logo
16 NİSAN 2024

IRAK'TA BİLİNMESİ İSTENMEYEN GERÇEKLER-

02.01.2003 00:00:00
Denetçiler Casusluk Yapınca

Kamil BAYRAKTAR

ABD'nin bir gerekçesi de Irak'ın BM silah denetçilerine izin vermediği şeklinde ortaya sürüldü, durdu. Gerçekten Irak, BM silah denetçilerini ülkesinde istemiyor muydu? Ülkede 7 yıl görev yapan ve içinde W. Scot Ritter'in de bulunduğu silah denetçileri, 1998 yılında, başlangıç olmak üzere Irak'ı neden terk etmiş, bu terk ediş Irak topraklarının bombardıman üstüne bombardımana tutulmasına sebep olmuş, sonra da Bush'un savaş tamtamlarına çanak tutma özelliği taşımıştı. Bu olayın arka planını da açıklıyor Ritter ve çarpıcı, ilginç ve Irak olayında ne kadar da büyük bir oyun oynandığını gösteren şu sözleri sarfediyor:

"Esasında Irak silah denetçileriyle işbirliği yapmaya istekli olduğunu defalarca gösterdi. Denetimlerin kesilişini ve misyonun sonuçsuz ya da yarım kalışını (bununla Irak'ın silahtan tamamen arındığını kanıtlayamamasını kastediyorum) hafifleten koşullar var. Bu kararları uygulamaya çalışanlar -örneğin ABD- aslında, sadece kendilerine tanınan Irak içinde hareket etme iznini Güvenlik Konseyi'nin kararlarına aykırı bir biçimde kullanarak, sözgelimi casusluk yaparak karar hükümlerini ihlal ettiler."

Casusluk da yetmedi

Ritter'in söylediğine göre denetçiler casuslukla da yetinmemişlerdi. Savaş tamtamları çalanların gerekçelerini boşlukta sallandıracak gerçeklerin ortaya çıkmaması için "biyolojik silah" alanında olduğu gibi, gerekli araştırmayı yapmaktan kaçındıkları bile olmuştu. Çünkü, var olduğunu iddia edip de aradıklarının yoklar listesinde olduğunun ortaya çıkması işlerine gelmiyor, yüzeysel çalışmalar ise iddialarını ve savaş tamtamlarını çalmayı sürdürme imkanı veriyordu. Yani biyolojik silah arama işinde, Ritter'e sorular yönelterek Irak konusunda dünya kamuoyunun aydınlanmasına büyük katkı sağlayan gazeteci William R. Pitt'in, söylediği şekliyle "Bir şey bulamamak korkusuyla arama iznine cinayet silahını arama şıkkını koydurmaya yanaşmayan, sonra da silahı bulamayışlarını kanıt sayan polis dedektifleri gibi" bir örnek yaşanıyordu. Bu örneğin yaşanmaması durumunda işe gelmez, istenmeyen sonuçlar kaçınılmaz olup yine Pitt'in ifadesiyle, "Denetçilere izin verilmesi kesinlikle Iraklıların işine gelirdi, çünkü iddiaları kanıtlanamazsa yaptırımlardan kurtulmak için bir tez oluşturmaya devam edebilirlerdi." Konunun bu ilginç cephesi ile ilgili olarak Ritter'in verdiği bilgiler şöyle:

"Kontroller bazen istismar edildi. Bu istismarlarla ilgili olarak, UNSCOM'un Irak'taki çalışmalarının sonraki bölümünde Birleşmiş Milletler'in biyolojik silah denetimini yöneten Dick Spertzel örneği verilebilir. Spertzel Amerikan ordusunda biyolojik savaş subayı olarak görev yapmış ve ABD'nin biyolojik saldırı silahları üretiminde rol oynamıştı. Bu nedenle konu hakkında bir hayli bilgisi vardır. Kendisi Birleşmiş Milletler'in biyolojik silah örnekleri aramayacağını açıkladı. En berbat olaylardan biri Irak Devlet Başkanlığı saraylarıyla ilgilidir. O saraylara 1998'de, bir torba şekeri havaya kaldırıp, 'Bu şarbon mikrobu olsa Washington D.C'de yaşayanların tamamını öldürebilir' diyen Savunma Bakanı Cohen gibi yönetimde yer alan pek çok politikacının son derece sert bir söylem tutturduğu bir dönemde gittik. Pek çok kişi şarbonun Irak saraylarında imal edildiğini söylüyordu. Dünya bizi oralara sokmak için neredeyse savaşa tutuşacaktı. Saraylara girdik, nükleer ve kimyasal silah testi yaptık, hiçbir şey bulamadık. Ama biyologların herhangi bir test yapması engellendi. Iraklılar bunu Dick Spertzel'in yüzüne vurduklarında, kendisi orada biyolojik silah olabileceğini aklından bile geçirmediğini belirtti. Iraklıların, biyolojik silah iddialarının kanıtlanamamasından faydalanmalarını istememişti..."

