinler ve arkeolojik kazıda bulunuyormuş gibi davranmasınlar. Birilerinin ahlaksız ve misyonerce tavırları, kendi insanımızın ailece bu bölgeyi ziyaret etmelerini engelliyor. Belki de sözde turist olup yurtdışından gelen bazı gruplar, bu gölgelere gitmek isteyen yerli turistleri olumsuz şekilde etkiliyor.
Vatanımızın havasına, suyuna, doğal güzelliğine bile müdahale etmek istyen AB'ye bu aziz milleti nasıl sokmak isterler. Bu miletin şahsına yapılan bir ihanet değil midir AB? Biz daha AB'ye girmeden önce dağın başına kadar çıkan kültürel sömürü, girdikten sonra (mümkün değil ya) bizlere özgürlük vermesi mümkün müdür? Elbbette ki hayır.
Allah (cc) milletimizin kendi değerlerinden güç alarak yeniden dirilmesini nasip eylesin.
Yusuf Reşit BEYAZAL