"Dick Spertzel'in o zamandan beri elimizde bilgi olmamasından şikayet edip bir yandan da Irak'ın biyolojik silah potansiyelini bir kara delik olarak nitelemesi ironiktir. Saçma. Iraklılar kendisinden tekrar, tekrar, gelişkin algılama cihazları getirip biyolojik silahların olup olmadığını test etmesini istediler. Spertzel ise, Irak'ın bu silahlara sahip olmadığı yolundaki iddiasını destekleyen tali kanıtlar bulunmasına yarayacak araştırmalar yapmayacağını söyledi sürekli olarak."

"Richard Butler'in (Denetçilein başkanı) Dick Spertzel'e bu şekilde hareket etme izni vermesini ne aklım alıyor ne ahlaken kabul edebiliyorum. Sabah toplantılarında araştırma tarzı yüzünden Dick Spertzel'le kaç kez ağız dalaşına girmişizdir neredeyse. Hayatımda profesyonellikten bu kadar uzak bir araştırma görmediğimi tekrar tekrar söyledim. Ama biyolojik silahlar alanında o görevliydi. Benim işim ise gizlenen bir şeyler olup olmadığını öğrenmekti. Ve biyolojik silahların gizlendiğine dair hiçbir kanıt bulamadım."

Yıl 1998; CIA adına istihbarat ve geri çekilen denetçiler

ABD, 1990'daki Körfez Harekâtının ardından, bu harekâtta Irak'a yağdırdığı bombalar yetmiyormuş gibi çeşitli bahanelerle bu ülkeye bomba yağdırmaya devam etti. 1998'den itibaren bu bahanelerin arasına BM denetçilerinin Irak'tan geri çekilişi, Iraklı makamlar tarafından kendilerine izin verilmemesi olayı da eklendi. En son olarak Kasım 2002'de giden ve Güvenlik Konseyi kararıyla 9 Aralık 2002'ye kadar tüm bilgilerin elinin altına verilmesi istenen denetçi olayında da kendini gösterdi ABD ve bu kez işi bombalamadan daha da ileri götürerek hazırlığını yaptığı savaşın nedeni sayacağını açıkladı. Irak, önerileni yaptı. Denetçileri kabul etti. Belirtilen tarihe kadar tüm dosyaları teslim etti. Fakat bu ABD'nin işine gelmemiş olacak ki, bu dosyalardaki bilgilerin eksik olduğunu ileri sürerek savaş tamtamları çalmaya devam etmeyi tercih etti. Etmeye de devam ediyor.

"Irak'ta yürütülen faaliyetler BM kurallarıyla çelişmediği sürece -kitle imha silahlarını aramak- sorun çıkmaz. Bu görevin dışına çıkıp istihbarat toplamaya yarayacak incelemelere izin verdiğiniz anda, denetleme misyonunun bütün güvenilirliğini yok edersiniz" tespitinde bulunan Ritter'in anlattığına göre, CIA'nin bu denetlemelerin arkasında, sırf Saddam hakkında bilgi toplama amaçlı pek çok program yürütmesine izin verilmiş. 1998 yılında istifa etmesinin sebeplerinden biri, bu yöntemin yanlışlığına dikkat çekip terk edilmesi gerektiğini söylemesine rağmen bu isteğini kabul ettirememesi olmuş. Ritter'in istifa ettiği 1998 yılı içinde UNSCOM denetçileri de geri çekildi. Ritter, BM denetçilerinin 1998'de neden geri çekildiğini şöyle kelimelere döküyor:

"O yılın Ağustos ayında, müzakere için Bağdat'a bir heyet gitti. Iraklıların, böyle ayak sürümelerden ve kasıtlı provokasyonlardan sabrı taşmıştı artık. Denetçilerin, Irak'ın ulusal egemenliği, güvenliği ve onuruyla doğrudan ilgili alanlara tamamen uygunsuz bir şekilde girdiklerini düşünüyorlardı. Bu konuların açıklığa kavuşmasını istiyorlardı. Richard Butler elinde çok saldırgan bir programla geldi, Iraklılar artık onu muhatap almayacaklarını açıkladılar. Butler'in artık Güvenlik Konseyi politikasının adil ve objektif bir uygulayıcısı değil, ABD'nin yardakçısı olduğunu düşünüyorlardı. Butler görevden çekildi, ama Iraklılar bundan böyle UNSCOM'u da muhatap almayacaklarını söylediler. Bunun üzerine Richard Butler, Ekim ayında tüm denetçileri geri çekti."

"Bunun üzerine ABD, Irak'ı bombalama hazırlıklarına girişti. Bombardıman uçakları Irak semalarında dolaşmaya başladı. Ardından BM Genel Sekreterliği Iraklıları denetçileri tekrar ve koşulsuz kabul etmeye ikna etti, bombardıman uçakları geri çağrıldı. Ancak Pentagon ve Beyaz Saray BM tarafından yönlendirildikleri hissine kapıldılar, böylece her ne olursa olsun bombalama kararı alındı. Bombalama operasyonu denetleme misyonuyla çakışmalıydı: Denetlemeler bombalamayı başlatmak için tetik olarak kullanılacaktı."

"Sonuçta denetçiler Irak'a gönderildi. Görevleri oldukça hassas alanlarda incelemeler yapmaktı. Silahsızlanmayla filan ilgisi olmayıp Iraklıları provoke etmeye yönelik şeyler."

"...Irak 'Hassas Bölge Denetlemeleri' protokolü diye bir teklif öne sürmüştü. Iraklılar, gayet anlaşılır bir şekilde, yüzlerce istihbarat görevlisinin buralarda dolaşmalarını istemediklerini söylemişlerdi. Rolf Ekeus

(BM Denetçilerinin Başkanı) Haziran 1996'da Irak'a gitmiş, 'Hassas Bölge Denetleme Usulleri' başlıklı bir sözleşme hazırlamıştı. Bu sözleşmeye göre denetçiler Iraklıların hassas kabul ettikleri bir bölgeye geldiklerinde, Irak dört kişiden oluşan bir ekibi derhal içeriye alacak, bu ekip de o bölgenin kitle imha silahlarıyla bir ilgisi olup olmadığını ya da gerçekten hassas olup olmadığını belirleyecekti. Söz konusu mıntıkanın hassas olduğuna karar verilmesi durumunda, denetime derhal son verilecekti."

"Hassas Bölge Denetleme Usulleri, Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilmiş ve yürürlükteki kuralların bir parçası haline gelmişti..."

"O Aralık ayında denetçiler Irak'a giderken Hassas Bölge Denetleme Usulleri'ni işlemez hale getirme emrini almışlardı. Bu emir Güvenlik Konseyi'nin bilgisi dışında yerine getirildi. O dönem denetçilerin eşgüdüm içinde çalıştıkları tek ülke ABD'ydi."

"Denetçiler, Irak'a, Bağdat'ın göbeğindeki Baas Partisi merkezine gittiler. Iraklılar buranın hassas bir bölge olduğunu, usuller uyarınca ancak dört kişilik bir ekibin içeri girebileceğini söylediler. Denetçiler, tek yönlü olarak Hassa Bölge Denetleme Usulleri'nin geçersiz olduğunu ilan edip tüm ekibin içeri gireceğini söylediler. Iraklılar uzlaşmacı davranıp içeri altı kişi kabul edeceklerini söylediler. Sonuçta içeri kabul edilen grup hiçbir şey bulamadı. Buna rağmen ekip başkanı daha büyük bir ekibin içeri alınmasını talep etti. Iraklılarsa, içeri bir ekibin daha alınabileceğini ama yine Hassas Bölge Denetleme Usulleri'ne uyulması gerektiğini söylediler. Denetçiler, denetlemeyi o noktada kesip durumu Richard Butler'a bildirdiler. Butler da bu olayı Güvenlik Konseyi hükümlerinin kesin ihlali olarak rapor etti."

"Denetçi ekipleri, Güvenlik Konseyi'nin diğer üyelerine verilmiş bir taahhüdü doğrudan ihlal ederek görevden çekildiler; bu denetçilerin Güvenlik Konseyi'nin bilgisi ve izni olmadan geri çekilmemeleri gerekiyordu. Zira denetçiler Konsey'e bağlıdır. Bu son olaydan iki gün sonra, Richard Butler'ın Güvenlik Konseyi'ne verdiği rapor gerekçe gösterilerek ABD bombardımanı başladı. Elbette raporda Iraklıların denetçilerin görevlerini yapmalarına izin vermedikleri yazıyordu."

Yarın: Körfez'de kıyamet senaryosu
'Suistimalleri engellemeye yönelik tedbir'
Şimşek'ten KDV açıklaması
Erdoğan'dan 31 Mart yorumu
'İlk kazanan sandık olmuştur'
Tasarruf genelgeleri kağıt üstünde, vergi artışları gerçek
Kamu ne kadar tasarruf yaptı?
Bakan Şimşek'ten açıklama geldi
'Söylentilere inanmayın'
Yeni imajıyla ilk grup toplantısını yaptı
'Teşekkür önce örgütümüze'
75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
Bayram trafiğinin acı bilançosu
Ticaret Bakanlığı'ndan çimento açıklaması
9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Yerel seçimi kazanan CHP'yi uyardı
Bahçeli'den yeni anayasa çıkışı
Yargıtay'da başkanlık krizi sürüyor
17 turda da sonuç çıkmadı
Ölümden dönen Zehra nine konuştu
'Parçalayacaklardı, zor kurtuldum'
Sadece karın doyurmanın maliyeti
Minimum 16 bin 646 TL
Tarımda maliyetler yükselmeye devam ediyor
Tarım ÜFE yıllık yüzde 61.87 arttı
Metin Cihan'dan İsrail'le ticaret konusunda yeni belge
'Bize yalan söylediler'
Altınok'u memleketinde bile geride bıraktı
Yavaş AKP'nin kalelerini de yıktı!
Tarladaki fiyatı 7 liraya kadar düştü
Enkaz kentte bereketli hasat
'Suistimalleri engellemeye yönelik tedbir'
Şimşek'ten KDV açıklaması
Erdoğan'dan 31 Mart yorumu
'İlk kazanan sandık olmuştur'
Tasarruf genelgeleri kağıt üstünde, vergi artışları gerçek
Kamu ne kadar tasarruf yaptı?
Bakan Şimşek'ten açıklama geldi
'Söylentilere inanmayın'
Yeni imajıyla ilk grup toplantısını yaptı
'Teşekkür önce örgütümüze'
75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
Bayram trafiğinin acı bilançosu
Ticaret Bakanlığı'ndan çimento açıklaması
9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Yerel seçimi kazanan CHP'yi uyardı
Bahçeli'den yeni anayasa çıkışı
Yargıtay'da başkanlık krizi sürüyor
17 turda da sonuç çıkmadı
Ölümden dönen Zehra nine konuştu
'Parçalayacaklardı, zor kurtuldum'
Sadece karın doyurmanın maliyeti
Minimum 16 bin 646 TL
Tarımda maliyetler yükselmeye devam ediyor
Tarım ÜFE yıllık yüzde 61.87 arttı
Metin Cihan'dan İsrail'le ticaret konusunda yeni belge
'Bize yalan söylediler'
Altınok'u memleketinde bile geride bıraktı
Yavaş AKP'nin kalelerini de yıktı!
Tarladaki fiyatı 7 liraya kadar düştü
Enkaz kentte bereketli hasat

Maden sularını içmek güvenli mi?

Maden suyu, doğal kaynaklardan elde edilen ve içerisinde çeşitli mineraller barındıran bir içecek olarak biliniyor. Ancak son zamanlarda bazı maden sularında zararlı maddelerin yüksek oranlarda bulunduğu haberleri tüketiciler arasında endişe yarattı
16.04.2024 16:39:00
Yenal Arman
Maden sularını içmek güvenli mi?
Maden sularını içmek güvenli mi?
Maden suyu, doğal kaynaklardan elde edilen ve içerisinde çeşitli mineraller barındıran bir içecek olarak biliniyor. Ancak son zamanlarda bazı maden sularında zararlı maddelerin yüksek oranlarda bulunduğu haberleri tüketiciler arasında endişe yarattı. Bu durum, maden suyu seçimi ve tüketimi konusunda daha bilinçli olunması gerektiğini gösteriyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve diğer sağlık otoriteleri, maden suyunun güvenli tüketimi için bazı standartlar ve rehberler sunuyor. Bu rehberler, suyun kalitesini ve güvenliğini sağlamak için belirli parametreler içerir. Maden suyu, kalp sağlığına katkıda bulunma ve kan basıncını düşürme gibi çeşitli sağlık faydaları sunuyor. Ancak, aşırı tüketim bazı minerallerin vücutta birikmesine ve böbrek taşları gibi sağlık problemlerine yol açabiliyor.
Tüketicilerin, maden suyu seçerken dikkat etmesi gereken bazı önemli noktalar şunlar:

Etiket Bilgileri:

Maden suyunun etiketinde yer alan mineral içeriği ve pH değeri gibi bilgiler, suyun kalitesi hakkında fikir verir. Ayrıca, üretim ve son kullanma tarihleri de kontrol edilmelidir.

Sodyum Oranı:

Bazı maden suları yüksek sodyum içerebilir, bu da yüksek tansiyon gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle hipertansiyon hastalarının düşük sodyum içeren suları tercih etmeleri önerilir.

Plastik Şişeler:

Plastik şişelerde satılan maden suları, mikroplastik partikülleri içerebilir. Bu partiküller endokrin bozucu olarak davranabilir ve hormonal sistemleri etkileyebilir. Cam şişeler daha güvenli bir alternatif olabilir.

Bakan Yerlikaya: Bayram tatilindeki trafik kazalarında 75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 6-14 Nisan tarihlerini kapsayan Kurban Bayramı tatili sebebiyle yurt genelinde meydana gelen 6 bin 530 trafik kazasında 75 kişinin hayatını kaybettiğini, 10 bin 810 kişinin ise yaralandığını bildirdi.
16.04.2024 13:42:00
İhlas Haber Ajansı
Bakan Yerlikaya: Bayram tatilindeki trafik kazalarında 75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
Bakan Yerlikaya: Bayram tatilindeki trafik kazalarında 75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Ankara'da yer alan Polis Müzesi'nde 9 günlük Ramazan Bayramı tatiline ilişkin trafik verileriyle ilgili basın açıklaması düzenledi.

Açıklanan verilerin 2016 ve 2019 yıllarındaki bayram tatili verileriyle kıyaslayan Bakan Yerlikaya, şunları aktardı:

'Bugün, yıllara göre 9 günlük bayram tatillerini kıyaslıyoruz. 2019'da 16 bin 651 personelimiz denetimlerde görev aldı. 2024'te ise 26 bin personel görev aldı. Aktif olarak 1 günde çalışan personel sayımız ise 18 bin civarındaydı.'

'2024'te 3 milyon 642 bin 538 araç denetlenmiş'

Denetlenen araç sayısıyla ilgili bilgi veren Bakan Yerlikaya, '2016'da 895 bin, 2019'da bir milyon 431 bin, 2024'te ise 3 milyon 642 bin 538 araç denetlenmiş. Bu denetimler sonucu 2016'da 225 bin, 2019'da 290 bin, 2024'te toplam ise 485 bin 710 işlem yapılmıştır. Bunun 207 bin 407'si hız nedeniyle yapılan işlemler. Diğer nedenlerle de 278 bin işlem yapıldı' ifadelerine yer verdi.

'8 sene içerisinde 7 buçuk milyonluk bir sürücü artışı oldu'

Araç ve sürücü artışına rağmen verilerde olumlu düşüşler yaşandığını kaydeden Bakan Yerlikaya, '2016'da 6 bin 291, 2019'da 5 bin 780, 2024'te 6 bin 530 kaza yaşandı. Bu 8 sene içerisinde 7 buçuk milyonluk bir sürücü artışı oldu. Araç sayısı ise 9.3 milyon arttı. Kazalarda 2016'da 152, 2019'da 86, 2024'te 75 kişi hayatını kaybetti. 2016'da 11 bin 265 kişi yaralanırken, 2024'te ise bu sayı 10 bin 810'a düştü' diye konuştu.

'Selektörle radar uyarısı yapan sürücülere uygulanan cezalar iptal edildi'

Düzce'de 14 sürücünün trafikte birbirlerine selektör yaparak radar uyarısı yapması sebebiyle uygulanan cezaların iptal edildiğini bildiren Bakan Yerlikaya, 'Biz hiçbir vatandaşımıza işlem yapmaktan hoşlanmıyoruz. Vatandaşlarımızın ölüm veya yaralanmalı sonuçlara neden olacak kazalara karışmasını asla istemiyoruz. Denetimlerin de bunun için olduğunu söylüyoruz. Düzce'de trafikte selektör yaparak sürücülere radar uyarısında bulunanlar olmuş. Bu sürücülere de işlem yapılmış. Talimatımızı verdik, o işlemlerinin tamamını iptal ettik' şeklinde konuştu.

Ticaret Bakanlığı'ndan Metin Cihan'ın ortaya çıkardığı sevkiyat hakkında açıklama: 9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı

"Kısıtlama kararının alındığı 9 Nisan'dan önce gümrükte ihracat tescili yapılmış herhangi bir yasak kapsamındaki ürünün yola çıkmasını tezvirat haline getirme çabası, sadece uluslararası dış ticaret, gümrükleme, lojistik mevzuatını ve prosedürlerini bilmemekle ya da kötü niyetle açıklanabilir"
16.04.2024 12:45:00
Haber Merkezi
Ticaret Bakanlığı'ndan Metin Cihan'ın ortaya çıkardığı sevkiyat hakkında açıklama: 9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Ticaret Bakanlığı'ndan Metin Cihan'ın ortaya çıkardığı sevkiyat hakkında açıklama: 9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Metin Cihan'ın İsrail'e çimento sevkiyatının sürdüğünü gemi trafik belgeleri ile ortaya çıkarması üzerine açıklama yapan Ticaret Bakanlığı, yasak kapsamındaki ürünlerin İsrail'e ihracatının kesinlikle yapılmadığını belirterek, "Kısıtlama kararının alındığı 9 Nisan'dan önce gümrükte ihracat tescili yapılmış herhangi bir yasak kapsamındaki ürünün yola çıkmasını tezvirat haline getirme çabası, sadece uluslararası dış ticaret, gümrükleme, lojistik mevzuatını ve prosedürlerini bilmemekle ya da kötü niyetle açıklanabilir." ifadelerini kullandı.

Metin Cihan: Bize yalan söylediler! İsrail'e çimento ihracatı devam ediyor

Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, "yasak kapsamındaki ürünlerin İsrail'e ihracatının devam ettiği" yönündeki iddialara yanıt verildi.

Paylaşımda, "İsrail ile ihracat kısıtlamasına tabi olan 54 ürün grubundaki 1019 ürüne 9 Nisan saat 09.00'dan itibaren gümrüklerimizde ihracat tescil işlemi kesinlikle yapılmamaktadır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Söz konusu 1019 ürünün, antrepolar, serbest bölgeler, geçici depolama yerleri ve transit ticaret yoluyla dahi İsrail'e gönderilmelerinin kısıtlama kapsamına dahil edildiği vurgulanan paylaşımda, şunlar kaydedildi:

"Kısıtlama kararının alındığı 9 Nisan'dan önce gümrükte ihracat tescili yapılmış herhangi bir yasak kapsamındaki ürünün yola çıkmasını tezvirat haline getirme çabası, sadece uluslararası dış ticaret, gümrükleme, lojistik mevzuatını ve prosedürlerini bilmemekle ya da kötü niyetle açıklanabilir. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetinin bu konuda aldığı karar, üzerinde kötü niyetli spekülasyonlara fırsat vermeyecek kadar açık ve nettir ve sıkı bir şekilde uygulanmaktadır. Vatandaşlarımızın bu tür yalan ve yanlış haberlere itibar etmemelerini ve müsterih olmalarını rica ederiz. Türkiye Cumhuriyeti olarak ilk günden beri yanlarında olduğumuz Filistinli kardeşlerimizin her zaman, her alanda, her platformda yanlarında olmaya devam edeceğiz."

Ayvalık'ta lastik botla denize açılan 42 düzensiz göçmen yakalandı

Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde mobil radar tarafından tespit edilen ve Yunanistan'a yasa dışı yollarla geçmek isteyen lastik bottaki 42 düzensiz göçmen Sahil Güvenlik tarafından yakalandı.
16.04.2024 09:33:00
İhlas Haber Ajansı
Ayvalık'ta lastik botla denize açılan 42 düzensiz göçmen yakalandı
Ayvalık'ta lastik botla denize açılan 42 düzensiz göçmen yakalandı
Edinilen bilgiye göre, Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde görevli Sahil Güvenlik Mobil Radarı (MORAD-12) tarafından lastik bot içerisinde bir grup düzensiz göçmen olduğu tespit edildi.

Bunun üzerine görevlendirilen Sahil Güvenlik Gemisi (TCSG-61) ve Sahil Güvenlik Botu (KB-115) tarafından hareketli lastik bot durduruldu.

Durdurulan botta 25'i çocuk 42 düzensiz göçmen yakalandı. Sahil Güvenlik botlarına alınan düzensiz göçmenler daha sonra karaya çıkartılarak insani yardım yapıldı.

Düzensiz göçmenler işlemlerinin ardından İl Göç İdaresi yetkililerine teslim edildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.